Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 25 Ocak-1 Şubat 2004 tarihleri arasındaki ziyaretinin ve daha sonra 9 Haziran 2004'te ABD'de düzenlenen G-8 zirvesine Türkiye'nin "demokratik ortak" sıfatıyla katılımının ardından, dün tekrar ABD'ye gitti. Erdoğan, yarın ABD Başkanı George W. Bush'la görüşecek.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de bu görüşmeye ilişkin beklentilerden birinin, yanlış anlamaların giderilmesi olduğunu belirtti.
"Türkiye'nin BOP pozisyonu netleşecek"
Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Beril Dedeoğlu, Başbakan'ın ziyaretinin ardından Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) içerisinde Türkiye'nin pozisyonunun netleşeceğini ve iki ülke arasındaki sorunları çözmeye yönelik, önümüzdeki 5-6 yılı kapsayacak yeni bir ortak vizyonun belirleneceğini ifade etti.
Siyasi analist Kenan Kalyon da, Başbakan Erdoğan'ın İncirlik üssünün kullanım süresini uzatmak, İsrail ziyareti, ABD karşıtlığına karşı harekete geçmek gibi birtakım ödünlere karşın ABD'ye eli zayıflamış gittiğine dikkat çekerek, bu koşullarda gerçekleşen ziyarette, Erdoğan'ın Türkiye'nin hassas olduğu konularda kimi jestler dışında hiçbir şey alamayacağını ve Ortadoğu konusunda ABD'nin çıkarları doğrultusunda davranmaya zorlanacağını söyledi.
Kalyon, ABD'nin Türkiye'yle ilişkileri yeniden tanzim etme noktasında, orduya göz kırpılmaya başlandığını, öte yandan yeni bir siyasi yapı arayışına girildiğinin mesajlarının verilmekte olduğunu söyledi.
Dedeoğlu: Kilit konu PKK olacak
Prof.Dr. Beril Dedeoğlu, "Başbakan Erdoğan'ın ABD'yi ziyareti Türkiye ABD ilişkileri açısından çok özel bir sürecin başladığına işaret etmez" dedi.
Dedeoğlu, Erdoğan'ın ziyaretinin, "Avrupa iyi ilişkilerimiz kötüye giderse ABD'yle yakınlaşalım" politikasının uzantısı olarak değerlendirilemeyeceğini söyledi.
Yeniden yapılanma sürecinde, Türkiye'nin rolünün operasyonel olmayacağını ifade eden Dedeoğlu, "Burada kilit ülke Suriye. ABD, Suriye konusunda Türkiye'nin daha aktif rol almasını isteyecektir" dedi.
"Genelkurmay'ın açıklamalarından da anlaşılabileceği gibi tek kilit ve pazarlık konusu PKK konusu olacaktır" diyen Dedeoğlu, ziyaretin sadece stratejik değil ticari ve mali boyutları olduğuna da dikkat çekti...
Dedeoğlu, Türkiye'deki yükselen anti Amerikancılık konusunda da bir uzlaşma ve yeni bir kamuoyu oluşturma politikası güdüleceğini ifade etti.
Kalyon: Tam teslimiyet dışında hiçbir çaba ilişkileri eskiye döndürmez
Kenan Kalyon, Erdoğan'ın ziyaretinin bir sürededir zedelenmekte olan Türkiye-ABD ilişkilerini onarma dışında yeni bir dönem olarak değerlendiremeyeceğini belirtti.
Çeşitli noktalarda Türkiye'nin çıkarlarıyla ABD çıkarları arasında bir açı oluştuğunu ifade eden Kalyon, "Tam teslimiyet dışında hiçbir yakınlaşma, çaba veya ziyaret, ilişkileri soğuk savaş dönemi öncesine ya da Özal dönemine döndüremez" dedi.
ABD'nin, Türkiye'nin tutumuna ilişkin iktidar ve orduyla ilgili rahatsızlarını her ortamda dillendirerek baskı politikasını devam ettirdiğini belirten Kalyon, "ABD Türkiye'nin iç siyasi dengelerine her kanaldan ve elindeki tüm olanakları kullanarak, yeniden müdahale etmektedir" dedi.
"Çünkü ABD ve AB desteği AKP iktidarının küresel dayanaklarıydı. Erdoğan'a 'sana mahkum değiliz' mesajı verilmiştir. Türk-Amerikan ilişkilerini yeniden tanzim etme noktasında, orduya göz kırpılmaya başlanmıştır.
Buradan AKP hem sıkıştırılıyor hem de 'başka siyasi seçenekler mümkündür' mesajı veriliyor.
Erdoğan ziyareti bu koşullarda gerçekleşiyor; talep de zaten AKP'den gelmiştir."
Eli zayıflamış biçimde ABD'ye giden Erdoğan'ın Ortadoğu konusunda zorlanacağını söyleyen Kalyon şöyle devam etti:
* "ABD, İran ve Suriye konusunda net tavır isteyecek. ABD'nin Ortadoğu, Kafkaslar ve Orta Asya'daki girişimlerini ve BOP'u çelecek her türlü özerk adımdan uzak durması istenecektir."
* "Türkiye'nin çıkarlarıyla ABD'nin çıkarlarını bu konuların her birinde uyuşturması mümkün değildir. Çünkü imparatorluk yönelişi içerisinde olan ABD yönetimi, bileğini bükemediği birtakım büyük güçler dışında 'karşılıklı çıkarları uzlaştırmak' ya da 'müttefikinin çıkarlarını gözetmek' gibi bir eski siyaset tarzını terk etmiştir."
* "Müttefik dediği güçlere denizaşırı eyalet muamelesi yapmaktadır. Yani bütün bu ödünleri verse bile, Erdoğan'ın birtakım jestler dışında alacağı bir şey yok. Alacağı şu olabilir: Seni daha fazla sıkıştırmıyoruz. Türkiye'nin hassas olduğu kimi konularda kimi jestler alabilir."
* "ABD yönetimi daha ayrıntılı önlemeler ve girişimler isteyecektir. Anti Amerikancılık gibi yansıyan tepkinin anti Kürtçülük olduğu ortaya çıktı. Son bayrak olayı da bize bunu gösterdi, orada bir anti Amerikancılık yok."
* "ABD'nin, PKK'ye karşı köklü bir politika değişikliğine gitmesi, Türkiye ile ayrı çizgiye gelmesi, nispeten istikrarı sağlayan ABD Kürt ittifakında sorunların yaşanması anlamına gelir."