TEK SORUN: "TERÖR"
Erdoğan, Öcalan'ın açıklamasını "Kürt Sorunu", "PKK", "İmralı" ve "Öcalan" demeden yorumlamayı başardı

Erdoğan, Kanal 7'nin Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlediği "30. Kuruluş Yıl Dönümü Programı"nda, perşembe günü PKK lideri Abdullah Öcalan'ın yaptığı açıklamayı değerlendirdi: "Terörsüz Türkiye çabalarında dün itibariyle artık yeni bir safhaya geçilmiştir." dedi.
Erdoğan konuşmasının uzunca bir bölümünü yıldönümü olması vesilesiyle 28 Şubat 1997 "postmodern darbesi"ne ayırdı, 28 Şubat'ın sorumluluğunu esas olarak CHP'ye yükledi. "28 Şubat postmodern darbesinin ülkemiz ekonomisine maliyeti[nin] 380 milyar dolar [olduğunu]" iddia etti. "Millet fakirleşirken dönemin darbe şakşakçısı kartel medyası ve elitist iş çevreleri[nin] ucuz kredilerle daha da zenginleş[tiğini]" ileri sürdü. "Bunların sorumlusu sensin, CHP" dedi.
Öcalansız "Öcalan açıklaması"
Erdoğan konuşmasının sonunda sözü PKK lideri Abdullah Öcalan'ın perşembe günü İmralı Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde DEM Parti Eş Genel Başkanları ve İmralı Heyeti ile yaptığı görüşmede kayda alınan ve daha sonra kendisiyle görüşen heyetin medyaya açıkladığı konuşmasına getirdi.
Erdoğan konuyu başından sonuna kadar "terör belası" bağlamında ele aldı. "Kürt Sorunu"na, PKK'ye, İmralı'ya ve Öcalan'a hiçbir göndermede bulunmadığı konuşmasında, konunun önemini "[kendi] kararlı tutum[larıyla] ilerletilen terörsüz Türkiye çabalarında dün itibariyle artık yeni bir safhaya geçilmiş" olmasıyla ilişkilendirdi.
"Sorunsuz" Kürtler
Ancak bu "yeni safha"nın ne olduğunu da mecazlarla betimlemeyi tercih etti: "Önümüzde bin yıllık kardeşliğimizin arasına örülen terör duvarının yıkılması hedefine giden yolda tarihi bir adım atma fırsatı vardır. Emperyalizmin bu coğrafyada iki asırdır sergilediği sinsi ve kirli oyunun bozulması sadece ülkemizin ve vatandaşlarımızın değil tüm bölgemizin kazanç hanesine yazılacaktır." dedi.
Erdoğan konuşmasında "Kürt Sorunu"ndan söz etmedi, yerine "terör örgütünün istismar aracı olarak kullandığı bahane" kategorisine işaret etti. "22 seneyi aşan iktidarları boyunca [...] Güvenlik-özgürlük dengesini daima muhafaza ettik[lerini]" söyleyen Erdoğan "Bu topraklardaki ezeli ve ebedi kardeşliğimize asla gölge düşürmedik. Bilakis, daha da güçlendirdik. Terör örgütünün bir dönem istismar aracı olarak kullandığı bahanelerin hemen hepsi ya ortadan kalktı, ya çözüldü, ya da hal yoluna girdi." dedi.
Demokrasinin yokluğu "doğal"
Erdoğan konuşmasının sonraki bölümlerinde de, antidemokratik uygulamaları "Silah ve terör baskısı"na bağladı. "Silah ve terör baskısı ortadan kalkınca doğal olarak siyasetin demokratik alanı daha da genişleyecektir." dedi.
"Türkiye sadece emperyalizmin kanlı oyunlarını bozmakla kalmayacak, aynı zamanda ekonomik kalkınma ile dış ve iç politikadaki hedeflerine inşallah daha hızlı ulaşacaktır. Milletimiz müsterih olsun, gönlünü ferah tutsun. Terörsüz Türkiye'nin kazananı Allah'ın izniyle Türk, Kürt, Arap, Alevi, Sünni, muhalif ayırt etmeksizin 85 milyonun tamamı olacak milletimizin her bir ferdi olacaktır." dedi.
Doğruluk denetimi
Erdoğan'ın "terörün bahanesi" dediği Kürt Sorunu'nun "kendi sorunu" olduğunu iddia ettiği dönemler de vardı:
"'Kürt sorunu ne olacak?' diyenlere diyorum ki bu ülkenin başbakanı olarak o sorun herkesten önce benim sorunumdur."
“İlla her soruna bir ad koymak da gerekmez. Çünkü sorunlar hepimizindir. Ama illa 'Ad koyalım' diyorsanız Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorudur. Benim de sorunumdur. Sorunların parça parça adresi olmaz. Bütün sorunlar Türk olsun, Kürt olsun, Çerkez olsun, Abaza olsun, Laz olsun bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ortak sorunudur. Çünkü güneş herkesi ısıtır, çünkü yağmur herkes için rahmettir. Çünkü herkes aynı toprağın insanıdır, insanıyız, millet olmak işte budur. [...] Bu sebeple 'Kürt sorunu ne olacak?' diyenlere diyorum ki bu ülkenin başbakanı olarak o sorun herkesten önce benim sorunumdur. Bu memleketin başka bir meselesini de bana soracak olsalar onlara da şunu derim, o mesele de herkesten önce benim meselemdir. (Erdoğan, 12 Ağustos 2005 Diyarbakır).
(AEK)