Ordu üzerine çalışmalarıyla tanınan araştırmacı Serdar Şen, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos'ta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'le tartışmasını, kapitalizmin ve ABD'nin "Avrasya Stratejisi" üzerinden okumaktan yana.
Şen, Balkanlar'dan Hazar Denizi'ne, Ortadoğu'ya uzanan bölgede, yeni bir dönemin başladığını, kapitalizmin bölgeye kaynak aktarımı için şimdi kültürel, ideolojik hegemonyaya ihtiyacı olduğunu söylüyor. Türkiye'nin "hizmet eden" bir "vassal ülke"* olarak ana aktörlerinden olduğunu söylediği bu süreçte, Erdoğan'ın Davos çıkışının bir gösterge olduğunu düşünüyor.
Şen'in saptamaları şöyle.
Yeni aşama: Avrasya Stratejisi'nde yeni aşama Obama'nın başkanlığıyla başladı denebilir. İlk aşama Soğuk Savaş sonrasıydı. 11 Eylül'le birlikte ikinci aşama, kaynakların savaş yoluyla aktarıldığı "çatışmacı dönem" başladı diyebiliriz. Şimdi üçüncü aşama, bölgede kültürel, ideolojik hegemonya dönemi. Bu, ideolojik, kültürel, siyasal ve diğer ilişkileri kapsayan, yeni hegemonik ilişkilerin inşa edildiği dönem. Hegemonya kurulabildiği takdirde, kaynakların, değerlerin akış trafiğinde çatışma geriye itiliyor, ekonomik temelli ilişkileniş öne çıkıyor. Ama bu, çatışmasızlık demek değil. Perde arkasında askeri güç olmadan var olamaz.
Türkiye bunun için çalışıyor: Türkiye bir süredir televizyonların kapsama alanını genişleterek, Türkçe'yi etkin kılmaya çalışarak, Diyanet'in etkinliğini artırarak, rol modeller sunarak bunu oluşturmaya çalışıyor. 28 Şubat sonrasında Dışişleri Bakanı İsmail Cem, Türkiye'nin Avrasya'da merkez olacağını söylüyor, bölgedeki insanlarla ortak geçmişi, dinsel ve etnik yakınlıkları vurguluyordu.
Anlam kazanan siyasi lider: Erdoğan'ın Davos çıkışıyla, Türkiye'nin bölgedeki hegemonyasını güçlendirici bir moral atmosfer oluştu. Özellikle bölgede örgütlü olmayan kitleler açısından aidiyet ilişkisi çok daha güçlendi. Örneğin, Osmanlı'ya yapılan göndermeler bununla çok ilgili. Özellikle Türkiye'ye mesafeyle bakan İslam dünyası için, kendi kültür dünyalarında bir yere oturtamadıkları Türkiye siyasi liderleri bir yere oturmuş oldu. Erdoğan'ın çıkışı, bu yeni dizilişi tahkim etmek için işlev kazandı.
İran'la hegemonya rekabeti: Ama burada bir de İran faktörü var. Bir süredir Şii olmayan topluluklar üzerinde etkinliğini artırmış durumda. İran ve Türkiye arasında, fazlasıyla yoğun bir ideolojik hegemonya rekabetinin gerçekleşeceğini üşünüyorum.
İsrail-Türkiye ilişkilerinde su yolunu bulur: İsrail bu hegemonyayı inşa edebilme şansı olmadığı için, ileri karakol pozisyonun sürdürecektir. Türkiye-İsrail ilişkilerinde kısmi dalgalanmalar olabilir, ama aynı kamptaki iki ülkenin ilişkileri köklü şekilde etkilenmeyecektir. Zaten Davos sonrası ılımlı açıklamalar da bunu gösteriyor. (TK)
* Vassal: Feodalizme ait bir terim. Daha üst düzeyde bir lorda ya da soyluya, toprak ve garantiler karşılığı askeri destek ve karşılık koruma sunan kişi. Terim, itaat eden, hizmet eden, ast konumda olan anlamında da kullanılıyor. Latince kökeni "hizmetkar" anlamına geliyor.