22 ülkeden 36 örgütün katıldığı toplantıda küresel giyim endüstrisinde emeğin enformelleşmesi üzerine kampanya stratejileri tartışıldı. Bu toplantının organizasyonuna "Clean Clothes Campaign"-CCC (Temiz Giysiler Kampanyası) öncülük etti.
1989'da Hollanda'da bir giyim firmasının Filipinler'de yaptığı üretimdeki çalışma koşullarının protesto edilmesiyle başlayan kampanya bugün Avrupa'nın 11 ülkesinde aktif olarak sürüyor.
Daha iyi çalışma koşulları için
Kampanyanın başlıca hedefi, küresel giyim endüstrisinde çalışma koşularının iyileştirilmesi. Bu amaçla dört alanda aktivitelerini sürdürüyor:
* Kamunun, tüketicilerin konudan haberdar olmalarını ve duyarlılıklarını sağlamak;
* Şirketlere sorumluluk almaları konusunda baskı yapmak; hem uluslararası hem de ulusal düzeyde yasal düzenlemeleri takip etmek, geliştirilmeleri ve uygulanmalarını sağlamak;
* Sendikalar, işçi örgütleri ve sivil toplum örgütlerinin dayanışmasını sağlamak.
CCC'ye öncelikle Avrupa'da olmak üzere birçok ülkedeki sendikalar, insan hakları örgütleri, kadın ve gençlik örgütleri, göçmen işçilerin örgütleri, araştırmacılar destek veriyor.
Enformel işçiye yasal işçilik
Hani Atina Olimpiyatları'nda her yerde "PLAY FAIR at the olympics" yazısı vardı ya, işte o da Olimpiyat Komite Başkanı'nın da imzaladığı spor giyim sektöründe emek sömürüsüne dikkat çeken bu kampanyanın bir faaliyetiydi.
Düzenlenen seminerde, değişik ülkelerden gelen örgüt temsilcileri tecrübelerini birbirlerine aktardılar, sorunlarını paylaştılar ve ortak hareket etme zeminini oluşturmaya çalıştılar.
Toplantılarda enformel işçilerin yasal konumları, örgütlenme hakkı, göçmen işçiler, ev eksenli çalışanlar ayrıntılı bir şekilde ele alındı. Kampanya gündeminde de uluslararası sorumlu kuruluşlar, ulusal hükümetler, sendikalar ve sivil toplum örgütleri, şirketler, tüketiciler hedeflenerek yapılması gerekenler netleştirilmeye çalışıldı.
Uluslararası örgütler, özellikle Uluslar arası Çalışma Örgütü (ILO) düzeyinde enformel işçilerin yasal olarak işçi statüsünde kabul edilmesi başlıca konu oldu. Bu konu ulusal yasalar için de zorunlu kılındı.
Enformel işçi örgütleri muhatap alınmalı
Özellikle ev-eksenli çalışanların görünmez niteliğinin ortadan kaldırılması hedeflendi. Küresel zincirin her halkasında üretici firmaların haritalarının çıkarılması ve işçilere karşı sorumlu şirketlerin belirlenmesi stratejik bir konum aldı.
Cokuluslu şirketler için OECD'nin sorumluluk ilkelerine uyulması konusunda baskı yapılması kararlaştırıldı. Göçmen işçilerin haklarının da hükümetlerce tanınması talepler listesinde yerini aldı.
Her konuda yasaların çıkarılmasından ziyade uygulanmasının garantilenmesi daha önemli bir yere kondu. Hükümet bazında görüşmelerde öncelikle enformel ekonomi çalışanlarının kendi örgütlerinin muhatap alınması gerektiği vurgulandı. Bu aslında sendikalar açısından çok önemli bir soruna işaret etmekteydi.
İşçi sadece fabrikada değil
Sendikalar, uzun yıllardır enformel ekonomi çalışanlarını işçi statüsünde kabul etmiyor. İşçi diye sadece fabrikalarda çalışanlar ele alınıyor. Ama bugün üretim biçiminin değişmesi "işçi" tanımlamasını da değiştiriyor. Enformel ekonomide örgütlenmeyi ve bu işçileri kendi bünyesine almayı reddeden sendikalar, işçi sınıfı hareketinin neden geri düştüğünün bir başka yorumunu dikkate almıyor.
Zaten mevcut endüstri işçileri arasında örgütlenmelerini başaramayan sendikalar diğer yandan bugünkü kapitalist üretimin büyük bir çoğunluğunu gerçekleştiren enformel işgücünün örgütlenme kapasitesini de görmezden gelmektedirler. Mücadele alanının bir hayli geniş olduğu bu alanda yeni adımlar yavaş yavaş atılmaktadır.
Uluslararası Bağımsız Sendikalar Konfederasyonu ICFTU'nun temsilcileri ilk defa bu toplantıda yer aldı. Hollanda Sendikalar Federasyonu FNV ve Dünya Emek Konfederasyonu WCL de enformel ekonomi alanında dünya çapındaki çalışmalarını tanıtma fırsatı buldu ve ilerideki işbirliği için umut verdi.
Şirketlerin "kara kitapları"
Enformel işçilerin kendi örgütleri iradelerini bugüne kadar daha güçlü ortaya koydular.Burada hem sendikaların hem de akademinin elitist yaklaşımdan sıyrılmaları ve bu işçilerin tabandan gelen hareketlerine ses vermeleri gerekir. Dolayısıyla yakın zamanda sendikaların yapılarında ciddi değişiklikler öngörülüyor.
Toplantıdan şirketler adına çıkan ise "kara kitaplar" oldu. Şirketlerin tarihlerini de içeren "kara kitapları"nın yazılması ve duyurulması bir faaliyet olarak kabul gördü.
Küresel sermayeyi yalnızca şirketlere indirgememek için mücadele alanının çok yönlülüğü vurgulandı. Elbette ki belli markalar artık hedef tahtası olacak, ama zincirin belli halkalarında fiyat kıran aracı firmalar ve şahıslar da bundan payını alacak. Tekrar bir araya gelme arzusuyla katılımcılar organizasyonu tebrik ettiler ve Meissen'de şarap festivalinde toplantının başarısını kutladılar.
Emeğin her türü örgütlenmeli
Sonuç olarak, enformel ekonomi bugün iyi tanımlanmalı. Bu tanımlama yıllardır bunalımda olan işçi sınıfı hareketine bir açılım yaratacaktır. Klasik anlayış bugünkü emekçileri dışlamaktadır, yeni emek biçimlerini kapsamıyor.
Bu yenilenme, hareketin kendisinin güçlenmesinin yanında, haklar mücadelesine yeni boyutlar katıyor. Taban örgütleri kuvvetleniyor; mücadelede de ikinci sınıf görülen kadın işçiler bugün öncü örgütleri kuruyor.
Bu mücadele bugün küresel düzeye yayılıyor, her türlü emek örgütlenmesinin dayanışmasını zorunlu kılıyor. Ulusal düzeyde kurulan örgütler bu mücadelenin temel unsurlarıdır ve zincirin takipçileridirler. "Clean Clothes Campaign" sadece bir örnektir, zincirin halkalarını taramaya her yerden, hep beraber devam etmeliyiz! (EÇ/BA)