Güngören, Üsküdar, Mersin ve İzmir’de düzenlenen bombalı saldırılarda 17 kişi öldü, 150’den fazla insan yaralandı.
PKK’nin saldırılarla ilgili herhangi bir açıklama yapmamasına rağmen medya hızlıca ve hiç şüpheye pay bırakmaksızın saldırılarla PKK arasında ilişki kurdu. Yetkililerin açıklamaları da bu iddiaları destekledi.
Saldırılar sonrasında yapılan haberleri ve barış girişimlerini Türkiye İşçi Partisi (TİP) eski milletvekili ve Kürt aydın doktor Tarık Ziya Ekinci’ye bu saldırıları ve ardından yaşanan süreci sorduk.
"Saldırıları PKK'nin yaptığını düşünmüyorum"
Bu saldırıları PKK’nin yaptığını düşünmeyen Ekinci bianet’e şöyle konuştu:
“Saldırıları PKK yapmış olsaydı yaptıklarını açık ederdi. Nihayetinde PKK 1984'ten beri silahlı mücadele, Genelkurmay'ın deyimiyle “düşük yoğunluklu savaş” yürüten bir örgüt. Bu mücadelesinin propagandasını yapmak için saldırıları kullanması, duyurması doğal. Ancak hiçbir şekilde bu saldırıları üstlenmemesinin bir anlamı olmalı. Ben şahsen saldırıları PKK’nin düzenlediğini düşünmüyorum.”
"Şiddet tek tarafın silah bırakmasıyla son bulmaz"
Barış adına yapılan her eylemin, atılan her adımın anlamlı olduğunu düşünen Ekinci’ye göre şiddet tek tarafın silah bırakmasıyla son bulmaz.
“Sadece PKK’den silah bırakmasını sadece talep etmek soruna çözüm getirmek değildir. Sorunun kesin çözümü Türk Silahlı Kuvvetleri ve PKK’nin karşılıklı olarak şiddete son vermesi ve talep edilen hakların sağlanmasıdır. Aksi halde hiçbir şey yapmayarak yıllardır silahlı mücadele yürüten örgütün bir gün bunu yapmaktan vazgeçmesini beklemek hayalciliktir. Şiddet ancak ve ancak iki taraf silah bıraktığında son bulabilir.”
"Türkiye IRA ve ETA süreçlerini değerlendirmeli"
Ekinci’ye göre "Ne yapılmalı" sorununun yanıtı bu konuda deneyimli ve pratiği olan ülkelere bakmaktan geçiyor.
“Örneğin IRA ve İngiltere arasında yıllarca süren şiddet nasıl çözülmüştür? Ya da BASK bölgesiyle İspanya hükümeti bugüne nasıl gelmiştir incelenmelidir. Aksi halde şoven bir tavırla hareket etmek çözüm değil, çözümsüzlük getirir. Türkiye Cumhuriyeti devleti IRA ve ETA örneklerini dikkate almalıdır."
Ayrıca PKK’li yöneticilerin açıklamaları da ciddiye alınmalıdır. Talep edilen şeyler silahların susması ve sorunun siyasal zeminde sürdürülmesidir. Türkiye devleti buna kulaklarını tıkamamalı, bu önerileri değerlendirmelidir.”
"Şoven haberlere prim vermeden yüksek sesle barış istemeliyiz"
“Şiddet ortamından hem Türk hem de Kürt kamuoyu kaygılı” olduğunu ifade eden Ekinci iki tarafın her gün cenazelerin kaldırılmasından ve kanın dökülmesinden dolayı rahatsız olduğunu düşünüyor.
“Bunu görmek gerek. Görmüyorsanız ciddi bir sorun var demektir. Şiddeti sonlandıracak olan kamuoyu baskısıdır. Kamuoyu rahatsızlığını dillendirmeli, silahlar sussun, kan dökülmesin, çözüm üretilsin talepleriyle kampanyalar yapmalı, seslerini sorunu çözecek kişi ve kurumlara duyurmalı ve o kişi ve kurumları harekete geçirebilmelidir.
"Şoven duygularla yapılan haberlere prim vermemeli, o haberlerin etkisiyle de hareket edilmemelidir. Sonuçta insanların düşüncelerini etkileyen bir yayın politikası var ortada. Ve bu politikalar şoven bir yaklaşımla üretiliyor, haberler bundan etkileniyor. Şiddetin durmasını isteyen, barış talep eden kamuoyunun görevi bunlardan etkilenmeden çözüme yönelik sesini yükseltmektir." (BÇ/NZ)