Ümit, Turnike adlı bir yarışma programı hazırlayıp sunuyordu. Yarışma basitti, iki ekip herhangi bir konuyla ilgili kelimeleri bulmaya çalışıyordu. Olaya "renk" katan ise, bulunan kelimeleri izleyiciye göstermek üzere "kapalı kapıların" ardından, "açık kıyafetlerle" çıkıveren "hostes kızlar"dı.
Televizyon izleyicileri, programlarda "renk" olarak yer alan kadınlarla ilk kez Ümit sayesinde tanıştılar. Normalde bir elektronik ekrandan da gösterilebilecek yanıtların bikinili genç kadınlarca sunulması pek de anlaşılır değildi.
Alevilerden tepki
Ama yapımcıların istediği fazlasıyla oldu, hosteslerin yok sayılamayacak katkılarıyla da yarışma uzun bir dönem televizyonların en çok izlenen programlarından oldu. Taa ki, Güner Ümit canlı yayın sırasında Alevilerle ilgili "konuşuncaya" dek.
Aslında bu Ümit'in ilk gafı değildi, o güne kadar pek çok kere, yine canlı yayın sırasında pek de hoş karşılanmayan sözler etmişti, ama Alevilik konusu bardağı taşırdı.
Aleviler, programın yayınladığı Star televizyonunun önünde gösteriler yaptı, gazetelerde Ümit'e ağır eleştiriler yapıldı ve sonunda kanal programı yayından çekti.
Ümit bir anda ortadan kayboldu. Bir yıl kadar sonra, bir haber programında yayınlanan röportajında "yanlış anlaşıldığını" söyleyecekti. Ama nasıl yanlış anlaşıldığını kimse anlamadı.
Güner Ümit bu "yanlış anlaşılmadan" sonra, bir süre ekranlarda görülmedi, sonra yarışma başla bir kanalda yine yayına girdi, izlenme oranları düşüktü, sonuç hüsran oldu, program yayından çekildi... Ümit de ortadan kayboldu...
Amerika'dan dönmüş
Yılbaşından hemen önce, dedikodu gazeteleri Turnike programının yeniden başlayacağını fısıldamaya başladılar. Artık herkes programın ve dolayısıyla Güner Ümit'in televizyona geri döneceğinden haberdardı, ancak kanal ve zaman konusunda bir bilgi yoktu. Sonunda Ümit ortaya çıktı, yaklaşık 2 yıldır Amerika'daydı ve döner, dönmez yarışma için kollarını "sıvamıştı".
Birden gazetelerde ilanlar çıkmaya başladı. "Turnike kızı" olmak isteyen, yani cevapların bulunduğu tahtaları taşımak isteyen genç kadınları seçmek için bir yarışma düzenleniyordu. Yarışma formunu alan adaylar, ön eleme sonrası, "çok ciddi bir jüri seçimi"ne tabii tutulacaklar, seçilenler özel eğitimlerden geçeceklerdi.
Lise mezunu kart çeviriciler...
Adaylar en az lise mezunu olmak zorundaydı. Böyle bir yarışma programında sadece kart taşıması gereken insanların neden en az lise mezunu olmaları gerektiği sorusunun cevabı basitti.
Eğitimli, kültürlü genç kadınlara ihtiyacı vardı Turnike'nin, zira kart taşımak kolay bir iş değildi, formda belirtildiği gibi, 90-60-90'a yakın ölçüler, mutlaka lise diploması ile desteklenmeliydiler...
Sonunda, beklenen ilk gün, "Turnike kızlarının" seçim anı geldi. Seçimin gerçekleştirildiği günün akşamında, hemen hemen tüm televizyonların ana haber bültenlerinde "Güner Ümit'in yeni kızları" ile ilgili bir haber vardı.
Seçim yapılmış, televizyon tarihi bir büyük yükten daha kurtulmuş, istenilen ölçülere sahip lise diplomalı 20'ye yakın genç kadın bu "büyük göreve" layık görülmüşlerdi.
Haremlik, selamlık, kadın-erkek yarışması
Beklenen ikinci an ise, bu hafta sonu yaşandı. Programa beklenen "ünlü" akını olmadı. İkinci gece, canlı yayına katılan ünlüler, magazin dünyasında ya yeni parlamaya başlayan ya da sıradan sayılan isimlerdi. Yeşil masa ve kırmızı masa, haremlik selamlıktı, ilk önce yeşil masanın yarışmacıları çıktı sahneye, kadınlar...
Müzik dünyasının genç kadınları, program formatı gereği, teker teker şarkı söyleyerek girdiler stüdyoya. Nadide Sultan, Yıldız Tilbe, Funda Arar ve Işın Karaca. Kırmızı masanın erkekleri de müzik dünyasından seçilmişlerdi: Ege, Harun Kolçak, Murat Göğebakan ve Bora Gencer.
Sanki Müsamere
Stüdyoya teker teker girişleri şahaneydi gerçekten. Bir anda ortaya çıkıyorlar ve yine bir anda playback ile şarkılarını söylemeye başlıyorlar, şarkılar bitmeden kesilince de ilkokul müsameresindeymişçesine, şaşkınlıkla başlarını eğerek selam verip, yerlerine geçiyorlardı.
Görüntü, "hadi kızım, oğlum, bir şarkı söyle de... tablosunun ötesine geçmiyordu. Genç kadınlar ve erkekler, kendi şarkılarını söylemelerine karşın, sanki ünlüleri taklit eden küçük çocuklar gibiydiler. Güner Ümit de 23 Nisan'da programına çocukları çıkartmış"öğreten adam"...
Malzemeden çalınmış kıyafetler
Yarışmacılarla tanıştıktan sonra, sıra "Turnike kızları"na geldi. Onlar, malzemeden çalınmış kıyafetleriyle sahnede arz-ı endam eylediler,
Ümit her zamanki tavrından bir şey kaybetmediğini cümle aleme belli etti, ama "turnike kızları" durumdan gayet memnun görünüyorlardı... Hatta içlerinden Ümit'in laf attıkları, belli ki kendini diğerlerinden daha önemli görüyor, bunu bakışlarıyla hissettiriyordu.
Meclis başkanından kutlama telgrafı
Ümit'i program sırasında ciddi olduğu, aslen her şeyi özetleyen, nadir anlardan biri, programın yeniden başlaması nedeniyle kendisine gönderilen telgrafların ve çiçeklerin sahiplerini açıkladığı ve "canlı yayında teşekkürü bir borç bildiği" dakikalardı.
İlk telgraf,Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanı, Milliyetçi Hareket Parti milletvekili Ömer İzgi'dendi. Liste, sağ partilerin genel başkanları ve adları "çete avukatına" çıkan hukukçularla devam ediyordu. Teşekkür edilen isimler arasında "medyadan ve sanat dünyasından" kimse olmaması dikkat çekiciydi...
"Efsane geri döndü"
Turnike, hiçbir şeyin değişmediğini gösterircesine başladı, Ümit program boyunca, belden aşağı lafları "komiklik" düzeyine çekemeden sıraladı, kadın yarışmacılar başarısız olduğunda, erkeklerin üstünlüğünü vurgulama şansını elinden geldiğince iyi kullandı, konuklarının ve telefonla arayan yarışmacıların basit hatalarını yüzlerine vurmaktan hiç geri durmadı.
Çok paralar harcandığı belli olan stüdyo dekorunda, çok emekler harcanarak seçildiği belli olan "Turnike kızları"yla, çok "gaf"lar yaparak bugünlere geldiğini belli eden Güner Ümit, programına tekrar başladı. Kendisinden böyle bir cümle beklenmese de, Çiğdem Tunç'un dediği gibi, "efsane geri döndü"...