1999 Düzce depreminde kiralık evlerde kalan Düzceliler, 16 yılın ardından kendi evlerini yapacak.
Türkiye'nin ilk kiracı hareketi olarak tarihe geçen bu mücadele artık son aşamasında. Hukuki ve filli mücadele sonucunda arsalarını aldılar, geriye sadece evleri yükseltmek kaldı.
Bu inat ve umut hikayesinin en başına dönelim.
Deprem sonrasında evleri yıkılan Düzcelilerden ev sahibi olanlar devletin inşa ettiği evlere yerleşirken, kiracılar için bir çözüm düşünülmedi.
Aylarca Ankara'da oturdular
2003'te devlet depremzedelerin kaldıkları prefabrikleri de boşaltılma kararı alınca, kiracılar “Evsiz Depremzedeler Dayanışma Konut Yapı Kooperatifi”ni kurdu. Şimdiki adıyla Bir Umut Derneği, hukuki ve teknik destek sağladı.
Önce 20 bin imza topladılar, ardından Düzce'de büyük bir miting yaptılar, seslerini duyuramayınca Ankara'ya gittiler.
72 gün boyunca Abdi İpekçi Parkı’nda kah polis saldırısına uğradılar, kah gözaltına alındılar. Mücadele sonuç verdi: Bayındırlık ve İskan Bakanlığı 775 Sayılı yasaya göre düşük gelirli vatandaşların konut ihtiyacını gidermek üzere 6 hisse tahsis edileceğini açıkladı.
Ancak süreç hiç de kolay değildi. Kooperatifte 854 kişi vardı ama kendilerine verilen arazi sadece 108 kişi içindi.
Yıl 2005 oldu.Gene Ankara'ya gittiler, beş ay nöbet tuttular. Sözler tutulmadı, Bakanlığı dava ettiler.
Önce hakkınız yok sonra arazi yok dediler
Kooperatif'ten Sami Kılıç'ın dediği gibi "Önce bize hakkınız yok dediler, sonra hakkınız var ama arazi yok dediler. En sonunda araziyi vereceğiz dediler. Ama 13 yıl bekledik" diyor.
Belediyeydi, bakanlıktı derken süren davalar, imar planları 2014'te tamamlanabildi.
Yani mücadeleye başladıklarından 13 yıl sonra TOKİ'den bedelini ödeyerek arazilerini 10 taksitte aldılar. Bu süreçte yola çıktıları kişilerin bir bölümü ya da Düzce'den göç etti, ya da kendine ev aldı.
Geriye kalan 389 kişi şimdi Düzce'nin Beyköy ilçesindeki arazinin sahibi.
42 bin metrekarelik arazide yeni bir yaşam alanı aslında yeni bir mahalle kurmak için kolları sıvadılar.
Mahallelerini kendileri tasarlayacaklar
Bu noktada imdatlarına gönüllü mimar, şehir plancısı, hukukçu, mühendis, sosyologlardan oluşan kalabalık bir ekip yetişti.
Düzce Umut Atölyesi katılımcı bir tasarım sistemi oluşturmak için üç kriter koydu: birlikte üretmek, ekonomik olarak ödenebilir olması ve doğayla barışık olması.
Bir oyun kurgulayarak maketler üzerinden Düzcelilere kendi "mahalleleri"ni tasarlamalarını istediler. Kadın, erkek, yaşlı, genç ve çocuklarla ayrı ayrı uzun görüşmeler yapıldı.
Kilerimiz, kreşimiz olsa
Sıddıka Özbakır, "Hayatımız boyunca hiç önemsenmemiştik, ilk kez birisi bizim fikrimizi soruyordu" diye anlatıyor tasarım sürecini.
Kadınların talepleri nelerdi diye soruyorum? Özbakır, gülümseyerek yanıtlıyor.
"Arazimiz çok büyük değil, hepsi olur mu bilmiyoruz ama mesela biz Düzceliler balkonsuz yaşayamayız. Kadınlar tabii ki mutfaklarının geniş olmasını istiyor. Köyden gelen erzak için bir kiler. Birlikte yufka, tarhana yapabileceğimiz bir ortak alan istiyoruz. Belki ileride orada satışa yönelik üretim de olur. Çocuklar için kreş, belki çalışanlar için maliyetine satılacak bir yemekhane. Yeşil alan, park da istiyoruz arazimiz elverdiği ölçüde."
Kredi alacaklar
Mahalle Düzcelilerin ihtiyaçları ve yaşam tahayyülleri ekseninde tasarlanırken bir yandan da ekonomik çözümler aranıyor.
Hali hazırda kooperatif arazi için bir bedel ödüyor, buna ek olarak inşaat masrafları eklenecek. Bu masraflar için uzun vadeli kredi çekilmesi planlanıyor. Tasarım sürecine katkı sunması için uluslararası fon arayışı sürüyor. İlkesel olarak sponsorluğa karşı çıkıyorlar.
Büyük bir mücadele üzerinden süren inat hikayesini kimsenin sahiplenmesini istemiyorlar. Ancak bu süreçte bilgi birikimini paylaşarak dayanışmak isteyen herkesi de atölyeye bekliyorlar. (NV)
Düzce Umut Atölyesi'ne ulaşmak için tıklayınız.