Taşkesen'i anlayabiliyorum elbette. Benim de çalıştığım yerde telefonlarımın dinlendiğini öğrensem ben de sinirden delirebilirdim ve muhtemelen ben de onun yolunu izlerdim, istifa ederdim. Telefon dinlemek en basitinden çok ciddi bir insan hakları ihlali. Bu memlekette de bu ihlalden az çekmedi doğrusu...
Hepsi Şırnak'tan geliyor...
Ancak Taşkesen Paşanın Kara Harp Okulu internet sitesindeki özgeçmişine bakınca durum tuhaf. (http://www.kho.edu.tr/khobilgi/index.htm )Taşkesen Paşa, Silahlı Kuvvetlerin belli ki geleceği parlak genç generallerinden. Özgeçmişinde cumhurbaşkanlığı başyaverliğinden, Özel Kuvvetler Alay Komutanlığına kadar pek çok önemli görev var. Dikkat çekici iki farklı görev yeri ise 1994-1996 yılları arasında görev yaptığı Şemdinli/Hakkari ve Şırnak.
Taşkesen geçen sene 30 Ağustos'ta Orgeneral Yaşar Büyükanıt tarafından şu andaki görevine getirilmiş, Kara Harp Okulu komutanı olmuş. Anlaşılan o ki Büyükanıt Paşa ile tanışıklığı, Büyükanıt'ın "iyi çocuk Ali Kaya" ile tanıştığı günlere denk geliyor. Büyükanıt'ın birlikte çalıştığı insanlara karşı ne kadar vefalı olduğunu geçen sene Kasım ayında Şemdinli olaylarıyla birlikte öğrenmiştik. Belli ki bu vefa durumu karşılıklı.
Dinlemek ve dinlenmek
Çünkü Taşkesen, günler süren sessizliğini Hürriyet Gazetesinden Emin Çölaşan'a bozdu ve uzunca bir mülakat verdi.
Bu mülakatta Harp Okulu Komutanlığı'na Orgeneral Büyükanıt tarafından getirildiğini söyledi. Bu cümleden ve mülakatın devamından benim anladığım satır arası ise şu: "Aslında beni dinlediler ama bu sadece bana karşı değil, Büyükanıt'a da karşı bir harekettir, ben konuyu fazla uzatmadan istifa ediyorum, kendimi feda ediyorum."
Dedim ya, bence Taşkesen Paşanın başına gelen dinleme-dinlenme olayı ciddi bir hak ihlali. Taşkesen paşa da tavrında sonuna kadar haklı. Ancak uzunca özgeçmişinde TSK için olağanüstü kritik görevlerde bulunmuş üst düzey bir askeri yetkilinin telefon dinlenmesine bu kadar şaşırması da benim için şaşırtıcı. Öte yandan da anlaşılır. Bugüne kadar dinleyen, takip eden, önüne onlarca insanla ilgili çok özel kişisel bilgiler gelen birisi bir anda masanın öbür tarafına oturunca dünyası dönüyor anlaşılan.
Ali Kaya'yla bir tanışıklık var mı acaba?
Merak ettiğim Taşkesen kendi telefonlarının dinlendiğini öğrendikten sonra bugüne kadar "görev gereği" takip ettiği insanların özel hayatlarıyla ilgili ne düşünmeye başladı? Mesela kendini kötü hissediyor mu? Kendisine yapılınca kendisinin de yaptığının ne kadar ciddi bir ihlal olduğunu fark etti mi? Genelkurmay başkanlığının, emniyetin ve MİT'in zaman zaman izin bile almadan onlarca insanı dinlemesiyle ilgili bir hareket başlatmayı planlıyor mu?
Bir de konuyla çok ilgilisi olmasa da merak ediyorum, acaba Reha Taşkesen "iyi çocuk Ali Kaya"yı tanıyor mu?(ÇM/EK)