Geçtiğimiz hafta, Sağlık Bakanlığı laboratuvarlarda gebelik testi yapan kadınlara ait bilgilerin takibe alınmasıyla ilgili bir genelge yayınlandığını yalanlasa da, benzer iddialar yine gündeme geldi. Habertürk'ün haberine göre, genç bir kadının laboratuarda yaptırdığı gebelik testinin sonucu, aile hekimince babasının cep telefonuna mesaj atıldı.
Avukat Vildan Yirmibeşoğlu ve KAMER Vakfı Başkanı Nebahat Akkoç, böyle bir uygulamanın kadın katline davetiye çıkaracağını söyledi.
İstanbul Tabipler Odası Yönetim Kurulu'ndan Dr. Fethi Bozçalı, yaşananları "kişilik haklarına, mahremiyetine aykırı bir durum" olarak değerlendirdi.
"Kadınlar kararlarını kendileri vermesin isteniyor"
Yirmibeşoğlu, uygulamayla ilgili net bilgiler olmadığını, farklı açıklamalar yapıldığını söylerken, eğer doğruysa uygulamanın açık bir insan hakkı ihlali olduğunu ifade etti.
"Böyle bir uygulamanın birçok sorunlu noktası var.
"Öncelikle insan bedeniyle ilgili bir bilgiyi üçüncü kişiye vermek zorunda değil, kendi doktoru dışında birine bu bilginin verilmesi için kişinin onayı lazım. Uluslararası sözleşmelerde, Hasta Hakları Sözleşmesi'nde vs bu hak mevcut. Bunun kişinin isteği dışında paylaşılması bir hak ihlalidir.
"İkinci olarak ülkemizde namus bahanesiyle işlenen suçların yaygınlığını düşündüğümüzde, uygulamanın başka suçlara, başka yaşamsal ihlallere sonuç verebilecek bir yolda olduğunu söylemem lazım.
"Son olarak, Demokles'in kılıcı gibi 'her an herşey olabilir, siz kurallara karşı çıkamazsınız' anlayışını yasalarla, tepeden bir oluşturulan bir korku yaratmak için gibi geliyor. Kadınlar kendileriyle ilgili kararları kendileri vermesin isteniyor. Hep bir baskı altında hareket ederek, 'kim, ne der' anlayışıyla özgür karar vermemelerine yönelik baskıcı bir zihniyet söz konusu."
"Cinayetlere davetiye çıkarır"
Şiddete uğrayan kadınlarla çalışan KAMER Vakfı Başkanı Akkoç da gebelik testi yaptırmış kadınların bilgilerinin kocalarına ve babalarına verilmesinin çok vahim olduğunu söyledi.
"Bu doğrudan doğruya namus cinayetine davet çıkarmaktır. Bu uygulamayla ne yapılmaya çalışıldığını ben anlamış değilim. Gazetelerdeki örnek doğru ise, tecavüze uğramış, hamile kalmış ve ailesini bilgilendirmeden bunu çözmeye çalışan bir kadın için bu cinayetle sonuçlanacaktır".
"Kişinin mahremiyetine aykırı"
Bozçalı, Tabipler Odası'nın Sağlık Bakanlığı'nın genelgesiyle ilgili iddiaları araştırdığını ancak laboratuarlara böyle bir yazı gittiğini doğrulayamadığını belirtti.
Ancak 2008'den beri özel ya da devlet hastanesinde kadın doğumcuların gebeliği aile sağlık merkezine bildirmek zorunda olduğunu söyleyen Bozçalı laboratuarların hastanın bilgilerini paylaşmasının yasak olduğunu belirtti. Basına yansıyan haberde, genç kadının gebelik testi sonucunun babasına bildirilmesiyle ilgili ise, "Bu kabul edilebilir bir şey değil, kişilik haklarına, mahremiyetine aykırı bir durum" dedi.
"Laboratuarda bir kişinin hamileliğinin tespit edilip bu bilginin paylaşılması korkunç sonuçlara yol açar. Böyle bir genelgenin olduğu açıklanırsa biz buna Tabipler Odası olarak karşı çıkarız.
"2008'de Sağlık Bakanlığı gebe ve lohusaları izlemek üzere elektronik bir takip sistemi oluşturdu. Ancak evlilik dışı gebelik gibi durumlarda aile hekimlerinin bunu aileye bildirmesi çok korkunç adli olaylara neden oluyordu. Bu nedenle bir gizlilik seçeneği oluşturuldu. Eğer kadın gebeliğinin bilinmesini istemiyorsa, bu gizlilik şıkkını işaretliyor.
"Aile hekimleri ise kadın aile sağlık sisteminden faydalanmak istemese de gebeliği takip etmek zorunda, yoksa negatif performans uygulanıyor, yani aylık maaşına yansıyor.
"Sistem şu an bu haliyle işliyor. Eskiden elektronik sistem yoktu, dolayısıyla bilgiler doktor ile hasta arasında kalıyordu. Ancak elektronik sistemle bu bilgi birçok yere gidiyor. Bunun sakıncaları hakkında zaten bizim endişelerimiz var. Ama gebeliğin istendiği durumlarda, gebe-lohusa takibi açısından sistemin olması iyi bir şeydir." (ÇT)