Engellilerin, kamu kurum ve kuruluşlarına ne şekilde seçileceğini düzenleyen Özürlü Memur Seçme Sınavı (ÖMSS) yönetmeliği, 3 Ekim'de resmi gazetede yayımlandı. Türkiye Sakatlar Derneği Genel Müdürü Ergün İşeri ile ilki 2012'de gerçekleştirilecek olan sınavın yönetmeliği ve getirilen kontenjanların yeterli olup olmadığı konularında konuştuk.
ÖMSS yönetmeliğinde ne gibi değişiklikler yapıldı?
Önceden sınavları ilgili bakanlıklar yapıyordu. Bakanlıklar ne kadar kontenjan ayırmaları gerektiği konusunda herhangi bir tespit yapmıyor, sınav açmıyorlardı. Yeni yönetmeliğin iki önerisi var. Birincisi iki yılda bir merkezi bir sınav yapılması, diğeri kura çekimi yapılması. Merkezi sınava orta öğretim ve üzerinde eğitim almış kişiler girecek. Noter huzurunda gerçekleştirilecek kura sistemi de orta öğretimin altında eğitim almış, okur-yazar kişileri kapsayacak.
Merkezi sınavı hangi kurum düzenleyecek?
Yönetmelik, sınavla ilgili iki ayrı makamdan bahsediyor: Devlet Personel Dairesi Başkanlığı (DPDB) ve bir merkez. Sınavın bir merkezce hazırlanacağı belirtilmiş ama merkezin kimden oluşacağı tarif edilmiyor. Biz bunu Devlet Personel Dairesi Başkanlığı ile konuştuğumuzda Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) olarak belirlemiştik. Sonra kopya skandalları ortaya çıktı.
ÖSYM'nin alternatifi ne olabilir?
Bir bilim kurulu oluşturulabilir.
Bu sınav, engellileri iş hayatına dâhil etmede yeterli olabilir mi?
Yönetmelikte, ilgili bütün bakanlıklar, her yıl mayıs ayında, kadro listelerini ve engellilerin istihdam edilebileceği pozisyonları DPDB'ye belirtecek deniyor. Bu, kimin yeterli kadro açtığını, kimin açmadığını ortaya çıkartacak. Yönetmelikte, gerekeni yapmayanlara yaptırım uygulanacak deniyor ama yaptırımların ne olduğu belirtilmemiş; yalnızca DPDB'nin uygulamaları takip edeceği söyleniyor.
Getirilen kontenjan ne kadar?
Personel kapasitelerinin yüzde üçü engellilere ayrılacak.
Yüzde üç yeterli mi?
Yüzde üç en alt düzeydir, bakanlıklar bunu en üst sınır olarak değerlendiriyor. Bu kota da tam olarak doldurulmuyor. Şu anda engelli kontenjanı 50 binin üzerinde olmalı; Devlet Personel Dairesi Başkanlığı'nın Ağustos 2011 verilerine göre bunun 20 bini hala boş. Tabi ayrıca yeni oluşturulan bakanlıklar, bunlar için kurulacak kadrolar da var. Dolayısıyla bu sayı artabilir.
Yönetmelik başka ne gibi düzenlemeler getiriyor?
Yönetmelik "sınavdan yüksek not almak, atanmak için yeterli değildir" diyor. Ayrıca bir de mülakat komisyonu kurulacak. Bu, sistemin nesnelliğini yok ediyor ve bilim kriterlerini geçen farklı bir mekanizma ortaya çıkarıyor.
Mülakatta ne sorulacağını bilemezsiniz. Sorular bir siyasi iktidarın düşüncesi doğrultusunda; akademik veya bakanlığın işleyişiyle ilgili olabilir. Problem merkezi olarak yapılacak sınavdan başlıyor. Bu sınavın sorularının nasıl oluşturulacağı konusunda daha bir netlik yok.
Anayasaya engellilerin ihtiyaçlarını karşılayacak ne gibi maddeler konabilir?
İşaret dili anayasaya girmeli mesela. Bizim, Bileşmiş Milletler (BM) Engelli Hakları Sözleşmesi veya BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmelerle kazanılmış birtakım haklarımız var. Anayasaya bunları özellikle sosyal ve sağlık yönlerinden destekleyecek birtakım maddeler konabilir.
Anayasada başka ne gibi önlemler alınabilir?
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yayınlanan Sağlık Uygulama Tebliği diye bir şey var. Onda yapılan son değişikliğe göre ücretsiz olması öngörülen birinci basamak aile hekimliğine üç liralık bir muayene ücreti konmuş. Bu tür şeyler özellikle bedensel engelliler açısından çok büyük sorunlar yaratabiliyor. Engellilerin temel giderlerinde oynama yapılamaması için önlemler alınmalı. Yapılan en küçük değişiklik bir engellinin tüm günlük yaşamını etkiliyor.
Yönetmelik, BM Sözleşmesi'nden "çalışma ortamında engelliye gereken kolaylığın sağlanması, gerekli araç ve cihazların alınması" hükmünü getiriyor. Bu olumlu bir adım ama önemli olan icraattır. Engellilere ilişkin yasa altı yıl önce geçti; yasanın üçüncü maddesi hala uygulanmıyor. (IK/HK)