20 Ağustos'tan bu yana 30 PKK militanı ve 11 asker, 3 polis 4 sivil öldü. Bu süre içerisinde PKK'ye yönelik Tunceli, Bingöl, Şırnak ve Hakkari kırsal kesimlerinde 33 kapsamlı operasyon düzenlendi.
Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu üyesi Meral Danış Beştaş, yazar Muhsin Kızılkaya ve yazar Ümit Fırat "eylemsizlik sürecini" bianet'e değerlendirdi.
Beştaş, Kızılkaya ve Fırat, son bir aylık sürecin kamuoyundaki beklentileri karşılamadığına dikkat çekerek, tam tersi yönde gerginliğin arttığını söylediler.
PKK, Başbakan Erdoğan'ın aydınlarla yaptığı görüşmeden sonra Diyarbakır'da verdiği mesajların olumlu bir hava yarattığını belirterek, barış ve demokratik çözüm yolunun açılmasına imkan sağlamak için 20 Ağustos 2005-20 Eylül 2005 tarihleri arasında silahlı güçlerini "aktif savunmadan pasif savunma pozisyonuna" çektiğini açıklamıştı.
PKK, ayrıca bu tarihlerde operasyon düzenlenmesi halinde "zorunlu olarak kendini savunma dışında herhangi bir silahlı eylem düzenlenmeyeceğini" duyurmuştu.
Beştaş: Bölgede kaygı ve karamsarlık artıyor
Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu üyesi Meral Danış Beştaş, "Eylemsizlik kararının ardından kamuoyunda umut vardı, tam tersine gelişmeler oldu. Gelecek süreç içinde kaygılarımız artarak devam ediyor" dedi.
"Eylemsizlik kararının devam ettiği sürede operasyonlar ve çatışmaların devam etti, ölümler sürdü, Van ve Batman'da cenazelerde yaşanan olaylarda sivillerin öldü, Bözüyük'te yaşanan linç girişimini kaygıyla izledik."
Çatışmaların son bulmasını ve sorunların şiddet dışı yöntemlerle çözülmesi için karşılıklı adımların atılması gerektiğine dikkat çeken Beştaş, yaşanan son olayların Avrupa Birliği sürecinde atılan demokratik adımları da sarstığını söyledi.
Beştaş, ayrıca, beklentilerin gerçekleşmemesi ve tersine gelişmeler yaşanmasının bölgedeki kaygıları ve karamsarlığı daha da artırdığını ifade etti.
Yeterli olmasa da hak ve özgürlükleri, düşünce ve ifade özgürlüğü, kişi güvenliği, savunma gibi konularda ciddi yasal düzenlemeler yapıldığını hatırlatan Beştaş, "Tartışılan fakat kamuoyuna açıklamayan Terörle Mücadele Kanunu taslağı, kazanımları bir çırpıda silecek bir düzenleme, verilenleri geri alacak" dedi.
Başbakan'ın adını deklare ettiği Kürt sorunu konusunda üzerine düşeni yapması gerektiğini belirten Beştaş, Halkların karşı karşıya gelmemesi için sağduyulu yaklaşımın gösterilmesi gerektiğini vurguladı.
Kızılkaya: "PKK'nin önkoşulsuz silah bırakmasından başka yol yok"
Yazar Muhsin Kızılkaya, "bu süre içerisinde değişen bir şey olmadı, 30 PKK'li, 11 asker öldü. Bu nasıl bir 'eylemsiz kararı' anlamış değilim" dedi.
PKK'den silahlı eylemlere önkoşulsuz olarak derhal son vermesini isteyen "silahlar sussun, çatışmalar dursun" çağrısının imzacılarından olduğunu hatırlatan Kızılkaya, "Cila sıfatlar bulmanın anlamı yok ortada kör dövüşü savaş var ve insanlar ölüyor. PKK'nin önkoşulsuz silah bırakmasından başka yol yoktur" diye konuştu.
Fırat: "Günlük hayatta bir durulma ve sakinlik yaşanmadı"
Yazar Ümit Fırat ise, "Bu süreç daha az insanın ölmesine yol açtıysa iyi; ama ben bir şey anlamadım. Günlük hayatta bir durulma ve sakinlik yaşanmadı. Bu karar alınmasaydı daha çok mu insan ölürdü sorusunu sormadan edemiyorum" dedi.
Fırat, son 3-4 aydaki gelişmelere bakıldığında, ağustos sonu-eylül başında yaşanan olaylarda ciddi bir artış yaşandığını söyledi.
Fırat, "PKK aktif savunmadan pasif savunmaya geçtiğini açıkladı. Pasif savunma, aktif savunma ne demektir ve aralarında ne fark vardır, anlamış değilim. Askerler belki anlıyordur" diye konuştu.
Fırat, PKK'nin olayların önemli bir aktörü olmasının yanında bir yandan da devletin görünmeye güçleri tarafından "günah keçisi" olarak ilan edildiğini söyledi.
"Başbakan Erdoğan'ın aydınlarla görüşmesinden, Diyarbakır'da yaptığı açıklamalardan ve bugüne kadar istikrarlı, sözünün arkasında duran pozisyonundan rahatsız olanlar ve kaos ortamının beslediği siyasi çıkar grupları, 3 Ekim öncesi eteklerindeki taşları dökmüş olabilirler. Ve bu çevrelerin provokasyonu Türkiye'yi kaosa sürükleyebilir."
PKK'nin silahla hiçbir kazanım elde demeyeceğini ifade eden Fırat, "Bana göre düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü konularında olumlu gelişmeler yaşanmaktadır. Türkiye'de Kürt meselesi artık tartışılmaya başlanmıştır, talepleri ifade etme zemini vardır. Bunun dikkate alınması gerekiyor" diye konuştu. (KÖ/TK)