İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Şişhane-Taksim arasındaki metro hattının açılışına katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için olabilecek en uygun ortam hazırdı: Yaklaşan yerel seçimler, Davos'taki "tavrı", ve bu tavırdan dolayı coşagelmiş kalabalık bir kitle.
Ellerinde Türkiye bayrakları ve boyunlarındaki kefiyelerle kendisini "tutkuyla" alkışlayan, slogan atan kalabalığa karşı metrodan kısa bir süre bahseden Başbakan mahallesi Kasımpaşa'nın hemen yukarısındaki bu "açılışı" seçim şovuna dönüştürmekte gecikmedi.
"Başbakan kralı Kasımpaşalı"
"Tepkimizi sessiz gösterelim. En etkili tepki, sessiz tepkidir. Biz aşırılıkların partisi değiliz."
Davos'da İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'e "Benden yaşlısın. Sesin çok yüksek çıkıyor, suçluluk psikolojisinden" diye çıkışan, Dünya Ekonomik Forumu'nda konuşmacı olduğu oturumun kolaylaştırıcısına kızıp "one minute, bir dakika, olmaz, one minute" diye tavır koyan Başkaban, Şişhane'de kendisini izleyen ve sık sık "Türkiye seninle gurur duyuyor", "Kahrolsun İsrail", "Vur de vuralım, öl de ölelim" sloganları atanları susturarak başladığı konuşmasında biraz seçimlerden, çoğunlukla da İsrail'den bahsetti.
"Kimsenin Türkiye'yi yanlış bir konumda göstermeye çalışmasına, Türkiye'yi farklı bir kategoriye yerleştirmesine izin vermeyeceğiz. Kimsenin, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı'na saygısızlık yapmasına fırsat vermeyeceğiz."
"Başbakanın Kralı Kasımpaşalı" pankartlarının ve AKP flama ve balonlarıyla donatılmış "ortam" Başbakan'a hep Davos'u, Peres'i ve doğal olarak İsrail'i hatırlatıyordu.
Sözünün kesilmesinden rahatsız olduğu o kadar belliydi ki "en sakin" haliyle şöyle dedi:
"Bundan önce bu tür alışkanlıkları olanlar olmuş olabilir. Ama şimdi yeni bir dönem başlıyor. Türkiye sıradan bir ülke değildir. Türkiye'nin gerekliliğini iyi algılamak isteyenler tarihe baksın."
Şişhane'ye Erdoğan'ı izlemeye gelen satış elemanı Merve (26) coşkuyla alkışladı Başbakanı. "Böyle olur Kasımpaşa'nın Başbakanı" dedi. Bu cümlesinin üstüne Kasımpaşa şeklinde yanıt vereceğine yüzde 100 emin olarak nerede oturduğunu sordum. Tarlabaşı dedi. Aynı mahalle olmasa da aynı ruh haliydi Erdoğan'la Merve'yi buluşturan.
"Tepki haklı ama tavır yanlış"
Elektrikçilik yapan Kenan Habip (27) Erdoğan'ı haklı görse de tavrının siyaset sınırları içinde kalması gerektiğini düşündüğünü söylerken Erdoğan gür bir sesle şöyle diyordu:
"Moderatöre tepkimi diplomatik bulmayanlara da sesleniyorum: Ben orada TC Başbakanı olarak konuştum. Biz kabile reisi değiliz. Türkiye'nin saygınlığını kollamak sadece iktidarın değil, başta muhalefet olmak üzere, tüm kurumların görevidir. Gölgesinden korkanlar bunu anlamakta zorlanabilir. Monşerler bunu anlayamayabilir. Çünkü öyle yetiştirildiler..."
Habip, Şişhane metro hattından memnun olduğunu söyledi ancak o esnada Başbakan'ın gündemi metro değildi.
Başbakan onur, kendine güven diyerek kendisini ellerindeki bayrakları sloganlar eşliğinde sallayayan kadınlı, erkekli çoluklu çocuklu topluluğa ve ekranları başından izleyenlere "güven" aşıladı.
"Bakıyorum ki bazı kesimlerde panik havası var. Başkaları ne der.. Türkiye ne yapar değil. 'Türkiyesiz başkaları ne yapar?' diye düşünmek gerekir. Kendisine ve ülkesine güvenmeyen eğilip büzülen bir karakter bizim karakterimiz değildir."
"Başbakan dedi, başımız dik duracağız"
Karaköy'de satış elemanlığı yapan Mustafa Konuk (33), "Biz Türkiye'nin menfaatini düşünüyoruz, kendimizi değil. Gündemi belirleyen ülke olmalıyız. Türkiye kazansın diye hareket ediyoruz. Onurumuzla kimseyi oynatmayacağız.
"Diklenmeden dik duracağız" diyen Erdoğan'ı "haklı bulduğunu" söylerken "alması gereken" özgüveni almış bir edayla konuşmaya başladı:
"Çok haklı Başbakan. Artık öyle diğer başbakanların, cumhurbaşkanlarının karşısında ezilmek, bükülmek yok. Artık başımız dik duracağız."
"71.5 milyon vatan evladı, bana oy verin!"
Uzun bir süre İsrail'den, Filistin'den ve "Davos zaferinden" bahseden Erdoğan törende "bir ara" sözü yaklaşan yerel seçimlere de getirdi elbette.
Asıl amacın seçim olduğunu hatırlayarak ülke yönetiminde yürüttükleri siyaseti merkeze oturtacağını söyledi ve oy istedi "herkesten" oy istedi.
"Ülkemde Kürdü, Lazı, Çerkezi, Müslümanı Hristiyanı hep beraber, 71.5 milyon vatan evladı biriz beraberiz. Ayrımcılık yok. Bunların karşılığını da 29 Mart'ta bekliyoruz."
"Davos mavos anlamam, bana oturduğum evi versin"
Konuşmasının ardından "nihayet" metroyu alkışlar ve sloganlar arasında açan Erdoğan "ışık hızıyla" olay mahallini terk ederken kendisin izlemeye gelenler de benzeri bir süratle dağılmaya başladılar. Zira Başbakan'dan aldıkları "özgüven" ve "gaz" yağan yağmurdan koruyacak gibi değildi kimseyi.
Bu esnada konuştuğumuz ev kadını Gülşen Siviş'in (46) gündemi orada bulunan kalabalıktan bir hayli farklıydı.
Başbakanlığa bağlı TOKİ'nin Ayazağa'daki konutlarında oğluyla birlikte oturduğu evinden Erdoğan'la görüşmek için Şişhane'deki açılışa gelen Siviş Başbakan'dan oturduğu daireyi istiyor.
"Davos mavos bilmem ben. Ben sadece Erdoğan oturduğum evi bana versin istiyorum. Üzerime yapsın evi. Davos'da başkalarına ne yaptığıyla uğraşamam. Oğlumla birlikte evimiz bizim olsun istiyoruz" derken ne o kalabalıkla, ne Başbakanla, ne de dünden beri ülkede yükselen "Erdoğanperverlikle" ilgilenmediği anlaşılıyordu.
Şişhane'de Başbakan başka sevildi
Sözün özü; Erdoğan Şişhane'ye geldi, içini döktü, seçimler öncesi şovunu yaptı ve gitti. Geride yüzlerce balon, elinde bayraklarıyla yağmurda evine dönen insanlar ve AKP Beyoğlu İlçe Teşkilatının hazırladığı "Beyoğlu seni bir başka seviyor" ve "Başbakanın kralı Kasımpaşalı" pankartları kaldı yadigar. (BÇ)
* Fotoğraflar: Alberto Tetta