Amy Goodman: Mısır'da anayasa değişikliklerine ilişkin tartışmalı referanduma katılım oranı, insan hakları gruplarına göre sadece yüzde 5. Bu, hükümetin açıkladığı orandan (yüzde 27) çok daha düşük. Geçen ay yapılan referandum, Müslüman Kardeşler de dahil olmak üzere çeşitli muhalif gruplar tarafından boykot edilmişti.
Mısır hükümeti değişiklik paketini kamuoyuna demokratik reform olarak tanıtırken, anayasa değişiklikleri geniş çevrelerce Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in iktidarını garantiye alması olarak görülüyor. Değişiklikler cumhurbaşkanına parlamentoyu daha kolayca dağıtma, medeni hakları askıya alma ve terörist tehdit olarak görülen herkesi hapse atma yetkileri veriyor. Değişiklikler aynı zamanda dine dayalı siyasi faaliyetleri yasaklıyor ve seçimlerde yargı gözetimini zayıflatıyor. Uluslararası Af Örgütü, anayasa değişikliklerini "Mısır'da son 26 yılın en büyük insan hakları erozyonu" olarak nitelendirildi.
ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, referandumdan bir gün önce Mısır'da Cumhurbaşkanı Mübarek ile görüştü. Rice değişikliklere karşı pek de eleştirel değildi. Rice'a göre: "Reform süreci zordur. İniş çıkışları olacaktır." Mısır her sene ABD'den 2 milyar dolara yakın yardım alıyor.
Bugün Mısır'ın en ünlü insan hakları savunucularından biri olan Neval El Saddavi bizlerle. El Saddavi aynı zamanda tanınmış bir feminist, psikolog, yazar ve eski bir siyasi mahkum. Çeşitli örgütlerden gelen sayısız ölüm tehdidi nedeniyle yıllarca sürgün hayatı yaşadı. Neval El Saddavi hoşgeldiniz.
Neval El Saddavi: Teşekkür ederim.
Amy Goodman: Öncelikle bu referandumdan bahsedebilir misiniz? Nedir bu referandumun önemi?
Neval El Saddavi: Bu referandum, demokrasi altında diktatörlüğe geri dönmek anlamına geliyor ve tüm dünyada yaşanan şey tam da bu, sadece Mısır'da değil. Yani Mübarek sadece George Bush'u taklit ediyor: demokrasi altında daha çok diktatörlük - aldatmaca.
Amy Goodman: Hükümete göre referanduma katılım oranı yüzde 27. İnsan hakları gruplarına göre ise bu oran yüzde 5. Bu konuda ne diyeceksiniz?
Neval El Saddavi: Yalan söylüyorlar. Mısır'da insanların yüzde 50'si küreselleşme ve yeni sömürgecilik nedeniyle yoksulluk sınırının altında yaşıyor. O yüzden insanlar aslında politikanın içinde değiller. Sadece izliyorlar ve gülüyorlar. Ayrıca, biliyorsunuz rakamları İçişleri Bakanlığı veriyor - yüzde 27, yüzde 50, yüzde 99.9.
Amy Goodman: Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek hakkında ne düşünüyorsunuz?
Neval El Saddavi: Mübarek, Sedat'ın politikasını izliyor ve Mısır Amerikan sömürgesi haline geldi. Demokrasi altında diktatörlüğe geri dönmek, yoksulluğa, azgelişmişliğe geri dönmek. Herşey tersine dönüyor. Hepsi reklam, medya ama Mısır'a gittiğinizde, işsizliğin, yoksulluğun, kadınlara yönelik baskının, örtünen kadınların, fanatizmin, dini fanatizmin arttığını görüyorsunuz. Condoleezza Rice da Mısır'a gelip gidiyor ve "herşey tamam" diyor ya da bazen biraz eleştiride bulunuyor ve daha çok diktatörlük, daha çok yoksulluk ve daha çok yeni sömürgeciliğin önünü açıyor.
Amy Goodman: Şu an tehdit ediliyorsunuz. El Ezher yetkilileri tarafından size karşı başlatılan siyasi ve dini bir kampanya var. Bu insanların kim olduklarından ve tartışma yaratan oyundan bahseder misiniz?
Neval El Saddavi: El Ezher Üniversitesini biliyorsunuz. Babam oradan İslam alimi olarak mezun oldu ve babam El Ezher'deki eğitime, İslami eğitime karşıydı. Eleştiriyordu, çünkü orada İslam çok geri bir yorumla öğretiliyordu.
Amy Goodman: El Ezher İslam dünyasının en ünlü üniversitesi.
Neval El Saddavi: El Ezher Üniversitesi, Mısır'daki, İslam dünyasındaki en yüksek İslami kurum. Tıpkı Hıristiyanlar için Vatikan gibi. Ancak onlar İslam'ı bozdular. Islam'ı en çarpık haliyle öğrettiler.
Babam mezuniyetinden sonra El Ezher'e karşı çıkmaya başladı. El Ezher İngiliz sömürgeciliğiyle işbirliği yaptı. Biz öğrenciler İngilizler ve krala karşı mücadele ederken, onlar bize karşı İngilizler ve kralla işbirliği içindeydi. Yani geçmişleri karanlık.
Biraz eleştirel olan her entelektüelle, her yazarla mücadele ediyorlar. Ben oyunumda şunu yaptım...oyunumun adı "God Resigns at the Summit Meeting" ("Zirve Toplantısında Tanrı İstifa Ediyor"). Oyun Tanrı'ya ilişkin iki ayrı kavrayış arasındaki çatışmayla ilgili. Köylü ve okuma yazma bilmeyen bir kadın olan büyükannem, ben gençken bana "Tanrı adalettir, biz onu beynimizle görürüz. Tanrı sadece bir kitap değildir" demişti.
Tanrı, insanların farklı şekillerde yorumlayıp sonra birbirlerini öldürdükleri bir dini kitap değil - Irak'ta Sünnilerle Şiiler, Hıristiyanlarla Müslümanların yaptığı gibi. Ben İslam'ı çok çok liberal bir anlamda anlıyorum; bana göre Tanrı adalettir. Biz adalet için mücadele ediyoruz. Adalet için mücadele ettiğimizde, ibadet edenlerden daha dindarız. El Ezher oyunumu beğenmedi, çünkü El Ezher'in öğrettiklerine aykırı. Onlar insanların Tanrıyı adalet olarak görmelerini istemiyorlar. Sadece kutsal kitabı, yani Kuran'ı istiyorlar.
Amy Goodman: Siz çocukların annelerinin isimlerini almaları için bir kampanya başlattınız. Biraz bu kampanyadan bahseder misiniz?
Neval El Saddavi: Bu kampanyayı başlatan aslında kızım şair ve yazar Mona Helmi. Mona, Kahire'de Rose El- Yusuf isimli haftalık bir dergide köşe yazarı. Anneler Günü'nde anneme nasıl bir hediye versem diye düşünmüş. Bir ayakkabı, bir elbise? Anneme vereceğim hediye onun adını taşımak olacak diye karar vermiş. Artık adı Mona Neval Helmi olacak.
Mona bunun Mısır'daki 2 milyon evlilikdışı çocuğun derdine çare olacağını söyledi. Biliyorsunuz, Mısır'daki yasalara göre, bir çocuğun babası yoksa, annesinin adını alır. Ancak gayrimeşru sayılır ve hiçbir hakkı olmaz. Ancak eğer çocuğun asıl sahibi olarak anneyi görürsek, çocuk annenin adını taşıyabilir ve yine de hakları olur ve böylece "gayrimeşru" ifadesini yasalarımızdan kaldırabiliriz.
Kamuoyu bu konuda bölündü: yüzde 50'si Mona'dan yana, yüzde 50'si ise karşı. Bazı İslam alimleri de ona karşıydı ve tabi ki El Ezher, geleneksel İslami kurumlar ve politik kurumlar Mona'ya karşıydı.
Amy Goodman: ABD Temsilciler Meclisi'nin ikinci adamı kabul edilen Steny Hoyer'in ABD'nin Mısır Büyükelçisi'nin rezidansında Müslüman Kardeşler'in lideriyle görüşmesine ne diyorsunuz? Bunun önemi nedir?
Neval El Saddavi: Evet. Müslüman Kardeşler'in Mısır'daki geçmişine bakarsak, İngiliz sömürgeciliği tarafından desteklendiler ve Amerikan yeni sömürgeciliğiyle de ilişkileri var. Onların, Müslüman Kardeşler'in geçmişini biliyoruz. İktidar için mücadele ederler, ne pahasına olursa olsun. İngilizlerle, İngiliz sömürgeciliğiyle işbirliği yaptıklarına göre, neden Amerikan yeni sömürgeciliğiyle de işbirliği yapmasınlar ki?
Amy Goodman: Şu an Mısır'da yasaklılar, değil mi?
Neval El Saddavi: Bazen yasaklılar. Yarı yasaklı diyebilirim.
Amy Goodman: Ama tolerans gösteriliyor?
Neval El Saddavi: Yarı yasaklı. Tolerans gösteriliyor. George Bush ve bin Ladin'in ikiz kardeşler olduğunu söylerim genellikle, biliyorsunuz. Müslüman Kardeşler ve yeni sömürgecilik de ikiz kardeşler, tıpkı George Bush ve bin Ladin gibi.
Amy Goodman: Nasıl bir rol oynuyorlar Mısır'da? Ve nasıl bir baskıya maruz kalıyorlar?
Neval El Saddavi: Müslüman Kardeşler İslam'ı kullanıyor. İslam adı altında, Tanrı adı altında, istedikleri herşeyi yapabiliyorlar - insanları kandırmak; insanların beynini yıkamak için onlara bazı hizmetler, yüzeysel hizmetler sunmak; Hıristiyanlar ile Müslümanlar arasında çatışma yaratmak; kadınların örtünmesini sağlamak. Kadınlar da siyasi baskıyla mücadelenin neferleri olmak yerine başlarını örtüyorlar. Din adı altında onca aldatmaca. Bu çok tehlikeli, çünkü şu an Mısır'da zihinlere örtülen örtü çok ciddi bir mesele - Müslüman Kardeşler tarafından kadınların ve erkeklerin zihinlerinin örtülmesi.
Amy Goodman: Size göre bugün Mısır hakkında Amerikalıların bilmesi gereken en önemli şey nedir?
Neval El Saddavi: Amerikalıların şunu bilmesi gerekiyor: çabaları boşuna. Mısır'ı sömürgeleştiremezler - ne ekonomik ne de siyasi olarak. Irak'ı bile sömürgeleştiremezler. Amerika, ABD hükümeti, şu an Irak'ta bir batakta, Vietnam'dan bile daha büyük bir batak. Yani şunu bilmeleri gerekiyor: insanların iradesine karşı gelerek bir ülkeyi işgal etmek mümkün değil, o insanlar örgütsüz bile olsa.
Mısırlıların sorunu örgütsüz olmaları. Siyasi örgütlenmemiz engelleniyor. Bizim örgütümüz, bir kadın örgütü, 1991 yılında Mısır hükümeti tarafından yasaklandı, çünkü biz ulu (!)George Bush'un Körfez Savaşı'nın karşısında yer aldık.
Yani ABD şunu bilmeli - kastettiğim ABD hükümeti, Amerikan halkı değil, çünkü Amerikan halkını seviyorum, sizin gibileri, bizimle birlikte mücadele ediyorsunuz - ABD hükümeti, George Bush yönetimi, bu çabanın boşuna olduğunu bilmeli. Irak'ı terk etmek zorundalar. Mısır'ı ekonomik ve politik olarak terketmek zorundalar, çünkü halklar kazanacak.
Amy Goodman: Neval El Saddavi, tanınmış Mısırlı feminist, insan hakları savunucusu, yazar, eski siyasi mahkum ve Cumhurbaşkanı adayı. Zamanımız çok azdı. Bizimle birlikte olduğunuz için çok teşekkürler. (AG/AS/BA/EÜ)
* 11 Nisan'daki röportajı Ayşe Sargın Türkçeleştirdi.