İhsan Acar, Şemdinli'de 14 gündür iki tarafın da "sayı mücadelesi"ne girdiği çatışmada öldüğü kesinleşen bir gerilla.
Hakkari Çukurca doğumlu İhsan 19 yaşındaydı; üç yıl önce dağa çıkmıştı.
Yüksekova'da yaşayan ailesi, her gün olduğu gibi yine Nuçe TV izliyordu; çünkü oğulları dağda ve ölüm haberini alabilecekleri tek yer bu kanal. Birden İhsan'ın ismi ölenler listesinde geçti; annesi bayıldı, kardeşleri ağlamaya başladı. Baba Ahmet Acar'a ise en zor iş düştü; oğlunun cenazesini evine getirmek.
Şemdinli'ye ayağımı bastıktan hemen sonra tanıştım Ahmet Acar ile; neredeyse her gün cenazeyi alabilmek için Şemdinli'ye geliyor; ancak bölge güvenli olmadığı için örgütün elinden cenazeyi almasına izin verilmiyor.
İhsan, üç yıl önce yani 16 yaşındayken bir gün "okula gidiyorum" diyip evden çıkmış ve bir daha dönmemiş.
Aslında İhsan'ın hikayesini biraz geri sarmak gerek; baba Ahmet Acar'ın anlattığıdır.
Yıl 1992, Acar'ın kardeşi İhsan (ölen İhsan'ın amcası) dağda ölüyor; henüz 19 yaşında, dağa 16 yaşında çıkmıştı. Amca İhsan öldükten bir yıl sonra Acar'ın bir oğlu oluyor. İsim düşünmeye gerek yok; çocuğa amcanın ismi veriliyor.
Ancak evden bir kişinin dağa çıkmış olması, evin tüm erkeklerini tutuklamaya yetiyor. Tutuklamalardan sonra evi basan askerler, evde erkek bulamayınca tutuklu olduklarına inanmıyor; beşikteki İhsan'ı sobanın ateşine götürüp anneyi konuşturmak için tehdit ediyorlar.
"Amcasını örnek aldı herhalde"
İhsan büyümeye başladığında duvarda fotoğrafını gördüğü ve ismini taşıdığı amcasına ne olduğunu sormaya başlıyor. İhsan'a bir yandan amcanın hikayesi bir yandan da bebekliğindeki "ateşten dönme" hikayesi, belki de "şanslısın, ölümden döndün"ü göstermek için anlatılıyor.
Baba Acar, oğlunun dağa çıkacağını hiç tahmin etmediğini söylüyor; çünkü İhsan içine kapalı bir çocukmuş. "Ya ders çalışır ya da Kuran okurdu" diyor babası, ekliyor: "Newroz'a falan katılırdı ama eline taş almışlığı yoktu. Amcasını örnek aldı herhalde."
Ahmet Acar, arada gözleri kızararak ama asla ağlamayarak konuşurken, onun sakinliğinden güç alarak "İhsan'ın ismi şimdi kime geçecek" diyorum.
İhsan'ın altı kardeşi var. Baba Acar, "Oğullarım dağa çıkmaz da çocukları olursa, İhsan'ın ismini onlardan birine vereceğim. Bu savaş devam ettiği sürece bu isim kuşaktan kuşağa böyle aktarılacak" diyor.
Acar, söylediklerinin samimiyeti için "Yemin ederim" diye başlıyor ve iki taraftan da ölümler olduğunda içinin yandığını söylüyor; "Ama bir fark var" diye ekliyor:
"Bir asker öldüğünde tüm ailesi perişan oluyor, ancak acı orayla sınırlı. Bizde bir kişi öldü mü; arkasından gelen kardeşler, yeğenler hepsinin hıncı artıyor; sonları da birbirine benziyor. Bir ailede ölenleri artık sayamıyoruz."
İhsan'ın küçük kardeşleri hala ağabeylerinin dağda olduğunu sanıyor; televizyonda koşan gerillalar gösterilince "İhsan" diyerek birbirlerine gösteriyorlar. İhsan'dan iki yaş büyük ağabeyi, ünversiteye gitmek istiyor; ama kazanamazsa askere gitmesi gerek. "İstemiyorum" diyor; "Elime silah verecekler, öldür diyecekler."
Türkiye'de aileden biri öldü mü arkasından doğan çocuklara isim verme geleneği yaygındır ama 19'undan ötesini göremeyen isimlerin kuşaktan kuşağa aktarımı sadece doğuda yaygın. (NV)