2005'te çeşitli yasalarda çocukları ilgilendiren önemli değişlikler yapıldığını ifade eden Akço ve Polat, 2006 yılında öncelikle, çocukları suçlu olarak nitelendiren hükümlerin Türk Ceza Kanunu'ndan (TCK) çıkarılmasını istediler.
Akço ve Polat çocuklara, birey olarak kabul edildikleri, eğitim haklarını kullanabildikleri şiddetsiz ve barış dolu bir yıl dilediler.
Polat: Öncelikle durum tespiti yapılmalı
Prof. Dr. Polat, çocuk haklarının yeterli düzeye gelemediği ve çocukların yüksek yararı için gerekli koşulların Türkiye'de hâlâ oluşmadığını düşünüyor.
"Her geçen gün hızla artan çocuğa yönelik fiziksel istismar olguları, cinsel istismar, çocukların sokağa düşmeleri, suça itilmeleri ve uyuşturucu kullanımları, ciddi bir problem olarak karşımıza çıkıyor."
Çocuklarla ilgili gerekli sayısal verilerin yetersizliğinin bu alanda çalışanların en önemli problemi olduğunu, resmi makamların bu yönde bir çalışması olmadığını belirten Polat "Çocuk Hakları Sözleşmesi ile genel yönetimler, çocuk istismar ve ihmalinin önlenmesi için öncelikle durum tespiti yapmalı ve ihtiyaçları, sorunları belirlemelidir" diyor.
Toplumun ve yönetenlerin farkındalığı arttı
Geçen yıl yaşanan en olumlu gelişmenin ise toplumun ve özellikle yönetenler, karar vericiler düzeyinde haberdarlığın bariz bir şekilde artmış olması olduğunu söyleyen Polat, "Bunun sonucu olarak kurulan Meclis Komisyonlarıyla en azından topluma 'bu konuları ciddiye alıyoruz' mesajını vermeyi becerdiler" diyor
Haydi Kızlar Okula Kampanyası'nın da bir "parıltı" olduğunu ifade eden Polat, 2005'te kız çocuklarının ve genel olarak çocukların eğitimi konusunda olumlu adımlar atıldığını söylüyor.
Birey olarak görülmeyen çocuğun katılım hakkı yok
Polat, çocuğun tek başına birey olarak değerlendirilebilmesine yönelik temel bakış açısının eksikliğine dikkat çekiyor.
"Bununla ilgili en iyi gösterge çocuğun katılım hakkının olmaması. Çünkü çocuk ile ana babası arasındaki durum bir velayet ilişkisine değil velayet hakkına dayanıyor. Türkiye'de velayet hala yetişkinlere çocuklar üzerinde hak veren bir statü.
"Çocuğun toplumsal yaşamda da katılım eksikliğine en iyi örnek çocuğun sendika üyesi olabilmesi için 16, dernek üyesi olabilmesi için ise 18 yaşına gelmesi gerekiyor. Çocukların okul yönetimine katılımları da özel konumları bakımından yeterli değil."
Polat'a göre, Türkiye'nin en büyük problemi bir çocuk politikası geliştirmemiş olması sadece günlük tedbirlerle durumu idare etmeye çalışması.
"Bir an önce çocuk politikasıyla birlikte, -en azından- kısa ve orta dönemli stratejilerin oluşturulması gerekiyor."
SHÇEK her yönüyle tartışmaya açılmalı
Malatya Çocuk Yuvası'nda yaşanan şiddet olayının korunmaya muhtaç çocuklarla ilgili politikaların ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'nun (SHÇEK) yetersizliğini ortaya koyduğunu ve bu konunun her yönüyle tartışmaya açılması gerektiği görüşünde.
Çözüm için çalışan elemanlarından başlayarak kurum hizmet alanına kadar çok büyük problemlerin aşılması gerektiğini ifade eden Polat, "SHÇEK dışında, özellikle sivil toplum kuruluşlarının ve yerel yönetimlerin, dünyada olduğu gibi başrolü üstlenmesi çok önemli" diyor.
Akço: Çocuklar tehlikeli değil tehlikede
Akço ise 2005'te çocukları ilgilendiren konularda yapılan yasal değişiklikleri şöyle sıraladı:
* Çocuk Koruma Kanunu kabul edildi, 15 Temmuz 2005'te yayınlanarak yürürlüğe girdi. Bu Kanun risk altındaki çocukları aynı başlık altında ele aldığı için çocukların korunması alanında atılan önemli bir adım oldu.
* Türk Ceza Kanunu, kanunla ihtilaf halindeki çocukları tehlikede olan çocuklar olarak değil de tehlikeli çocuklar olarak gören bir değişiklik yaparak, suçluluğu ispat olunan çocukları sadece ceza hukukunun cezalandırıcı müdahalesine bıraktı.
* Avukatlar, ceza kanunlarındaki çocuklarla ilgili düzenlemeleri protesto etmek amacıyla yürüdü ve çocukla ilgili uzmanlar ve sivil toplum kuruluşlarından oluşan Çocuk Adalet Sistemini Yapılandırma Girişimi parlamentoda bu yasaların düzeltilmesi için çalışmalar yaptı.
* Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu değiştirilerek, sivil toplum kuruluşlarının korunmaya muhtaç çocuklara yönelik hizmet vermesinin önündeki yasal engel kaldırıldı.
* Ceza muhakemesinde çocuğun görüşünün alınması ve çocuğun dinlenmesi sırasında yanında bir uzman bulundurulması esasları benimsendi.
*Ceza muhakemesinde, bir suçun mağduru ve tanığı olan çocuklar için ifadenin video kayıt sistemi ile alınması esası benimsendi.
* Geçen yıl yaşanan en ağır çocuk hakkı ihlali olan Mardin Kızıltepe'de 12 yaşındaki Uğur Kaymaz'ın öldürülmesiyle ilgili dava görülmeye devam ediliyor. Bu eylemin faillerinin bulunup, cezalandırılmamış olması çocuk hakları ihlallerinin izlenmesi bakımından ele alınması gereken en ciddi konulardan birini oluşturuyor. (KÖ)