Gazeteci Çetin Altan son yolculuğuna uğurlandı. Dün hayatını kaybeden Altan için ilk tören uzun yıllar köşe yazarlığı yaptığı Milliyet gazetesi önünde yapıldı.
İlk tören Milliyet'te
Fotoğraf: Milliyet
Gazete binası önünde yapılan törende konuşan Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bila, "Acımız çok büyük. Türk basınının büyük ustalarından birini kaybettik. Çetin Altan'ın en büyük özelliği filozof olmasıydı. Düşünce ve fikir ustasıydı" dedi.
Çetin Altan’ın naaşı Milliyet gazetesindeki tören sonrası Teşvikiye Camiine getirildi. Milletvekilliği yapmasına rağmen tabutu Türkiye bayrağına sarılmadı. Törende Altan’ın dostları ve meslektaşları gazeteciyi bianet’e anlattı.
TIKLAYIN - ÇETİN ALTAN'I KAYBETTİK
Fahri Aral: Çetin abi bizim gençliğimizde, bir anlamda izinde yürüdüğümüz insandı. Bizi biraz biz eden insandı. Özellikle bende, özellikle bizim o dönemli arkadaşlarda, 68’lilerde çok emeği vardır. Ben o dönem özellikle Türkiye İşçi Partisi üyesiydim. Beni de ben edenlerden birisiydi. Çetin abi bulunmaz bir insandı. Her zaman bir hoşgörüsü, her zaman bir mücadele azmi vardı.
Hasan Cemal: Çetin Altan benim abimdi, her şeyden önce. Bizim kuşak, özellikle benim kuşağım gözlerimizi onunla açtık. Akşam’da, Milliyet’te köşe yazılarıyla dünyaya kafa tutmayı, meydan okumayı öğrendik. Özgürlük fikri, bağımsız kalem, doğru bildiğini yazmak söylemek açısından ondan çok şey kazandım. Onun “Hayal ettiğimiz ülke bu değildi” sözü tabii ki içimi acıtıyor ama bence hayal ettiğimiz dünyaya açılan yollara çok taş döşedi o. Bu nedenle onu her zaman minnettarlıkla, şükranla hatırlayacağız.
TIKLAYIN - ÇETİN DE GİTTİ, HAVA KURŞUN GİBİ AĞIR
Şükran Soner: Benim Çetin Altan’ı daha yakından tanıdığım yıllar 1970’lerdi. Hem gazeteciliğe 1966’da başladığım için hem de Akşam ve Cumhuriyet birbirine çok yakın olduğu için sürekli görüştüğüm biriydi. Ondan öncesinde de Türkiye Talebe Federasyonu olarak kahvelerdeki panellerde değişmez iki konuşmacımız vardı: Çetin Altan ve İlhan Selçuk. Onları ağzımız açık dinlerdik. Sonra siyasete girdiğinde söyleşi yaptığımı anımsıyorum. Hatta ukala ukala “Siyaset ile gazetecilik nasıl olacak” diye soru sorduğumu da hatırlıyorum. Sonra cezaevi dönemleri başladı, tabii. Ziyaretler, aile dayanışmaları. Çok beraber olduk. Basın plajında, Nadir [Nadi] beyin ev yemeklerinde… Her şeyi konuşurduk.
Yavuz Baydar: Küresel anlamda çok önemli bir entelektüeli kaybettik. Fikirlerini hem kızıp hem de kızdırarak anlatan. Hiçbir zaman cesaretini kaybetmeyen biriydi. İzlediği çizgi itibariyle de özgürlükçü sol üzerinden gidip Türkiye’nin macerasını yakından izleyen. Hep iyi niyetli, umut besleyen ve umudun kaybedilmemesini tavsiye eden bir insandı. Bu ömür farkında olsak da olmasak da Türkiye’nin üzerinde derin bir iz bıraktı.
Turgay Olcayto: Çetin, Türkiye’de gazeteciliğin en usta kalemlerinden biri. Gerçek bir ustaydı. Kalemini çok akıcı kullanırdı. Bilgi birikimi de çok iyiydi. Hem yazdığı kitaplarla hem de köşe yazılarıyla gerçekten Türkiye basınına damgasını vuran gazetecilerden biri oldu. Türk basını için de Türk edebiyatı için de büyük kayıp. Artık bu kadar bilgi birikimi olan yazarlar kolay yetişmiyor.
Gençay Gürsoy: Duayendi ama bizim için bundan daha önemlisi gençliğimizin idollerinden biriydi. Sosyalist hareketin Türkiye’de çok eski bir geçmişi var ama Çetin Altan onu yaygınlaştıran, toplumsal bir talep haline getiren insanlardan biriydi. Ne yazık ki Türkiye’de demokrasi mücadelesinin yerleştiği, filizlendiği, geliştiği ve sonuç aldığı bir dönemi göremeden gitti. Onun açtığı mücadele yolundan, barış demokrasi ve insan hakları savunucularının yürümesi gerekiyor.
Ömer Madra: Noam Chomsky’nin çok önemli bir tespiti var. “Başka hiçbir ülkede görülmediği şekilde, Türkiye’de aydınlar, entelektüeller, ezilenler için her şeyi göze alarak mücadele ediyorlar” diyor. Bunun sayısız örneği var Türkiye’de. Hapsi, ölmeyi bile göze alıyorlar. Çetin Altan da o örneklerin en parlaklarından biriydi.
Banu Güven: Dün Tarik Ziya Ekinci yayında “Türkiye’de solu gerçek anlamda meşrulaştıran yazardı. Türkiye İşçi Partisi’nin Meclis’e girişine giden yol bununla paralel olarak gelişmiştir” dedi. Çetin Altan’ı çok cesur bir gazeteci olarak tanımladı. Ve o cesaretini hayatı boyunca koruduğunu da biliyoruz. Sadece gazetecilerin değil, toplumun her kesiminin Çetin Altan’a vefa borcu olduğunu biliyorum. Gün geldi, onu kaybettik. Maalesef 1960’larda çok hayalini kurduğu demokratik Türkiye’yi kurmadan gitti ama bize de şunu söyledi: Enseyi karartmayın.
Şanar Yurdatapan: TİP döneminde Çetin Altan benim idolümdü. Yazıları ve sözleri damarlarımızı kaynatıyordu. Öbürleri de Aybar’ı da, Behice hanım da. Ama Çetin Altan bambaşkaydı. Lafını doğruda söyleyen biriydi. İdolümdü gerçekten. TİP’in parçalanmasına yol açan kongrelerde ben müzisyen olduğum için, sesten anlarım diye sahneye koyarlardı beni. Sahnede bir görevimiz daha vardı. Sandalye ayakları koyup bir kenara, saldırı olursa sahneyi korumaktı. Ona bir saldırı gelse, ben mutlaka göğsümü siper etmeliydim. Çünkü o bu ülkeye benden çok daha fazla lazım diye düşünüyordum.
Yağmura rağmen kalabalık gerçekleşen cenaze namazının ardından, naaş Zincirlikuyu Mezarlığı’na götürülüp defnedildi.
TIKLAYIN - ÇETİN ALTAN: HAYAL ETTİĞİM ÜLKE BU DEĞİLDİ
Katılanlar
Cenaze törenine katılanlardan bazıları:
Hasan Cemal, Ayşe Sözeri Cemal, Behiç Çongar, Prof. Dr. Ayhan Aktar, Prof. Dr. Eser Karakaş, Ömer Madra, Prof. Dr. Gençay Gürsoy, Cengiz Çandar, Temuçin Tüzecan, Ümit Fırat, Tarık Toros, Koray Çalışkan, Mario Levi, Özdem Sanberk, Cengiz Aktar, Derya Sazak, Can Dündar, Tahir Özyurtseven, Garo Paylan, Tan Oral, Musa Kart, Mert Ali Başarır, Şanar Yurdatapan, Yasemin Çongar, Ercan Karakaş, İlhan Cihaner, Mehmet Tezkan, Sami Kohen, Onur Öymen, Bedri Baykam, Altan Öymen, Kadir İnanır, Yaşar Okuyan, İzzet Öz, Rengin Soysal, Akın Atalay, Tayfun Ertan, Abdülhamit Bilici, Metin Yener, Emin Gürses, Alp Selek, Mehmet Güreli, Barış Altıntaş, Sibel Oral, Gürsel Tekin, Coşkun Aral, Prof. Dr. Murat Belge, İdris Akyüz, Altan Tan, Demet Akbağ, Ufuk Uras, Banu Güven, Mehveş Evin, Yavuz Baydar, Belma Akçura, Nebil Özgentürk, Hasip Kaplan, Fahri Aral, Kani Beko, Turgay Olcayto, Namık Koçak, Şirin Payzın, Şükran Soner. (EA)