15. İstanbul Uluslararası Caz Festivali'nde kadınlar sahneleri müzikal bir ışıkla dolduracak, hazır olun. 2-16 Temmuz arasındaki festival başlarken, kadın müzisyenlerin ön plana çıktığı konserleri anımsatalım diye düşündük.
60. yılında muhteşem bir ses: Omara Portuondo
Küba'nın efsane grubu Buena Vista Social Club'ün yaşayan en önemli üyesi, görkemli ses Omara Portuondo bir kez daha İstanbul'da. Anlatmaya ne hacet, ne söylese kendinin kılan, "usta" nitelemesini gerçekten hak eden bir yorumcu Portuondo. Hep kaydetmeyi istediği şarkılardan oluşan, henüz yayınlanmamış "Gracias" (Teşekkürler) projesiyle 9 Temmuz'da Sepetçiler Kasrı''nda, saat 22:00'de sahneye çıkıyor.
Nina Simone için Bridgewater, Kent, Köse
Söylediği şarkının önüne geçmemekte her zaman özenli, geleneğe göz kırpmayı hiç ihmal etmeyen, her konseri bir vokal dersi niteliğindeki Dee Dee Bridgewater; şaşırtıcı tekniği ve yorumundaki içtenliğiyle dinleyeni saran Stacey Kent ve bir kez dinleyenin "Bu tevazuyla bu yorum nasıl bir arada bulunabiliyor" diye kendini sorguladığı Sibel Köse.
Bu üç kadın vokal, "hayatı da müziği de roman" bir müzisyene, Nina Simone'a saygı gecesinde bir arada olacaklar. Onlara son dönemin ilgi çekici adlarından, soul-caz arası gezinmeyi seven gitarist, vokalist Raul Midon katılıyor. Birlikte çalanlarsa Nina Simone'un orijinal grubu. 41 yıl boyunca müzik direktörlüğünü yapmış Al Schakman da sahnede olacak. Konser 15 Temmuz, saat 22:00'de Sepetçiler Kasrı'nda.
Sibel Köse'nin festivalde bir konseri daha var. Yıllardır söylediği, belki de onu en rahat haliyle dinlemenin mümkün olduğu Nardis Jazz Club'da, trompetçi Jen-Luc Longnon'la 8 Temmuz'da, saat 22:30'da sahneye çıkıyor. Piyanoda Burak Bedikyan, basta Kağan Yıldız, davulda Ferit Odman var.
Bley'in uçucu aklı, Fresu'nun soluğuyla buluşuyor
Cazda bir tür deha, şakacı bir üstün akıl, kurduğu, birlikte çaldığı her grubu bambaşka yollara sürükleyen bir müzisyen Carla Bley. Fevkalade politik biri aynı zamanda. Charlie Haden'la birlikte yıllardır sürdürdükleri Liberation Music Orchestra projesiyle ABD'nin Vietnam'ı işgalinden Irak'ı işgaline kadar yıllardır savaşa ve tahakküme karşı çıktılar.
Şimdi Bley insanın duyunca "tam da denk gelmiş" dediği bir projeyle karşımızda. Yıllarca bir başka trompetçiyle, Enrico Rava'yla muhteşem sesler çıkaran –birlikte çaldıkları Miles Davis parçalarını, Chet Baker'a saygı Shades of Chet albümünü ve muhteşem konser yorumlarını hâlâ dinlemediyseniz çok şey kaybettiniz demektir- besteleri, soluğu insanın içine işleyen Paolo Fresu'yla birlikte. Projenin adı da bir o kadar anlamlı: "Kayıp akorlar Paolo Fresu'yu buluyor" (The Lost Chords Find Paolo Fresu). Ne yapın edin, bu konseri kaçırmayın.
Bu konseri kaçırmamak için bir neden daha. Festival'in çift performanslı konserlerinden biri bu. Bley ve Fresu'nun birlikte çalmasından önce, Fresu yine sahnede olacak ve muhteşem bir akordeoncuyla, İstanbullu cazseverlerin yabancısı olmadığı Richard Galliano'yla sahneye çıkacak. Piyanoda Jan Lundgren'le birlikte 2007 albümleri Mare Nostrum'dan parçaları çalacaklar.
Bunun, festivalin sürprizlere en açık gecesi olacağını şimdiden söylemek mümkün. Konser 5 Temmuz'da, Arkeoloji Müzesi'nde, saat 21:30'da başlıyor.
Dianne Reeves yeniden
Dianne Reeves festivalin gediklilerinden sayılır. Noel şarkılarından standartlara, Latin cazdan dönemin parlak bestecilerinin eserlerine, hep sevdiği şarkıları söyleyen, bu şarkılara yeni bir kimlik kazandıran bir yorumcu Reeves. Hacimli sesinin tutkunları az değildir. Reeves'in tek başına uzun bir konser vermesi sevenlerinin yeğleyeceği bir şeydir gerçi, ama 16 Temmuz gecesi de festivalin iki performanslı konserlerinden biri. Programa göre 21:00'de Reeves, 22:30'da Al Jarreau 22:30'da sahnede olacaklar.
Yasmin Levy
Onu ilk kez dinleyen çoğu kişi, "Bu ses de kimin böyle" deyip kulak kabarttıktan sonra yorumuna kapılmaktan kendini alamıyor. Sefarad şarkılarıyla Flamenko arası gezinen Yasmin Levy nihayet İstanbul'da. Levy Türkiye'de en çok Şilili devrimci kadın şair-şarkıcı Violetta Para'nın ünlü Gracias a la Vida (Teşekkürler Hayat) şarkısını –ki en çok Mercedes Sosa yorumuyla bilinir- epey hüzünlü bir kıvama getirdiği La Judeira albümüyle tanınıyor. Kreşendoları, ansızın pianoya düşürüverdiği sesi, Flamenko gırtlağından bol bol yararlandığı tekniğiyle, bir şarkıyı bol ayrıntılı bir öyküye dönüştürebilen bir yorumcu Levy. Son albümü Mano Suave'nin Flamenko ağırlıklı şarkılarıyla geliyor. Konser 14 Temmuz'da, saat 22:00'de Esma Sultan Yalısı'nda.
Nnenna Freelon
Freelon kariyerinin başında "Yine mi yeni bir Sarah Vaughan" diye karşılanmıştı. Sonra kendine has bir yorumcu olduğunu herkese kanıtladı. Stevie Wonder şarkılarından Billie Holliday parçalarının yeni yorumlarına kadar geniş bir repertuarı var Freelon'un. Kimilerine göre kuşağının en iyi seslerinden biri. Bir yandan da çocukların gelişiminde müziğin, şarkı söylemenin yararlarını gösterdiği genç anneler için Bebek Şarkıları Atölyeleri düzenliyor.
Bu konserde Brezilya'dan gelen 63 yaşındaki Ivan Lins ve grubuyla birlikte başka bir Freelon izlemeye hazır olun. Konser 8 Temmuz'da, saat 22:00'de, Arkeoloji Müzesi'nde. (TK/EZÖ)