Derneğin Genel Başkan Yardımcısı Reyhan Yalçındağ, dede-torun Budak'lara ait olduğu doğrulanan kemiklerin yanında bulunan boş kovanların da Makine Kimya Endüstrisi Kurumu (MKE) yapımı olmasının, faillerin, o tarihte bölgede askeri operasyon yürüten Bolu Jandarma Tugayı'yla diğer ilgili birimlere bağlı güvenlik görevlileri olduğunu ortaya koyduğunu söyledi.
Yalçındağ: Zorla kaybedilenin yakını işkence görmüş sayılır
Yalçındağ, Budak'ların öldürülmesiyle ilgili başlattıkları sürecin devam ettiğini açıklarken, zorla kaybetmenin bir insanlık suçu olduğunu da belirtti; "İnsan hakları literatüründe, 'zorla kaybedilenlerin' yakını olmanın kendisi bile 24 saate yayılan bir işkence ve gayri insani muamele olarak tariflenir" dedi.
İHD, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ve tüm resmi yetkilileri de "görevlerini yapmaya" çağırdı.
11 yıldır "kayıptılar"
İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Selahattin Demirtaş, olay tarihinde 61 yaşındaki Bahri ve 14 yaşındaki Metin Budak'la ilgili bilgileri, daha önce bianet'e şöyle özetlemişti:
Yalımlı köyü, 1994 yılında güvenlik gerekçesiyle, zorla boşaltıldı.
Köy boşaltıldıktan kısa bir süre sonra (28 Mayıs 1994), o zaman 61 yaşında olan Bahri Budak ile 14 yaşındaki torunu Metin Budak köyde bulunan bahçelerinin bakımını yapmak için tekrar köye gitti. Daha sonra kendilerinden haber alınamadı.
Aileleri Başbakanlık'a, OHAL Valiliği'ne, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'ne, TBBM'ye, Lice Cumhuriyet Başsavcılığına, İç İşleri Bakanlığı'na, Diyarbakır Valiliği'ne ve Lice Kaymakamlığı'na dilekçe ile başvurur. Ancak olumlu yanıt alamaz.
Aile, iç hukuk yollarından ümidi kesince, 13 Aralık 2001'de, dosyayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşır.
2003 yılından itibaren Yalımlı Köylüleri yazın bahçelerini ekip biçmek üzere sezonluk olarak köye gidip gelmeye başlarlar.
2005 yılında da köyde hayvancılık yapmaya başlarlar. 1 Mayıs 2005 tarihinde köyün etrafında koyunlarını otlatan Abdulbaki Budak, eski bir dere yatağında toprağın hemen altında bazı kemik parçalarına, eşya ve giysilere rastlar. Ailesi, kalıntıların Budak'lara ait olduğunu doğrular.
İHD Diyarbakır, 9 Mayıs 2005'te, delillerin toplanması amacıyla keşif yapılması için Lice Cumhuriyet Savcılığı'na başvurdu.
Bolu Komando Tugayı
Budak'ların kaybolmasıyla ilgili tanıklıklar bu yılın başında ortaya çıkmaya başlamış, Bahri Budak'ın oğlu Kadir Budak'ın anlattıkları, babasının ve oğlu Metin Budak'ın kaybedilmesinde, Bolu Komando Tugayı'nın ilişkisi olabileceğine dair iddialar taşıyordu.
Budak, tanıklığının basına yansıyan bölümünde, 1994'te tugayın komutanı olan Emekli Tümgeneral Yavuz Ertürk'le arasında geçen konuşmayı şöyle aktarmıştı:
"Askeri elbisesinin üzerinde rütbesi yoktu. Üstü başı kirliydi ve başında şapka vardı. Kendisini koruyan silahlı askerlerle birlikte yanıma geldi. Bana 'Nedir?' diye sordu. Ben de izin kağıtlarını göstererek, 'Oğlumun ve babamın cesetlerini arıyorum' dedim. 'Oğlun veya baban silahlıysa öldürmüşüm. Silahlı değillerse görmemişim. Çabuk buradan gidin, yoksa hepinizi tarayacağım' dedi. Bunun üzerine biz de korkup Lice'ye döndük." (TK/KÖ)