Dokuz Eylül Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nde Doç. Dr. Ayşen Uysal, seçim sonuçlarına göre CHP’nin yüzde 26’yı bile yakalayamamasının ciddi bir başarısızlık olduğunu belirterek partinin geleceği açısından kendisini sorgulaması gerektiğini ifade etti.
Açılan sandıkların yüzde 93,8'ine göre CHP yüzde 25, 2 oy aldı. 2011 genel seçimlerinde CHP'nin oy oranı 25,98'di.
HDP CHP'den oy devşirdi
Uysal, barajı geçmesi için CHP’den HDP’ye oyların devşirildiğini hatırlattı ancak yine de bunun CHP’nin başarısızlığını tek başına açıkamaya yeterli olmadığını belirtti.
“HDP her ne kadar AKP’den oy almış gibi gözükse de büyük şehirlerde aslında oy devşirdiği önemli kaynaklardan biri CHP. Sokakta yaptığımız çalışmalarda da gördüğümüz CHP’ye oy veren aileler bölünmüştü, mesela 2 kişi CHP 2 kişi HDP’ye oy vermeyi düşünüyordu. Tek tereddüt sandık başında bunun farklılaşabilme ihtimaliydi. Ancak bu gerçekten sandığa yansıdı. Bu önemli sonuçlardan birisi. Ama bunun dışında CHP’ye dair çok iyimser değilim. Seçimden önce de tırnak içinde, yenilenmeye yönelik kampanyasına rağmen CHP yüzde 26 üzerine çıkamazsa ciddi bir başarısızlıktır diyordum. Öyle de oldu.
"Evet HDP’nin barajı geçmesi birinci meselesiydi. Bunu göz önünde bulundurup değerlendirmek gerekiyor ama buna rağmen CHP’nin kendi içinde bir başarısızlığıdır. Çünkü kendisine yönelik ciddi bir destek vardı. Hem medya üzerinden, hem çeşitli toplumsal kesimlerden kampanyaya ciddi ağırlık verildi. Buna rağmen yüzde 30’a yaklaşmaması partinin geleceği açısından üzerinde durup düşünmesi gerekli bir şey.
"Aslında biraz yakından bakınca CHP’de büyük değişiklik olmamasına rağmen öyleymiş gibi gösterildi. Mesela kadın aday sayısı çok arttı gibi değerlendirme vardı oysa ki öyle değil. Ya da aday profilinde ciddi farklılaşma olmamasına rağmen sanki daha sol gibi ulusalcıları tasfiye eden bir profil gibi tartışıldı. Bunları mercek altına bakmak gerekiyor, gerçekten aslında ne kadar değişti. Bir de daha özelde yine Kemal Kılıçdaroğlu kendini çok ön plana koydu. Parti programı olarak öne sürdüğü proje açısından kendini teminat gösterdi. En çok kullandığı kelimelerden biri “söz veriyorum” oldu. Bu da çok erkek söylemidir aslında. Bir de “söz veriyorum” kişiselleştirildiğinde seçmen nezdinde aslında çok da prim yapan bir şey değil. Bir takım projelerine rağmen eskiyi kısmen sürdürdü." (NV)