Mardin Derik Belediyesi Peljin Kadın Evi, Derik'teki mevsimlik tarım işçilerine yönelik "Bostanda Doğduk, Bostanda Öleceğiz" adlı bir araştrma yaptı.
Araştırmada mevsimlik tarım işçiliği psikolojik ve sosyolojik boyutuyla inceleniyor, işçilerin ekonomik döngünün hangi evrelerinde yer aldıkları ve buna bağlı gelişen tahakküm ilişkilerini irdeleniyor.
Araştırmaya göre, Derik nüfusunun yüzde 40'ı mevsimlik tarım işçiliği yapıyor.
İşçiler, senede dört ile altı ay boyunca mevsimlik tarım işlerinde çalışıyor, senenin geri kalanını işsiz geçiriyor. Yaşadıkları şehirlere döndüklerinde erkekler yevmiyecilik veya gündelik az gelirli güvencesiz işlerde çalışıyor, kadınlar ise ev işçiliğine devam ediyor.
22 yaşındaki B.G. anlatıyor, "Konya'ya gidip dört ay çalışıyoruz, oradan Adapazarı'na fındık toplamaya, ardından da Kocaeli'ne gidiyoruz. Eve dönene kadar neredeyse kardeşimin yüzünü unutuyorum. Keşke bizim burada da iş olanakları olsa da oralara gitmesek. Hiçbir sosyal yaşamımız yok, ömrümüz bu işle mi geçecek?"
Kötü koşullar, düşük ücretler
Çalışmaya katılanların yüzde 75'inin geçim kaynağı sadece mevsimlik tarım işçiliği oluşturuyor. Tarım işçilerinin kazandığı para da hasat edilen ürünün o seneki satış fiyatına bağlı olarak değişiyor.
İşçilerin yüzde 21'i Marmara Bölgesinde; yüzde 20'si İç Anadolu Bölgesinde; yüzde 19'u Doğu Anadolu Bölgesinde çalışıyor. Doğu Anadolu'ya gidenlerin çoğu icar (toprağı dönemlik olarak toprak sahibinden kiralama) yöntemini tercih ediyor.
İşçiler çalışmaya gittikleri yerlerde çok kötü koşullarda kalıyor. Toprak üzerine yerleştirilmiş el yapımı çadırlarda barınan işçilerin temiz içme suyuna ve elektriğe erişimi yok. Tuvalet ve banyo ihtiyaçlarını, etrafını bezle kapattıkları, üstü açık alanlarda karşılıyorlar. Bu ağır koşullarda yaşayan ve çalışan işçiler arasında ishal, sıtma ve bel fıtığı gibi hastalıklar yaygın.
Çocuk işçiler okula gidemiyor
Mevsimlik işe giden ailelerin yüzde 81'i çalışmaya çocuklarıyla birlikte gidiyor. Türkiye İstatik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 6-17 yaş grubunda çalışan 958bin çocuk var, bunların 320bini tarım işçisi konumunda.
Görüşülen 81 aileden 51'i okullar açık olsa da çocuklarını çalışmaya götürüyor. 18 yaşındaki G.G. bu işin hayatına yansımalarını şöyle anlatıyor: "Kesinlikle mevsimlik işe gitmek istemiyorum. Bu iş yüzünden okulu terk etmek zorunda kaldım, bir çok arkadaşım da öyle. İşe gitmemek için bazı arkadaşlarım kendisini ilk isteyen kişiyle evlendiler. Eğer bu iş olmasaydı belki ben de okuyup bir meslek sahibi olurdum."
Mevsimlik işçiler arasında kadınlar çoğunlukta
Araştırma için görüşülen işçilerin yüzde 59'unu kadınlar oluşturuyor.Ancak üretimin her aşamasına katılan kadınlar paylaşım süreçlerine katılamıyor ve yoksulluktan en çok etkilenen kesimi oluşturuyor.
Mevsimlik kadın işçiler işi kabul edip etmemekle ilgili sınırlı bir özgürlüğe sahip olmalarının yanısıra, hasatın ardından çadır koşullarında yemek hazırlama, temizlik, çocukların bakımı, su temini gibi işleri de yerine getirmek zorunda kalıyorlar.
Ayrıca araştırmanın sonuçları çoğunlukla genç kadın işçilerin kimi zaman orada yaşayan erkekler, kimi zaman da aynı alanda çalışan erkek işçiler tarafından tacize uğruyor.
Ayrımcılık ve kimlik faktörü
Çoğunluğu Kürtlerden oluşan işçiler, kimlikleri nedeniyle ayrımcılığa maruz kaldıklarını ifade ediyor. İşçilerin yüzde 85'i ayrımcılığa uğradıklarını, yüzde 81'i anadillerini rahatça konuşamadıklarını söylüyor.
22 yaşındaki Z.D. anlatıyor: "Kendimi bildim bileli mevsimlik işe gidiyoruz. İş zamanı yaklaşınca psikolojim bozuluyor. Koşullar zaten zor, bir de bize çok kötü davranıyorlar, dışlıyorlar. Biz Kürt olduğumuz için böyle davranıyorlar. Çoğu zaman günlük yevmiyemiz onlarınkinden az oluyor. Ses çıkardığımızda 'beğenmiyorsanız başka yere gidin' diyorlar. Ne yapalım biz de mecbur olduğumuz için ses çıkarmıyoruz." (ÇT)