* Fotoğraflar: Sosyal medya, bianet
Diyanet’e devredilen ve yıkılarak yerine mescit, yurt ve otopark yapılması planlanan tarihi Bomonti Bira Fabrikası’nın kalan binalarının, süren davalara rağmen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın ruhsatıyla yıkımına başlandı.
2 hafta içerisinde bitirilmesi planlanan yıkım sonrası içerisinde mescit, yurt ve otopark olacak dini kültür merkezinin yapımının başlaması bekleniyor.
Tarihi ve endüstriyel bir yapı olan, aynı zamanda Türkiye'deki ilk bira fabrikası olma özelliği de taşıyan Bomonti Bira Fabrikası'nın yıkımını Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümünden öğretim görevlisi Aslı Odman ile konuştuk.
Yıkım kararında alanın emek tarihi açısından ve kültürel bir varlık gözetilmediğini belirten Odman, yıkım aşamasında doğabilecek asbest riskine de dikkat çekti.
“Emek belleğine müdahale”
Bomonti Bira Fabrikası’nda kalan binaların yıkımının diğer endüstri yapılarının yıkımından ayrı düşünülemeyeceğini vurgulayan Odman, söz konusu yıkımında diğerleri gibi emek belleğine müdahale olduğunu belirterek şunları söyledi:
“İstanbul hala bir sanayi kenti ve bu kentin ciddi bir emek belleği var. Böyle geçmişi olan bir yeri yıktığınız zaman İstanbul'un çok ciddi bir kesimini ya diyanet işlevleri ya da eğlence işlevi açısından yadsımış oluyorsunuz. Bu kenti kent yapan ve reddedildiği ölçüde de daha fazla dönen bir emek belleği var.
“Bu belleği üretimin bir şekilde devam etmesi veya alanın müze yapılması şeklinde koruyan hiçbir şeyimiz yokken, üstüne yıkmak, o belleği tamamen ortadan kaldıracak bir müdahale oluyor.
* Aslı Odman
“Emektarın entegre edilmediği unsurlar”
“19. yüzyılda 250 tane endüstri yapısı varken 2005'te bu sayı 45 olmuş, şu an günümüzde ise sayıları 20 ve bunların hiçbirinin içerisinde bu emek belleğini korumak gibi bir hassasiyet yok.
“Çoğu özel üniversitelere verildi ve bir nebze yine eğitim fonksiyonu üzerinden kamusal deseler bile çoğu zaman emektarın entegre edilmediği unsurlar olarak kaldı.
“Belleğimizde koruyamıyoruz”
“Diğer mesele, kültürel bir varlık, endüstriyel kompleks olarak Bomonti Bira Fabrikası'nın yıkılması. Bir mekanı kültürel varlık olarak korumak için ‘ben beğendiğimi korurum, beğenmediğimi korumam’ deyince endüstri mirası bütünüyle korunmuş olmuyor.
“Bomontiada'ya eğlence mekanları, konser alanı yapıldı. Fabrika kısmı da bu yıkımla yok edilince bizim onu bütünüyle anlama ihtimalimiz ortadan kalktı, yapıyla kuracağımız ilişki de korunmamış oldu.
“O fabrikanın orada olma nedeni hem bira tüketen gayrimüslim ekseriyete yakın olmak, orada kalmasının nedeni ise civarındaki gecekondularda yaşayan insanlar için bir iş alanı olması ve işçilerin yürüyerek işe gelmesi. Yani burada hem gecekondu hem de işçi modeliyle ilgili hiçbir şeyi belleğimizde koruyamamış oluyoruz.
“Bir semte ismini vermiş”
"Öyle bir fabrika ki bir semte ismini vermiş. O fabrikadan emek ve mahalle tarihiyle ilgili kalan hiçbir şey yok şu anda. 1890'dan 1994'e kadar üretim devam etmiş ama şu an eğlence ve diyanet işlevleriyle dönüştürülmüş vaziyette.
“Üretimi, tüketimi, biranın tüketim kültüründeki yeri gibi o kadar çok katman var ki orada kendimizin aynasını görebiliriz. O kültürel varlığı bütün olarak korumadığınız, süs olarak beğendiğiniz yerleri aldığınız zaman çoğunluğun tarihine umarsızlık, duyarsızlık etmiş oluyorsunuz.”
“Asbest belgesi için herkes başvurabilir”
Odman’ın dikkat çektiği bir diğer mesele ise binadaki kanserojen bir madde olan asbest tehlikesi.
Asbest nedir?* Isıya, aşınmaya ve kimyasal maddelere çok dayanıklı lifli yapıda bir mineral olan asbest, meslek hastalıklarının önde gelen nedenlerinden biri. Asbest solunur hale geldiğinde asbestosis (akciğer hastalığı), akciğer kanseri ve mezotelyoma (akciğer zarı veya karın zarı tümörü) neden oluyor ve tedavisi genelde mümkün değil. Sadece mesleki maruziyet nedeniyle dünyada yılda 100 bin ölüme neden olduğu ve şu anda 125 milyon insanın mesleki olarak abseste maruz kaldığı tahmin ediliyor. 20. yüzyılın başlarında çimentoya karıştırılarak asbestli çimento üretilmesi ile tüm dünyaya yayılan asbest, inşaat malzemeleri, boru, levha, balata, conta, elektrikli aletler, iplik ve dokuma, sahne perdeleri, yalıtım malzemeleri üretiminde ve daha binlerce üründe kullanılıyor. Ucuz ve kolaylıkla ulaşılabilir olduğu için belediye binaları, okullar ve hastaneler asbest çimento kullanılarak inşa ediliyor. Türkiye’de 2010’da yasaklanana kadar 150 bin ton asbest üretildi; 1 milyon asbest çeşitli ürünlerde kullanıldı. Özellikle Anadolu köylerinde kireç, sıva, çatı ve zemin malzemesi olarak asbestli toprak kullanıldığı için halk çevresel asbest maruziyeti yaşıyor. |
Laboratuvar analiz sonuçları doğrultusunda yıkım yapılan ortam için "asbest temiz" ya da "asbest güvenli" belgelerinin kamuoyuyla paylaşılmadığına değinen Odman, her kurum ve vatandaşın bu konuda bilgi almak için İş Sağlığı ve Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü Başkanlığı’na (İSGÜM) başvurabileceğini de sözlerine ekledi:
"Türkiye’de sadece sanayi mirasının yıkımıyla değil kentsel dönüşümlerle de çok yoğun ve kontrolü olmayan bir şekilde kanserojen ve mikrometrik asbest dökülüyor. Bu binalarda da yapıldığı yıllar itibariyle asbest olmamasının imkanı yok.
“O nedenle çevrede yaşayanlara yöneticilerin ciddi bir sorumluluğu var. Mesele sadece Şişli'de de değil üstelik, asbest rüzgarlanmayla birçok noktaya da taşınabilir. Asbest free belgesi gösterilmediği sürece yıkım asla sağlıklı diyemeyiz.”
Bomonti Bira Fabrikasıİstanbul'un önemli simgelerinden olan Bomonti Bira Fabrikası, Osmanlı Devleti'nde II. Abdülhamit döneminde, 1890'da Feriköy'de kuruldu. İsviçreli Adolf ve Walter Bomonti kardeşlerin üretim imtiyazı alarak kurdukları Bomonti Bira Fabrikası'na 1930'lardaki milleştirme süreciyle 1938'e kadar üretim izni verildi. Bu sırada semt, Bomonti'den sonra açılan bir çikolata fabrikası ve bir buz fabrikasıyla birlikte bir sanayileşme dönemine girdi. 1928'de Meşrubat İnhisarı kurularak ihaleye çıkarıldı ve verilen izin bitmeden önce bir yıl Polonyalı bir şirketin yönetimine giren fabrika 1934'te İçi Tekeli Türk AŞ'ye veridi. Bomonti artık "tekel" olarak anılmaya başladı. Tekel'e geçişinin ardından Pilsener ve "Türk Birası" adı altında üretime devam edildi. İstanbul'un bir semtine adını vermekle kalmayarak açtığı bira bahçeleriyle de bir geleneği başlatan marka olarak tarihe geçen fabrika, 1930'lu yıllarda İstanbulluların hizmetine açılan Bomonti Bira Bahçesi ile bu hizmeti 1950'li yıllara kadar sürdürdü. Fabrika ise Tekel şartlarının yumuşatılmasının ardından 1967'de İzmir'de 1969'da İstanbul'da Cumhuriyet döneminin ilk özel bira fabrikaları kurulunca pazar payını yitirmeye başladı. Bomonti adının kullanılmasının kaldırılmasından sonra, uzun yıllar "Tekel Birası" adı altında üretimini sürdüren fabrika 1976'da 37 milyon litre üretime ulaşırken, 1991'de üretim durduruldu ve fabrika boşaltıldı. Diyanet'e devriFabrika 1998'de İstanbul 1 No'lu Kültür Koruma Kurulu tarafından “korunması gereken kültür varlığı” olarak ilan edildi. Eylül 2019'da İstanbul 2 No'lu Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, Hazine Maliyesi’ne ait Bomonti Bira Fabrikası'nın birer parçası olan “Eski Malt Binası”, “Eski Silo”, “Eski Arpa Temizleme Binası” ve “Eski Kazan Dairesi” taşınmazlarının Diyanet İşleri Başkanlığı’na tahsisine onay verdi. Kurul, ayrıca 13 Haziran 2019'da aldığı kararla, "Topçu Kışlası" projesinin de mimarı olan Halil Onur’un tescilli yapıların bulunduğu alana ilişkin hazırladığı ve içinde mescit, yurt, sergi salonu ve katlı otopark bulunan projeyi de uygun bularak, söz konusu taşınmazların söküm ve yıkımına da izin verdi. |
(TP)