“Çocuğumun her zaman arkasındayım. Suçsuz olduğunu biliyorum o yüzden de vicdanen de yanındayız. Umarım tez zamanda masum olan herkes özgürlüğüne kavuşur.”
21 aydır FETÖ'den tutuklu olan Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi İbrahim Enes Gacar’ın annesi Nurgül Gacar, oğlunun masum olduğunu bu sözlerle ifade ediyor.
İbrahim Enes'in tutukluluk gerekçesi örgüt evinde yaşaması ve kod ad kullandığı iddiası. Suçlamaları kanıtlayacak kayıt ve deliller ise aile ve avukatlar tarafından yetersiz görülüyor. Tutukluluk için tek dayanak noktası İbrahim ve arkadaşlarının ismini veren L.K.
Ailesi ve İbrahim Enes, 28 Eylül’de görülecek son duruşmadan beraat kararı bekliyor. Anne Gacar, hem kendi çocuğu hem de haksız yere cezaevinde olan kişiler için adalet talebinde bulunuyor:
“13 Kasım 2020’de aldılar İbrahim’i. Bundan 1 hafta öncesinde operasyon yapıp isim verenleri almışlar. Ardından 20 civarında kişi sayısı ile birlikte İbrahim ve arkadaşlarını aldılar. Hepsini İstanbul’a götürdüler. 8 gün gözaltı sonrasında ev arkadaşlarından bir iki kişi serbest kaldı. İbrahim ve bir arkadaşı ise tutuklandı.
“Bazılarının serbest bırakılırken diğerlerinin tutuklu olmasının sebebi ise farklı sulh mahkemelerine yargılanmış olmaları. Suçlamalar eşdeğer olmasına rağmen, İbrahim’in diğerlerinden hiçbir farkı olmamasına rağmen hala tutuklu.
“Tutuklandıktan 7-8 ay sonra, 8 Temmuz 2021’de ilk mahkemeleri görüldü. Her savunma yapan çocuğa 2 soru soruldu: ‘Etkin pişmanlıktan faydalanmak istiyor musun?’ ve ‘Hakkınızdaki iddiaları kabul ediyor musunuz?’
“İbrahim etkin pişmanlıktan faydalanmayı bayram şekeri kabul eder gibi ‘Hayır teşekkür ederim’ diyerek reddetti. Ağır cezada yargılanıyorlar, İbrahim 19 yaşında bir çocuk, ‘Merhaba’ diyerek çıktı mahkemeye.
Etkin pişmanlık diyerek çocukların da isim vermesini istediler. ‘Buradan çıkmak için birinin bizi haksız yere yaktığı gibi biz de başkasını mı haksız yere suçlayacağız?’ dediler.”
“Hâkim çocuğu ‘Tek akıllı sen misin’ diyerek azarladı”
“Üçüncü duruşma Çağlayan’da oldu. SEGİS kaydı alınmıyormuş, zabıt tutuluyormuş. Silivri’de kayıt alınıyordu ama orada kayıt yoktu. Bir duruşmada İbrahim bir şey sormak istedi. Ama hâkim çocuğu ‘Tek akıllı sen misin? Bize soru soracakmış’ diyerek azarladı.
“Son mahkemede ise karar çıkacağı söylenmişti ama o kadar trajikomikti ki. Bizimkiler evde kalmış diye, pikniğe gitmişler diye suçlanıyor. Hamama gidip doğum günü kutladığı için suçlanan var. Ama konuşma kaydı yok. Herkes pikniğe gittiği için tutuklanacaksa vay halimize. Avukatlar zaten bunun için savunma yapmayı reddetti.”
“Suçlama sebebi kod ad ve örgüt evinde kalmak”
“Örgüt evinde kalmak ve kod ad kullanmak sebepleriyle FETÖ üyeliği suçlaması söz konusu. İddianamede de çok az bir yerde geçiyor. FETÖ ile ilişkilendirilebilecek başka bir eylem, söz gibi hiçbir delil yok. Sadece o kişinin beyanları var.
“Dosyada 36 kişi var. İbrahim’in ev arkadaşlarını biliyorum sadece onların da bir tanesi ilkokul arkadaşı. İkisi aynı yıl İstanbul’da üniversite kazanınca diğer arkadaşı İbrahim’i aradı. ‘Liseden bir arkadaşım var o da İstanbul kazandı, abisi de orda kalıyor. Yalnız olduğu için ilanla bir arkadaş arıyor’ dedi. Zaten isim veren de o kişi oldu.
“Kod adı kullanıldığından bahsetmiş çocukları ihbar eden kişi. Suçlamayı yaparken de ‘adını hatırlamadığım İbrahim Enes’ diye bahsediyor. Biz bir Kasım tatilinde evi toparlamak ve görmek için İstanbul’a gitmiştik. O zaman beş gün orada kaldık. Sürekli İbrahim diye seslendik. Eve kargo da gönderdim, kendi adıyla eve internet de bağlattı.
İsim veren kişi zaten evde kod adı hatırlamıyor, emniyete götürüldüğünde ‘Kod adı Ahmet’ diyor. İnsan kendi adını kullandığı bir yerde kod ad kullanır mı sorusunu da sormak lazım. Bu sebeple kod ad olayı zaten tutarsız.
Sonraki duruşma 28 Eylül’de
“Bir sonraki duruşma 28 Eylül’de olacak. Bu duruşmada son söz alınacakmış. Son mahkemede de karar bekliyorduk ama verilmedi. Bir önceki mahkemede savcı tahliye istemişti, bu duruşmada da bu talebini yineledi.
“Mahkemeden sonra İbrahim avukatına medyadan ilgisizliğinden bahsetmiş. Medyanın gelmemesine çok kırgındı, ‘Biz burada çığlık atıyoruz ama çığlığımızı duyan kimse yok’ demişti.
“20 Nisan’daki mahkemeye bir iki kişi gelmiş medyadan. Hâkim gazetecileri ve Boğaziçi Üniversitesi’nden gelen bir temsilciyi başta salondan çıkarıp sonra tekrar almış. Salonda medyadan birileri olduğunda hâkimler çocukları azarlayamıyor. Avukatımız ‘İlk defa gerçek bir mahkeme gibi oldu‘ dedi.
“Medyanın desteği hem aileler hem de çocuklar için çok kıymetli. Medyanın mahkemede bulunması ve medyada yer bulması karar için bile etkili olabilir diye düşünüyorum.”
(MD / HA)