Malum atasözlerimiz de müsait ; "kızını dövmeyen dizini döver", "eti senin kemiği benim". Kimin etini, kimin kemiğini kime, neden teslim ediyor insanımız? Kendi canımız kendi kanımız çocuğumuzun, eğitilsin diye.
İnsanın içindeki şiddet dürtüsünden olsa gerek, son moda geçim sıkıntısının gereği de olsa gerek eğitimcilerimiz de atasözümüzü dikkate alıyorlar ve sıklıkla okullarımızda dayak, diğer türlü fiziksel şiddet, bağırma çağırma, tehdit gibi metotlarla bizim çocuklarımızı kafa göz yara yara, düşe kalka, tekme tokat eğitiyorlar!
Öğretmenin korkusuna veliler de evde çocuğa aynı yöntemle eğitim vermiyor mu? Okulda şiddet, evde şiddet, sokakta şiddet, şiddet, şiddet ...
En son ne zaman bir devlet okuluna gittiniz? Çok uzaktakine değil, hemen yanı başımızdakine. Bir yetişkin birey olarak en son ne zaman bir öğretmenle konuşma cesareti gösterdiniz? Çok uzun zaman olmuş olmalı. Yoksa bugün okulların hepsi boş olurdu.
Bir veliyi hüngür hüngür ağlatabilen, iki dakikada ayaküstü çileden çıkartabilen bir öğretmene küçük çocuk nasıl teslim edilir? Zalim olmak lazım... Çocukları bu şekilde eğitmekten vazgeçmek lazım. Bırakalım sağlam, sağlıklı, mutlu ve eğitimsiz olsunlar.
Bu karamsarlık nereden çöktü? Yıllardan beri bireylere silahsızlanma çağrısı yapıyoruz. Barış kültüründen bahsediyoruz, silah kültürsüzlüğünden bahsediyoruz.
Sonra çocuklarımızın evde, sokakta, okulda devamlı şiddete maruz kaldığına tanık oluyoruz. Bu çocukları nasıl silahlardan arındıracağız? Çocuk kendini korumak zorunda olduğuna inanarak ve bir gün büyüyünce insanlardan intikam alacağına yemin ederek büyüyor.
İkna etme yerine dayatma ve zor kullanma modeliyle yetiştiği, sıklıkla çocuk olmaktan kaynaklanan hakları yetişkinlerce ihlal edildiği için, 18 yaşına varınca elde edeceğine inandığı özgürlüğünün aslında bir hınç alma dönemi olacağına ikna olarak, o muhteşem hesap sorma gününün gelmesini sabırla bekliyor.
Artık bu çocuğa nasıl barış kültüründen bahsedeceğiz? Ya da soru şu olmalı ; "Hangi yüzle?"
"Silah tüh kaka bir şeydir, sakın elini süreyim deme kafanı kırarım" tarzı bir eğitim ile, "silah oyuncak olsa da kötüdür, kan döker, zarar verir" yönünde doğru bir öğretiyi anlatabilmek, öğretebilmek hiç inandırıcı değildir ve asla ikna edici olamaz.
Eğitimin her aşamasında, iletişimin başlangıcından son noktasına kadar her aşamada şiddeti, şiddet kırıntılarını temizlemek gerekir. Karşımızdakine "hangi yaşta olursa olsun" saygı duyduğumuzu gösterirsek, doğru öğretileri de vermek kolay olacaktır.
Ebeveynlerin, eğiticilerin ve toplumumuzu oluşturan tüm bireylerin gerçekten "barış kültürünü" benimsemeleri dileğiyle.(TG/BA)