"Yasadışı örgüt üyeliği"nden mahkum olan öğrencilerden Nazime Ceren Salmanoğlu, "yeni TCK'nın sanık lehine hükümler getirdiği" gerekçesiyle Sivas'ta tahliye edilirken, aynı davanın diğer mahkumu Fatma Deniz Polatbaş, Adana Ağır Ceza Mahkemesi'nce "lehe hükümler yok" denilerek salıverilmedi.
Hukukçular, bu uygulamanın ne kanuna ne de hukuka uygun olduğu kanısında
Yasadışı gösteri ve örgüt üyeliği suçlamasıyla 1999'da gözaltına alınarak yargılanan Nazime Ceren Salmanoğlu ve Fatma Deniz Polatbaş Adana Devlet Güvenlik Mahkemesi'nce (DGM) mahkum edildi.
Sivas'ta cezasını çeken Salmanoğlu, başvurusu üzerine "yeni TCK'nın lehe hükümler getirdiği gerekçesiyle" tahliye edildi. Ancak Salmanoğlu ile birlikte aynı davadan yargılanan Polatbaş'ın, aynı gerekçeyle dile getirdiği tahliye istemi Adana Ağır Ceza Mahkemesi'nce reddedildi.
Mahkeme oybirliğiyle verdiği ret kararında, yeni TCK'nın da hükümlünün cezasında bir indirime neden olmayacağını belirtti.
İki ayrı mahkemenin, aynı davadan yargılanan iki hükümlü hakkındaki farklı kararları hukukçularda tepki yarattı.
Salmanoğlu ve Polatbaş'ın avukatlığını üstlenen Bülent Akbay, "Bu durumun peşini bırakmayacağız" dedi.
Akbay şöyle konuştu:
"Hem Ceren hem de Deniz yasadışı örgüt üyeliğinden mahkum edildi. Ancak olay tarihinde Ceren'in yaşı küçük olduğu için aldığı ceza daha az oldu. Yeni TCK ile birlikte Ceren'in yattığı süre tahliyesine olanak verdiği için hemen başvurumuzu yaptık ve serbest bırakılmasını sağladık.
Deniz Polatbaş olay tarihinde 18 yaşını doldurduğu için birkaç yıl daha fazla ceza almıştı. Bu yüzden de bir yıla yakın bir süre daha cezaevinde bulunması gerekiyordu. Ancak Deniz'in durumunda, yeni TCK'nın üst sınırında değişiklik yaptığı 'lehe hükümler' uygulanmamıştır. Adana Ağır Ceza Mahkemesi, ret kararında 'sanığın olay tarihindeki yaşını değil, hükümlü lehine indirim öngören düzenlemelerin hükümlü hakkında uygulanamayacağını' karara bağlamıştır. Bu kabul edilemez bir durumdur.
Müvekkillerimin her ikisi de aynı suçtan yargılanmıştır. Lehte ve aleyhte hükümlerin her ikisi için de uygulanması gerekir. Bu konuda gerekli başvuruları yapıp, lehte hükümlerin Fatma Deniz Polatbaş için de uygulanmasını sağlayacağız".
Avukat Ercan Kanar ve Diyarbakır Baro başkanı Sezgin Tanrıkulu da kararı bianet'e değerlendirdi.
Kanar: "İntikamcı zihniyet"
"Hükümlüyü salıvermeyen Adana Ağır Ceza Mahkemesi'nin uygulaması şaşırtıcı. Çünkü yeni TCK ile ilgili Yürürlük Yasası bile 1.5 ay önce çıktı. Mahkemenin buna göre karar vermesi gerekiyordu.
Mahkemelerde 'adil yargılama ilkesi'nin uygulanmadığı sır değil. Ama bu tamamen hukuk dışı, keyfi bir uygulama. Yargının 'intikamcı zihniyeti'ni gösteriyor. Kendisini yasa koyucunun üzerine koyan yargıç hükümlünün aleyhine olacak böyle bir kararı vermekten imtina etmiyor.
Tabi dosyayı görmek, salıverilmeyen hükümlünün başka maddelerden de suçlanıp suçlanmadığını bilmek gerekiyor, ancak dava konusu aynıysa ki öyle görünüyor, Adana'daki mahkeme hakkında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na başvurulabilir. Tamamen haksız, vahim bir uygulama ve Polatbaş'ın da hemen tahliye edilmesi gerekir".
Tanrıkulu: "Takdir hakkının olumsuz kullanımı"
"Maalesef Türk yargısının aynı durumda farklı yaklaşımları ve farklı kararlar alması ender rastlanır bir durum değil. Bu durum da özellikle kişi özgürlüğü açısından bakıldığında çok sayıda insanı mağdur ediyor. Salmanoğlu ve Polatbaş'ın davaları da bu çifte standarda tipik bir örnek.
Aynı durumda olan, aynı davada yargılanan ve aynı hukuksal statüde bulunan iki kişinin birinin özgür diğerinin cezaevinde olmasının hukuki açıdan hiçbir izahı yoktur. Yasalar hazırlanırken, özellikle de Ceza Kanunu düzenlenirken, 'kişi özgürlüğü' konusunda yargıçlara takdir marjı bırakmamak gerekir. Bu davada anlaşıldığı kadarıyla bu 'olumsuz' takdir hakkı kullanılmış.
Yeni TCK ile birlikte, cezaların üst sınırının değişmesi nedeniyle yaklaşık 3 bin kişi tahliye oldu. Bu davalarda yargıçlar, yasa henüz yürürlüğe girmemiş olmasına karşın yetkilerini kullanıp, hükümlülerin tahliyesi yönünde karar verdi. Bu davada da aynı yöntem uygulanmalıydı.
Türkiye yargı sistemi şimdiye kadar hiç özgürlükçü olamadı. şimdiye kadar. Özellikle yargıcın "takdir hakkı" konusunda yeni TCK da eskisi kadar esnek. Hatta yenisinde "cezanın kişileştirilmesi" amacıyla takdir marjı daha da yüksek tutulmuş. Bu durum, kişi özgürlüğü ve güvenliği açısından son derece sakıncalı sonuçlar doğurur".
TCK ne diyor?
"Yasadışı silahlı örgüt üyeliği" suçu mevcut TCK'nın 168/1 ve 168/2 fıkralarında düzenleniyor. Fıkralar, sözkonusu suç için 10 ile 15 yıl arasında hapis cezası öngörüyor. 1 Nisan'da yürürlüğe girecek yeni TCK'da ise aynı suça verilen cezanın üst sınırı 5 ile 10 yıl.
"İyi hal indirimi" konusunda da mahkum lehine iyileştirmeler mevcut. Mevcut TCK'nın 59. maddesi, mahkemelerin cezalarda en çok 1/6 oranında indirim yapmasına olanak sağlarken, yeni TCK indirimin cezanın 1/5'i kadar yapılabileceğini öngörüyor.
Yeni TCK'da hükümlü lehine olan bu hükümler, yasanın yayımından hemen sonra uygulanmaya başlandı. Aralarında PKK, çeşitli sol örgütler ve Sivas davası sanıkları da olmak üzere yüzlerce mahkum "cezalarında değişiklik olabileceği" gerekçesiyle tahliye edildi. (AK/EÜ)