Komşunuzla ufak bir tartışmanız karakolda biter ve komşunuz sizin 'şizofren' olduğunuzu söylerse, üç hafta hastanede tedavi altına alınabilirsiniz. Doktoru bunun aksine ikna etmeye çalışırken, sesinizi kimse duymayabilir.
Ruh Sağlığında İnsan Hakları Girişimi (RUSİHAK), Avrupa Birliği (AB) desteğiyle "Ruh Sağlığında Yasal Reform Projesi" başlattı.
Yasal reform şart
Tüm dünya nüfusunun yüzde 25'i yaşamı boyunca en az bir kez ruh sağlığı sorunu yaşıyor. Türkiye'de yaklaşık 12 milyon kişi ruh ve zihin sağlığı sorunlarından dolaylı ya da doğrudan etkileniyor.
Proje, Türkiye'de Ruh Sağlığı Yasası olmadığı ve medeni yasaya göre yapılan düzenlemeler de sorunlara neden olduğu için konuyla ilgili yasal reformlar yapılmasını amaçlıyor.
RUHİSAK'a ruhsal ve zihinsel sorunlar yaşadığı için başvuranlar içinde sosyal hakların ihlali, yasalar hakkındaki bilgisizlik, hukuki desteğin olmaması, sağlık hizmeti alırken yaşanan ihlaller, vesayet, bağımsız yaşama, eğitim hakkına ulaşamama, kötü muamele ve istismar öne çıkıyor.
Destek telefon hattı Proje kapsamında ruh ve zihin sağlığıyla ilgili sorun yaşayan bireylere hukuki destek vermek için telefon destek hattı kuruldu. Çarşamba, Perşembe ve Cuma günleri saat 10:00-17:00 arasında 0212 225 27 65 nolu telefonu arayarak RUSİHAK'a başvurabilirsiniz. Gelen başvurulardan uygun olanların dava açılmasına gerekirse AİHM'e gidilmesine yardımcı olunacak. İki yıllık proje kapsamında hukuk fakültesi öğrencileri, avukat, hakim, sivil toplum örgütleri ve sağlık hizmeti verenlere eğitimlerle Türkiye'nin de taraf olduğu ancak ihlal ettiği Birleşmiş Milletler (BM) Engellerin İnsan Haklarına Yönelik Sözleşme anlatılacak. Yasal reform konusunda lobi çalışmaları yapılacak. |
Komşu kavgası, hastanede bitebilir
RUHİSAK Koordinatörü Can İlbey, mahkeme kararıyla en az üç hafta hastaneye yatırma uygulamasının çok ciddi bir sorun olduğunu söyleyerek bir vaka örneği verdi.
"Bize başvuran bir kadın komşusuyla kavga ediyor, itişip kakışıyorlar. İkisi de birbirinden şikayetçi oluyor. Diğeri, 'bu kadın şizofren' diyor. Dava açılıyor ve hakim kişiyi dinlemeden 'cezai ehliyeti yoktur' diyerek akıl hastanesine yatırılmasının tespitini istiyor. Cezai ehliyet yok denerek kişileri koruduğu söylenen madde insanların başına bela oluyor.
"Daha önce aldığınız bir teşhis hayatınızın herhangi bir yerinde karşınıza çıkabiliyor. Kadın kendini savunmak istedi ancak hakim ona bu hakkı vermedi. Temyize gitti ve hastaneye yatmaktan kurtuldu. Eğer yatsaydı, işini kaybedecek, hayatı allak bullak olacaktı. Komşular bu arada şikayetlerini çoktan çekip barışmıştı."
Vesayet sistemi yasal ölüm demek
İlbey, Türkiye'deki diğer en büyük sorunun da vesayet sistemi olduğunu belirterek ağabeyinin vesayeti altında olan bir kadının kendilerine başvurduğunu ve vesayeti kaldırıp "kayyum" denen daha esnek sisteme geçirmenin iki yıl sürdüğünü söyledi.
"Vesayet sisteminde tüm imza yetkisi evliysen eşe, ya da en yakın akrabaya geçiyor. Avukatlar buna kısaca 'yasal ölüm' diyor. Bu kişilerin avukat tutma, maaş çekme, evlenme, çocuk velayeti alma yetkileri yok. Mahkemeye gidip vasisini de değiştiremiyor."
"Dünyada vesayet sistemi 1980'lerden beri terk edilmiş. Onun yerine destekli karar mekanizmaları geliştirilmiş. Türkiye'de de bu sisteme geçilmeli. Misal, bir manik depresif belli dönelmede evini satacak kadar çok para harcıyorsa, taşınmaz malların satışı için ikinci bir imza şartı konabilir. Bunun duruma göre çeşitli düzenlemeleri yapılabilir." (NV)