Begüm Güney’in küratörlüğünde ve İBB Kültür A.Ş’nin desteğiyle hazırlanan “Bir Işık Hüzmesi Üzerine” başlıklı sergi dün akşam (29 Kasım 2022) Taksim Sanat’ta açıldı. Sanatseverler, sergiyi, 30 Aralık'a kadar izleyebilir.
Sergi açılışı Akın Sevgör’ün canlı müzik performansıyla gerçekleşti.
Begüm Güney’in küratör olarak yer aldığı sergide Sümer Sayın, Serkan Demir, Gözde Mulla, Bilal Yılmaz, Ece Kibaroğlu, Ahmet Öğüt, Nergiz Yeşil, Esin Aykanat Avcı, Ali Şentürk, Fulya Çetin, Sine Ergün, Sergen Şehitoğlu, Mehmet Dere, Özge Yağcı, Osman Dinç, Berkay Tuncay ve Özden Demir eserleriyle yer aldı.
“Görülecek hiçbir şey yok”
Sergilenen çalışmaların ana izleğini oluşturan slogan ise “Görülecek Hiçbir Şey Yok”. Sanatçılar renksizliğin insanların üzerinde ne gibi bir etki yarattığını, eserlere merak duygusuyla mı yoksa izleme güdüsüyle mi yaklaştıklarını sergiledikleri eserlerle sorguluyor.
Renksizliğin, boşluğun ve nerede başlayıp bittiği belli olmayan sınırların izini süren sergi aynı zamanda izleyicisine kapitalizme ve tüketim toplumuna dair de sorular soruyor. Sergi bu sebeple tüketim nesnesine dönüşen görüntüyü sade ve süssüz bir şekilde sunup kendi yola çıkış sloganını vurguluyor. “Görülecek hiçbir şey yok” ama yine de görmeye değer mi diye soruyor.
Duvarlar, sınırlar, renksizlik ve yalnızlık üzerine
Seçki yapıtları renksizliği odak alan yaklaşımı dışında, ışığı, boşluğu, sınırı ve sınırsızlığı da düşünsel ve fiziksel olarak araştırıyor.
Sergide ise öne çıkan yapıtlar ise bir evin içinde bütün olarak çok görülmeyen ayrı olarak ise çok anlam ifade etmeyen kapı, yatak, lamba anahtarları veya salıncak gibi eşyalar.
Bir evi çevreleyen duvarların sınırları belirlemede etkili olduğu vurgulanırken duvarların yalnız mekânı sınırlandırmadığı sesi, hatırayı ve ışığı da bir sınır içinde kuşattığı, sergi seçkisinde duvarlara konulmuş bir sıra lamba anahtarıyla sembolize ediliyor.
Sergide bedeni saran, koruyan kıyafetler de kâğıt benzeri malzemelerle yeniden üretiliyor. Böylece bedenimizi kuşatan ve koruyucu olmasını hayal ettiğimiz nesnelerin dayanıksızlığına dair de bir vurgu yapılıyor. Monologlar serisinde ise yalnızlığa ve boşluğa yapılan göndermeler öne çıkıyor.
Bir sınıf tahtasından, çeşitli kemik parçalarına, kâğıda ve ev eşyalarına dek bir sürü malzemeden çok sayıda eserin üretildiği “Bir Işık Hüzmesi Üzerine” başlıklı sergi aslında ışık sözcüğünü öne çıkararak karanlıkta kalanı veya aydınlıkta bile görmediğimiz detayları izleyicinin kendi tercihiyle görünür kılmaya çalışıyor.
Evet bakılacak hiçbir şey yok, görülecek bir şey de yok. Ama belki sen istersen görebilirsin ve o zaman görülecek bir şeyler mutlaka olur.
(ED/EMK)