Konferansı ortaklaşa düzenleyen üniversitelerden, baskılar ve erteleme kararıyla ilgili yapılan açıklamalar, akademik özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğünü vurguluyordu.
Eldem: Gelişmelerden en çok kayba uğrayacak olan Türkiye
BÜ Tarih Bölümü'nden ve Prof. Dr. Edhem Eldem, basın açıklamasında, üniversite rektörlüğünün dün (salı) aldığı erteleme kararında, düzenleme komitesi üyeleri olarak kendilerinin de yer aldığını söyledi:
"Düzenleme komitesinin Boğaziçi Üniversitesi mensubu üyeleri olarak, büyük üzüntüyle alınan bu kararın oluşması sürecine katılmış olduğumuzu, ve bu konuda idaremizi tamamen desteklediğimizi belirtmek isteriz.
Bilimsel özgürlüğü her şeyin üstünde tutan ve bu tutumunu bugüne kadar sorumlulukla sürdürmüş olan bir devlet üniversitesinin haksız ithamlarla hedef gösterilmesi kaygı vericidir. Bu gelişmelerden en çok kayba uğrayacak olan ne yazık ki Türkiye'dir."
Eldem, nasıl bir tutum izleyeceklerinin, konferansın düzenleme ve danışma kurullarının bir araya gelmesinden sonra ortaya çıkacağını söyledi.
Terzioğlu: Önemli olan özgürlük
Konferansı düzenleyenlerden biri olan Sabancı Üniversitesi'nin (SÜ) rektörü Prof. Dr. Tosun Terzioğlu da, açıklamasında, "Önemli olan böyle toplantıları yapılabilmesi özgürlüğüdür. Bu sonuç, fikir özgürlüğünü, demokrasinin ve sivil toplumun gelişimini ağır biçimde zedelediği gibi, önümüzdeki dönemde Türkiye için uluslararası alanda da önemli bir ayak bağı olmasından endişe ediyorum" dedi.
Terzioğlu, bilim insanlarının ancak özgürlükle toplumun ilerlemesine katkıda bulunabileceklerine değindi:
"Türkiye'de üniversiteler, özerk kuruluşlar olarak çeşitli konularda toplantılar düzenleyebilir; keza, akademik camia içindeki değişik bilim ve düşünce inisiyatifleri, belirledikleri görüş ve platformlar etrafında, üniversite çatısı altında böyle toplantılar yapabilirler.
Bunlara karşı görüşte olanlar, söz konusu toplantıları şu veya bu şekilde eleştirebilirler. Ama önemli olan, böyle toplantıların yapılabilmesi özgürlüğüdür. Üniversiteler eğitim kurumları olmanın yanı sıra, dünyayı ve ülkeyi ilgilendiren konularda özgür ve yaratıcı tartışmanın şemsiyesi ve garantörü de olmak durumundadırlar. Son tahlilde, ancak bilim insanlarının araştırma, düşünce ve ifade özgürlüğüne eksiksiz sahip olmaları yoluyla, toplumun ilerlemesine katkıda bulunabilirler."
Deringil: Amaç görmek, duymak, dinlemek ve anlamak
BÜ'den Prof. Dr. Selim Deringil, konferans gerçekleşmesi halinde yapacağı açılış konuşmasının bir bölümünü, basın açıklaması sırasında sundu.
Deringil, metninde, amaçlarının uzlaşmaz iki uç arasında tercih yapmak değil, anlamaya çalışmak olduğunu söyledi:
"Bu toplantıda, bu ülkenin tarihinde açıkça irdelenmeyen, belki de karanlıkta kalması tercih edilen, bazı konuların tartışılması için bir araya geliniyor. Hemen belirtmek gerekir ki buradaki amaç, hukuki bir tartışmaya girmek değildir. Buradaki amaç, görmek, duymak, dinlemek, ve anlamak veya en azından anlamaya çalışmaktır.
Şimdiye kadar bu mesele hem Türkiye'de, hem Ermenistan'da, hem diaspora olarak adlandırılan Ermeni toplulukları arasında tek taraflı olarak tartışıldı. 1915-1917 olayları ve bu olayların niteliği üzerinde odaklanan bir tartışmada taraflar birbirlerini taban tabana zıt rakamlarla, belgelerle, sert iddialarla suçladılar. Bizim amacımız, bu çatışmacı ve kısır üslubu bir tarafa bırakarak meseleyi daha geniş bir tarihi bağlam içinde ele almaktır.
Bu nedenledir ki 1915 öncesine de baktığımız gibi, sorunun günümüze kadar geçirdiği evreleri de göz ardı etmemeye çalıştık. Bu nedenledir ki toplantıya katılanlar her türlü belgeye bakmaya, her türlü yorumu anlamaya özen göstermişlerdir. Bizim amacımız iki karşıt ve uzlaşmaz uç arasında bir tercih yapmak değil, bundan bir asır önce yaşamış ve ölmüş olan insanların düşündüklerini, yaptıklarını, yaşadıklarını mümkün olduğunca nesnel bir şekilde ortaya koymanın yolunu aramaktır. Bunu yaparken büyük bir ihtimalle her iki tarafın da eleştirilerine maruz kalacağız. Ancak belki de bu, tarihi siyasetten kurtarmanın kaçınılmaz bedeli olabilir.
Demokratik bir ülkede ilerlemenin tek yolu özgürce tartışabilmekten geçer. Şimdiye kadar bu tür bir tartışma ortamı tam olarak yaratılamamıştı. Oysa bu ülke bundan çok daha iyisini hak ediyor ve buna erişebilecek bilgi ve olgunluğa da sahip. Burada bulunan insanlar bunun en somut kanıtıdır. " (TK)