"Herkes bebek doğar" davasının yedinci duruşması Eskişehir 4. Sulh ve Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Vicdani retçi Enver Aydemir'e destek vermek amacıyla, "Herkes bebek doğar" sloganı attıkları gerekçesiyle yargılanan Halil Savda, Mehmet Atak, Ahmet Aydemir ve Fatih Tezcan'ın yargılandığı duruşmada beraat kararı çıkmadı. Bir sonraki duruşma 6 Aralık 2012'ye ertelendi.
Davanın Avukatları olan Senem Doğanoğlu ve Esra Başbakkal Kara mahkemede, davanın artık bir sonuca bağlanmasını talep etti. Avukatlar ayrıca bu davanın Milli Savunma Bakanlığı'nın konusu olmadığını ve bu nedenle Milli Savunma Bakanlığı'na bir önceki duruşmada çıkarılan davetiyenin geri alınmasını istedi.
"Sanık hakları güvence altında değil"
İnsan Hakları Derneği (İHD) eski genel başkanı Avukat Hüsnü Öndül, insanların düşünceleri ve inançlarından dolayı yargılandığını söyledi. İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) adına davayı başından beri takip eden Öndül "Avrupa Konseyi'ne üye 47 ülkeden yalnızca Türkiye vicdani reddi bir insan hakkı olarak kabul etmiyor. Aslında suç işleniyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 46. Maddesi'ne göre sözleşmeye taraf olan ülkeler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına uymak zorundadırlar."
Öndül, duruşmanın başından beri sürekli hakim değişmesini ise şöyle yorumladı: "Dosyanın esas hakimi yargılamayı yapmıyor. Değişik hakimlerin yargılama yapması, sanık hakları açısından güvencenin bulunmadığını gösterir. Sanık dosyasını bilen birisi tarafından yargılama yapılması lazımken sürekli hakim değişikliği yapılıyor."
"Kimse bu dosyaya el atmak istemiyor"
Davanın avukatlarından Senem Doğanoğlu, hakim değişikliği nedeniyle bir buçuk yıldır karar verilemediğini, bunun hususi olduğunu düşündüğünü belirtti. "Kimse bu dosyaya el atmak istemiyor" diyerek esas hakimin duruşmalara katılmamasını eleştirdi.
Doğanoğlu, dava sürecini ve kararları şu şekilde yorumladı: "Hakim değişikliklerinin arasında çok esaslı kararlar da alınıyor. Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunuyor gibi yapıp bulunmamak, Milli Savunma Bakanlığı'nı dosyaya dahil etmeye çalışmak gibi. Ayrıca arayı açarak davanın konuşulmaması sağlanıyor. Biz de bu sürece yabancılaşmaya başlıyoruz."
"Bu çok kötü bir dava. Vicdanı reddi tartışmayan, doğrudan slogana açılmış, çok vahim bir dava" diyen Doğanoğlu, ayrıca dava dosyasında sanık isimlerinin yanlış yazıldığını, bunun da ciddiyetsizliği gösterdiğini vurguladı.
"Yargı yoluyla sindirme politikası izleniyor"
Davanın avukatlarından Esra Başbakkal Kara, son yıllarda bu tarz davalarda bir artış olduğunu ifade etti. "2911 Sayılı Yasa, düşünce ve ifade özgürlüğünün tamamen önüne geçecek bir hale getiriliyor" diyen Kara, yargı yoluyla sindirme politikası izlendiğini söyledi.
Kara, dava sürecini ve davanın karara bağlanmamasını ise şöyle yorumladı: "Biz avukatların, savunma kurumu olarak adalete güveni yok. Savunma kurumunu temsil etmeyen insanlardan böyle bir güven duymalarını zaten bekleyemiyoruz. Umarım hukuka olan inancımızı bu konuda dirayet göstererek devam ettiririz. En azından bir arada durmayı becerebiliriz." (İD/EKN)