Sunucu/sanatçı "haydi şimdi bütün eller havaya" konseptli konuşmasının bir bölümünde mutlaka Atatürk'ü anar, "o olmasaydı biz bugün burada horon tepemezdik"e gelen günün mana ve ehemmiyetiyle pek de o kadar alakalı olmayan lakırdılar eder ve sonra bütün eller havada canlı yayına devam...
Sınırsız sorumlu vatandaşın işi zor
Ancak bayrakla ilgili son birkaç aydır yaşananlar, memleketteki sınırsız sorumlu vatandaşları daha bir hassas yapmış olmalı ki, insanlar durmaksızın birilerini şikayet ediyorlar. "Bayrağa saygısızlık" mahkemelerini fena halde meşgul ediyor.
Söz ettiğim saygısızlık yakmak, yerde sürüklemek falan değil, sakın yanlış anlamayın, bu yazı için beni bilgisayarın başına oturtan saygısızlık mesela.
Efendim, önceki gün- magazin programlarını seyretmediğiniz için bilemiyor olabilirsiniz- Gülben Ergen İstanbul Adliyesi'ne ifade vermeye davet edildi, mevzu bayrak kanununa muhalefetti.
Bayrak Kanunu'na bakalım
1983'te kabul edilen söz konusu kanuna göre "Türk Bayrağı, yırtık, sökük, yamalı, delik, kirli, soluk, buruşuk veya layık olduğu manevi değeri zedeleyecek herhangi bir şekilde kullanılamaz.
Resmi yemin törenleri dışında her ne maksatla olursa olsun, masalara kürsülere, örtü olarak serilemez. Oturulan veya ayakla basılan yerlere konulamaz. Bu yerlere ve benzeri eşyaya Bayrağın şekli yapılamaz.
Elbise veya üniforma şeklinde giyilemez. Hiçbir siyasi parti, teşekkül, dernek, vakıf ve tüzükte belirlenecek kamu kurum ve kuruluşları dışında kalan kurum ve kuruluşun amblem, flama, sembol ve benzerlerinin ön veya arka yüzünde esas veya fon teşkil edecek şekilde kullanılamaz.
Türk Bayrağına sözle, yazı veya hareketle veya herhangi bir şekilde hakaret edilemez, saygısızlıkta bulunulamaz. Bayrak yırtılamaz, yakılamaz, yere atılamaz, gerekli özen gösterilmeden kullanılamaz.
Bu Kanuna ve tüzüğe aykırı fiiller yetkililerce derhal önlenir ve gerekli soruşturma yapılır. Bu Kanuna ve çıkarılacak tüzüğe aykırı olarak Bayrak yapmak, satmak ve kullanmak yasaktır. Bu yasağa aykırı olarak yapılan Bayraklar o mahallin yetkili amirlerince toplatılır.
Bu Kanun hükümlerine aykırı davranışta bulunanlar suçları daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesi uyarınca cezalandırılır." (Bayrak Kanunu)
Çocuk davulun üstüne çıkınca
Gündüz kuşağında yayınlanan "Gülbence" programının 4 Ocak 2005 günlü bölümünde konuklardan birisi- ki söz konusu konuk küçük bir çocuk, çalınmak için sahnede duran davulun üzerine çıkar.
Davulun üzerindeki 23 Nisanlarda kullanılan o kağıttan bayrak sınırsız sorumlu vatandaş, cevval bir izleyicinin dikkatinden elbette kaçmaz.
Küçük çocuk bayrak kanununa muhalefet ederek durmaktadır davulun üzerinde. Sınırsız sorumlu izleyicimiz Erzincan'dan vatandaş Cengiz Özen bu görüntü karşısında elbette yemez, içmez, hemen savcılığa suç duyurusunda bulunur.
Avşar ve Ergen eşitleniyor
Böylece hayatın her alanında birbirilerine rakip oldukları magazin basını tarafından iddia olunan Hülya Avşar ve Gülben Ergen bayrak kanununa muhalefette de terazide eşit duruma gelirler.
Zira benzer bir programı yıllarca Cumartesi akşamları sunan Hülya Avşar da bundan birkaç yıl önce yine benzer bir ihbarla üzerinde Türk bayrağı olan bir balonu sahnede şarkı söylerken tekmelediği için "bayrak kanununa muhalefetten" bütün ekibiyle birlikte yargılanmıştı.
Mahkeme suç kastı olmadığı gerekçesiyle beraat kararı vermişti.
Gülben Ergen konuyla ilgili İstanbul Adliyesi'ndeki ifadesinde "kasıtlı yapmadım, farkında değildim, farkında olsaydım müdahale ederdim" demiş.
Elbisesinde bayrak olan manken
Haberin yayınladığı Cuma gazetelerinin magazin sayfalarında başka bir haber daha vardı, bu kez üzerinde bayraklı bir elbiseyle podyumda arzı endam eden bir mankenin fotoğrafıyla.
Fotoğraftaki elbise modacı Faruk Saraç'ın tasarımıydı ve haber 11 Haziran Cumartesi akşamı Anıtkabir'de gerçekleşecek "Atatürk Kıyafetleri" defilesini anlatıyor.
Kartal Vakfı ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İbrahim Fırtına himayesinde gerçekleşecek defilede Faruk Saraç'ın arşivlerden Atatürk'ün fotoğraflarını inceleyerek hazırladığı kıyafetler sunulacak.
ABD Bayrağı her yerde
Bütün bunları okuyunca aklıma lise yıllarım, dolaylı olarak da Amerikalı iki modacı geldi. Ben lisede okurken ki bu 1990'ların ortalarına tekabül eden bir zaman dilimi, İstanbul'da moda üzerinde Amerika Birleşik Devletleri (ABD) bayrağı işlenmiş kazaklar, montlar, çoraplar, pantolonlar ve hatta boxerlar giymekti.
Hemen hemen bütün dükkânların vitrinleri- iç çamaşırcılar dahil Amerikan bayraklarıyla donatılmıştı. Dönemin liselileri de bir şekilde bu bayraklı kıyafetleri giymekten -nedense büyük keyif alırdı.
Söz konusu moda akımını başlatan iki isim ise Amerikan hazır giyim sanayiinin devleri Ralph Lauren ve Tommy Hilfiger idi.
Hatta logo da bayrak
Kendi adlarıyla marka olan bu iki isim yıllar içinde özellikle uzak doğuda çocuk emeğinin sömürülmesi haberlerinde yer aldılar. Amerikan bayrağı kullanmaktan ise hiç vazgeçmediler.
Üstelik Tommy Hilfiger'in logosu bile Amerikan bayrağının renklerinden oluşuyordu.
Belli ki ABD yasalarında bayrağın kullanımı bizimkinde olduğu gibi kısıtlamalarla dolu değil, zira söz konusu bayrağın en yoğun kullanıldığı yer hala iç çamaşırları...
Hilfinger savaşa karşı ama...
Aynı Tommy Hilfiger, magazin basınına geçtiğimiz günlerde bayrak hadisesiyle malzeme oldu.
Irak işgaline karşı gruptan olan Hilfiger "Bush ve politikalarına karşıyım ama bunun için logomu değiştirmeyeceğim, yine de savaşa karşı sesimi çıkartacağım" diyordu.
Çocuğa da dava açabilirlerdi
Bütün bunlara bakınca, ortadaki çelişki kafamı karıştırıyor elbette. Her bir şeylerine öykünmeye pek bir meraklı olduğumuz Amerikalılar bayraklarını don yapıyorlar, bir modacı Hava Kuvvetleri komutanı himayesinde kanunlara karşı geliyor, bayraklı kıyafetler yapıyor ama küçük bir çocuk programda üzerinde Türk bayrağı olan bir davulun üzerine çıkınca programı sunan dava ediliyor...
Tabi iyi tarafından bakmak lazım, davulun üzerine çıkan çocuk da dava edilebilirdi...
Neyse, sonuçta elbette bayrak hassas bir mevzu ancak anlaşılan Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Medeni Kanunda yapılanlar gibi bazı ufak değişikliklerin bayrak kanununda da yapılma zamanı gelmiş...(ÇM/BA)