“Galapagos adalarına ve turist dostu bir dolar ekonomisine ev sahipliği yapan Ekvador, bir zamanlar dünyanın en büyük kokain üreticilerinden ikisi olan Peru ve Kolombiya arasında yer alan bir ‘barış adası’ olarak biliniyordu.”
CNN’deki makale, kısa süre öncesine kadar huzurlu bir turist cenneti olan ülkenin, nasıl “narko devlet” olduğunu anlatmaya böyle başlıyor. Şimdiki halini de şöyle:
“Ancak Ekvador'un derin limanları, kokainin ABD ve Avrupa'daki tüketicilere ulaşmasında burayı önemli bir geçiş noktası haline getirdi. Doların kullanıldığı ekonomisi nedeniyle de ülke, kara para aklamak isteyenler için stratejik bir konum. Uzmanlar CNN’e, Los Choneros gibi Ekvadorlu çetelerin, Meksika kartelleri, Brezilyalı şehir çeteleri ve hatta Arnavut mafyası gibi yabancı organize suç örgütleriyle birlikte çalışarak ülkede devam eden çatışmayı körüklediğini açıkladı. Yetkililer Los Choneros'u, uzun süredir ülkedeki şiddetin ana sahnesi olan Ekvador'un ana hapishanelerini kontrol etmekle suçluyor.”
Bu suçlamaların gerçekliğini, ülkede son iki haftada yaşananlar da gösterdi.
Suikastların damga vurduğu bir seçim döneminin kazananı olan ülkenin en genç (36 yaşında) Devlet Başkanı Daniel Noboa, seçilir seçilmez kendini “çete savaşının” ortasında buldu.
ABD, subaylar ve yargı mensuplarının vizelerini iptal etti
Ülkenin yargı ve güvenlik sistemindeki yolsuzluk iddiaları, ABD’nin 2022 yılında uyuşturucu kaçakçılığıyla bağlantılı olduğu iddia edilen Ekvador devlet güvenlik güçlerinin üst düzey subaylarının yanı sıra çok sayıda hakim ve savcının vizelerini iptal etmesiyle ayyuka çıktı.
O yıl kötüleşen güvenlik durumu karşısında eski Başkan Guillermo Lasso birkaç kez olağanüstü hal uyguladı, ancak kan dökülmesini engelleyemediler. Artan suç oranlarının halkta yarattığı hoşnutsuzluk sebebiyle ülke geçen yıl erken seçime gitti ama seçim kampanyalarına da çete şiddeti damgasını vurdu.
Ekvador’da halihazırda yönettikleri hapishanede başlattıkları nümayişin ardından işi canlı yayında televizyon stüdyosu basmaya kadar götüren Los Choneros adlı organize suç örgütü/çete, küresel anlamda ilk kez bu suikastla adını duyurdu. (Yolsuzluk karşıtı başkan adayı Fernando Villavicencio’yu ilk tehdit eden çete Los Choneros’tu, cinayetin hemen ardından ise ikinci büyük çete olan Los Lobos’un üyeleri, çete işaretleri ve silahlarını gösterdikleri bir videoyla suikastı üstlendi.)
Ekvador’da çete üyeleri TV stüdyosunu bastı
Ülkede son olarak, TC Television kanalına 10 Ocak’ta düzenlenen saldırıyı soruşturan savcı öldürüldü.
Savcı Cesar Suarez, Guayaquil kentinin kuzeyindeki Bombero bulvarında aracıyla ilerliyordu, durduğu sırada silahlı saldırıya uğradı. Başından vurulan savcı Suarez, olay yerinde yaşamını yitirdi.
Narko-devlet mi değil mi?
Ekvador Devlet Başkanı Daniel Noboa, Los Choneros’un lideri Fito lakaplı Jose Adolfo Macias Villamar’ın hapishaneden kaçması üzerine 60 gün sürecek olağanüstü hal (OHAL) ve sokağa çıkma yasağı ilan edilmesinin ardından çete şiddetine ilişkin BBC'ye yaptığı açıklamada, çeteleri bir kez daha “terör örgütü” diye niteledi: “Bu sorun tüm dünyayı etkiliyor, burada faaliyet gösteren narko teröristlerin Avrupa'da, ABD'de operasyonları bulunuyor.”
InSight Crime araştırmasına göre, Macias (Fito), Meksika’nın Sinaloa karteli ve Kolombiya’daki Oliver Sinisterra Cephesi ile birlikte çalışan, Meksika ve ABD'ye deniz yoluyla uyuşturucu kaçakçılığıyla bağlantılı olan, Ekvador’un en korkulan çetelerinden biri olan Los Choneros’u yönetiyor. Reuters, Fito’nun, 2011 yılında uyuşturucu kaçakçılığı ve cinayet gibi suçlardan 34 yıl hapis cezasına çarptırıldığını yazdı.
Ülkede yaklaşık 180 cezaevi görevlisinin birçok cezaevinde organize suç çetelerince rehin alınmasının savaşın en çirkin tarafı olduğunu söyleyen Noboa, Villamar'ın nerede olduğunu henüz bilmediklerini söyledi.
Ülkenin başarısız bir “narkotik (narko) devlet” olma yolunda ilerlediği iddialarını ise reddeden Noboa, “Ekvador, narko devlete dönüşmesin diye her gün mücadele ediyoruz” dedi.
Ekvador, nasıl “narko-devlet” oldu?
575 silah, 478 el yapımı patlayıcı, 5,6 tondan fazla uyuşturucu
Bu tanımı daha önce, öldürülen Villavicencio’nun yerine yarışan başkan adayı Andrea Gonzalez kullanmıştı. Artık günün 24 saati çelik yelek giydiğini söyleyen Gonzalez, BBC Newshour’daki açıklamasında, “Narko-devlet olmanın eşiğindeyiz” demişti.
Ülkedeki son gelişmeler eşiği geçtiklerini gösterse de şu anki iktidar bunu reddediyor.
Ancak ülkedeki son operasyonlarda ele geçirilen mühimmat ve uyuşturucu onu doğrulamıyor:
Hükümetten yapılan açıklamaya göre, son bir haftada 1534 çete üyesi gözaltına alındı, içlerinden 158’i tutuklandı. Polis ve askerin birlikte yürüttüğü operasyonlarda çatışma da çıktı, 5 çete üyesi ve 2 polis öldü. Güvenlik güçleri, 575 silah ile 478 el yapımı patlayıcıya el koydu.
Operasyonlarda bulunan uyuşturucu miktarı ise 5,6 tondan fazla…
Uzmanlar, çetelerin, güvenlik güçlerini uyuşturucu faaliyetlerinin engellenmesi çabalarından caydırmak için de bu denli yüksek şiddete başvurduğunu söylüyor.
Pandemiden bu yana kötüleşti
Reuters’ta konuyla ilgili yer alan analizde, Ekvador’da güvenliğin, ülkenin ekonomisine de zarar veren COVID-19 pandemisinden bu yana kötüleştiği belirtiliyor:
Hükümet, şiddet içeren ölümlerin sayısının 2023'te 8 bini aştığını, yani 2022 rakamının neredeyse iki katına çıktığını açıkladı. Geçen yıl yolsuzlukla mücadele eden başkan adayının suikasta kurban gitmesiyle şiddet, siyasi arenaya da sıçradı.
İktidar bu durumdan, Güney Amerika’nın birçok bölümünü istikrarsızlaştıran kokain kaçakçılığı çetelerini sorumlu tutuyor. Ekvador hapishanelerindeki çeteler de devletin zayıf kontrolünden yararlanarak güçlendi. Hapishanelerdeki şiddet giderek yaygınlaştı, çete savaşlarında yüzlerce kişi hayatını kaybetti.
Wahington Post’tan Matthew Bristow ve Stephan Kueffner’ın makalesine göre, Ekvador limanlarının ABD ve Avrupa'ya uyuşturucu sevkiyatında artan önemi, karteller kaçakçılık yollarının kontrolü için savaşırken, ülkedeki cinayet oranının son beş yılda yüzde 300'den fazla artmasına neden oldu.
El Pais’ten F. Manetto da Meksikalı suç örgütleri bölge savaşı başlattığından beri, Ekvador’un derin bir güvenlik krizine boğulduğunu yazdı: “COVID-19 salgını sırasında kötüleşen durum, büyük ölçüde Meksika kartelleri arasındaki uyuşturucu kaçakçılığı rotalarına ilişkin anlaşmazlıktan kaynaklandı.”
Ülkedeki üç büyük çete, Los Lobos, Tiguerones and Chone Killers aynı zamanda Jalisco New Generation Cartel’in Ekvadordaki “lojistik operasyonlarını” yürütüyor.
Durumdan kazançlı çıkan ise ABD’li silah şirketleri oldu: Devlet Başkanı son olarak ABD’den orduları için 200 milyon dolarlık silah aldıklarını açıkladı.
Kokain üretimi ve trafiği: Kolombiya, Peru, Bolivya
BM Uluslararası Uyuşturucu ve Suç Ofisi'nin (UNODC), 2023 Dünya Uyuşturucu Raporu’nda, dünyada, hem kokain arzında hem de talebinde belirgin artışın yaşandığına, bu durumun muhtemelen geleneksel sınırların ötesinde yeni pazarların gelişimini teşvik edeceğine dikkat çekildi.
Raporda, kokainin elde edildiği koka ağacının 315,5 hektarlık bir alanda ekildiği, 2021’de 2 bin 304 ton gibi rekor seviyede kokain üretimi yapıldığı bilgisi yer aldı.
Küresel kokain pazarı ABD’nin yanı sıra Batı ve Orta Avrupa'da yoğunlaşmaya devam ediyor ancak Afrika, Asya ve Güneydoğu Avrupa'daki gelişmekte olan ülkelerde de hızlı şekilde yayılıyor.
Küresel yasa dışı afyon üretiminin büyük kısmı, başta Afganistan olmak üzere sınırlı sayıda ülkede yapılıyor. 2022'de 7 bin 800 ton olan küresel üretimin yüzde 80'i, yani 6 bin 200 tonu Afganistan’da üretildi. Afganistan’ı 795 ton ile Myanmar ve 504 tonla da Meksika izliyor.
Dünya genelinde afyonun yüzde 95’i Afganistan, Myanmar ve Meksika’da üretiliyor; koka ağacı ise Kolombiya, Peru ve Bolivya’da ekiliyor.
(AS/AÖ)