Ankara 28. Asliye Ceza Mahkemesi, bugün (Çarşamba) görülen duruşmada, savcının beraat istemli mütalaasına da uyarak Prof. Dr Kaboğlu ve Prof. Dr. Oran hakkında Ceza Yasası' nın 301/2. maddesinden açılan davanın düşürülmesine, 216/1. maddeden beraat etmelerine karar verdi.
Haklarında "yargı organlarını alenen aşağılama" ve "kin ve düşmanlığa tahrik" iddialarıyla 1,5 ile 5 yıl arasında hapis istemiyle dava açılan iki öğretim üyesi davanın açılmasından 6 ay sonra aklanmış oldu.
Dava 301'den düştü; 216'dan beraatle sonuçlandı
10 Nisan'da görülen bir önceki duruşmada, Adalet Bakanlığı'nın mahkemeye "yargı organlarını alenen aşağılama' iddiası yönünden soruşturma iznimize gerek yok" şeklinde yanıt gönderdiği bildirilmişti. Mahkeme ise, bu duruşmada söz konusu yanıt üzerine, 301 yönünden davayı düşürdü; 216. madde açısından ise, suçun oluşmadığına hükmetti.
Geçtiğimiz iki duruşmada mahkemenin 30'un üzerinde şahit dinlemesine sanık olarak yargılanan iki öğretim üyesi, davanın esasını ilgilendirmediği gerekçesiyle tepki göstermişti. Prof. Dr. Oran, "Şahitlerin tamamı bizim aleyhimizde ifade verse bile, bizi hangi ceza maddesinden mahkum edeceksiniz?" diyerek mahkeme başkanına sormuştu.
Dava ile Türkiye'nin ve raporda atıf yapılan "Türkiyelilik" kavramının yargılandığını savunan Prof. Dr. Kaboğlu, "Dava ile bu işin geldiği aşama, düşünceyi ifade özgürlüğüne bir müdahaledir ve Türkiye'de problemlerin üzerinin şalla örtüldüğünün göstergesidir" diye konuşmuştu.
Prof. Dr. Kaboğlu, 301. maddenin Anayasaya aykırı olduğunu öne sürerek, mahkemeden, konunun Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesini talep etmişti. Prof. Dr. Oran ve Prof. Dr. Kaboğlu'ya yönelik kovuşturma başta Avrupa olmak üzere dünyanın çeşitli üniversitelerinden ve diğer çevrelerden 1200'ün üzerinde kişinin bildirili tepkisine yol açmıştı.
"Sevr Paranoyası" Savcıyı rahatsız etti
Davanın başladığı 15 Şubat'ta da mahkeme yaklaşık 25 şahit dinlemişti. 14 Kasım'da iddianamesini yazan Ankara Cumhuriyet Savcısı Nadi Türkaslan, rapordaki "Sevr Paranoyası" kavramına atfen, "bu raporda, azınlıklar yönünden ileri sürülen taleplerle, yurdumuzu işgal altına sokan Sevr Antlaşması'nın azınlıklara ilişkin hükümleri büyük benzerlikler göstermektedir. Böyle bir benzerlik karşısında Sevr paranoyasına kapılmanın yadırganacak bir yönü yoktur" ifadelerini kullanmıştı. Savcı Türkaslan, "Türklük" yerine "Türkiyelilik" kavramı önerildiği için raporu eleştirmişti. (EÖ)