10 Mayıs'ta Ankara 28. Asliye Ceza Mahkemesi'nin, duruşma savcısının da mütalaasına uyarak Kaboğlu ve Oran hakkında Ceza Yasası'nın (TCK) 216/1. maddeden verdiği beraat kararını Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Boyrazoğlu temyiz etmişti.
Boyrazoğlu, dilekçesinde "Milletin bütünlüğünü tartışmaya açmak ütopik yaklaşımdır. Türkiyelilik üst kimlik olamaz, ülke bunu sindiremez, tetiklenen mozaik yapı daima bölünmeyle sonuçlanır" şeklindeki ifadeler kullandı.
Yeni azınlık tanımından "kin ve düşmanlık" sonucu
Yerel mahkeme, Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu'nun (BİHDK) eski Başkanı Kaboğlu ve eski Kurul üyesi Oran hakkında 159. maddesinden açılan davanın düşürülmesine de karar vermişti.
Temyiz dosyasını görüşen Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 216/1. maddesinden verilen beraat kararını, “Raporda yeni bir azınlık tanımının yapılması üniter devlet ve milletin bölünmezliğini tehlikeye düşürecek bir sonuca ulaşacaktır” tespitiyle esastan bozdu; bilim insanlarının mahkum edilmeleri gerektiğini bildirdi.
Üye Aktan: Raporun hiçbir yerinde tahrik yok
Gerekçede, alt kimlik-üst kimlik tartışmaları yapılarak eleştiri ve düşünce özgürlüğü sınırlarının aşıldığı, suçlama niteliği taşıyan ifadelerle de toplumsal tehlike boyutlarına ulaşıldığı belirtildi.
Karara muhalif kalan 8. Daire Üyesi Hamdi Yaver Aktan ise karşı oy gerekçesinde “raporun hiçbir yerinde şiddete tahrik yoktur” diyerek beraat kararının doğruluğunu savundu.
İki yıldır hapisle yargılanıyorlar
Oran ve Kaboğlu, "Türkiyelilik"üst kimliğini önerdikleri rapor nedeniyle 14 Kasım 2005 tarihinden bu yana 1,5 ile 4,5 yıl arasında hapis istemiyle yargılanıyorlar.
İddianameyi yazan Ankara Cumhuriyet Savcısı Nadi Türkaslan, rapordaki "Sevr Paranoyası" kavramına atfen, "bu raporda, azınlıklar yönünden ileri sürülen taleplerle, yurdumuzu işgal altına sokan Sevr Antlaşması'nın azınlıklara ilişkin hükümleri büyük benzerlikler göstermektedir. Böyle bir benzerlik karşısında Sevr paranoyasına kapılmanın yadırganacak bir yönü yoktur" ifadelerini kullanmıştı. (EÖ)