Fotoğraf: PİRHA
Haber merkezlerinin, eposta kutularına hemen her hafta, Türkiye’nin farklı sorunlarına dair basın bültenleri düşüyorsa, bilin ki bu bültenler, Demokrasi İçin Birlik’ten (DİB) geliyordur.
Sadece basın bültenleri ile değil, tematik konferanslar, demokrasi mesajları içeren şölenler, her kesimden politik kadın ve erkeğin yer aldığı paneller ve basın toplantıları da yine DİB’in işlerinden bazıları.
Yaklaşık beş yıl önce güncel politikanın getirdiği sorunlar yumağına bir yol açmak için farklı kesimlerden onlarca kişinin kurduğu DİB, bugünlerde beşinci yılını kutluyor.
DİB’in pandemi koşullarına dikkat edilerek 7 Aralık’ta Şişli Belediyesi Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde gerçekleşecek 6. Yıl kutlaması öncesi, DİB’i Ayşegül Devecioğlu ile konuştuk.
Devecioğlu, “Demokrasi güçlerinin birliği ülkenin geleceğini hayal edebilmesi açısından zorunludur. Gelin birlikte yaratalım birlikte yürüyelim” diyor.
“İlk çağrıyı Rıza Türmen yaptı”
Demokrasi İçin Birlik (DİB), ismi nasıl oluştu? Nereden geldi?
Demokrasi için Birlik, Türkiye’nin hızla başkanlık sistemine doğru sürüklendiği 2016’da yola çıktı. Demokratik hak ve özgürlüklerin yok edildiği, 14 yıllık AKP iktidarının ülkenin bütün kaynaklarını talan ettiği, gerici ve dinci bir rejimin hâkim kılınmaya çalışıldığı koşullarda, demokrasi güçlerinin birliği acil ve yakıcı bir ihtiyaç olarak kendini gösteriyordu.
Önceki dönemler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yargıcı ve milletvekili Rıza Türmen demokrasi güçlerinin birliğinin sağlanması yolunda bir çağrı yaptı.
Ve örgütlerle bireylerin ortak hedeflerde eşit hukukla yer alacağı uzlaşma zeminleri yaratacak ve asıl önemlisi tabandan yeni bir demokrasi anlayışını esas alacak bir hareket çağrısıydı bu.
Bu yakıcı birlik ihtiyacı platforma da adını verdi doğal olarak. Demokrasi için Birlik tek adam rejimine karşı demokrasi güçlerinin en geniş birliğini sağlamayı hedefledi. Ve başından beri kastedilen bir sol birlik değildi.
Yeniden yapılandırma
DİB, kimlerden oluşuyor, özetler misiniz?
Demokrasi için Birlik’in iki temel organı var: Koordinasyon ve Meclis. Meclisi hep temel karar organımız diye tanımladıksa da bunu hayata geçirebildiğimizi söylemek zor. Pek çok nedenle koordinasyonun daha aktif hale geldiği bir süreç yaşadık. Mecliste demokrasi mücadelesi veren önde gelen örgüt kurum ve kişiler var.
DİB Koordinasyonu’nda, HDP, CHP dahil bir çok siyasi parti üst düzeyde temsil ediliyor. Şu anda meclisi önümüzdeki dönemin zor koşullarını göğüsleyecek biçimde yeniden yapılandırmaya çalışıyoruz.
Esnek, demokrasi güçlerinin birbiriyle ilişki içinde olduğu, demokratik toplum kuruluşlarının siyasi partilerin ve mücadele dinamiklerinin temsil edildiği, faşizm ya da restorasyon kısır döngüsüne rağbet etmeyenlerin gerçek bir demokrasi için yürüttükleri tüm arayışları kucaklayan bir yapıyla beşinci yılında daha da güçlenerek yola devam edecek.
Yaklaşık beş yıl önce hangi amaçlarla yola çıktınız?
DİB 800 yüzü aşkın kişi ve kurum temsilcisinin katıldığı ilk kurultayında Başkanlık rejimi, OHAL ve KHK’lar, Laiklik, Barış olarak dört temel hedef belirlemişti.
Ancak bütün bu temel hedeflere eşlik eden iki düstur, atılan her adımın demokrasi güçlerinin birliğine hizmet etmesi ve halkın tabandan katılımına dayanan yeni bir demokrasi anlayışıyla hareket etmekti.
“Arzu ettiğimiz birlik halinden uzaktayız”
Peki bugün gelinen noktada amaçlarınıza ulaştınız mı?
Az önce de söylediğim gibi DİB yaptığı her kampanya da her etkinlikte ya da attığı her adımın demokrasi güçlerinin birliğe hizmet etmesini öne çıkardı. Sayısız siyasi parti görüşmeleri ile bu birliğin arka planını da örmeye çalıştı.
Ve bir rekabet duygusu yaşamadan herkesin birbirinin başarısından memnuniyet duyduğu bir ortamı var etmeye gayret gösterdi. Bugün geldiğimiz noktada beş yıldır varlığını sürdürmekte olan bir birlik platformunun varlığı bile bazı amaçlara yeterince olmasa da ulaşıldığının göstergesi. Ama henüz arzu ettiğimiz birlik halinden hayli uzaktayız.
“Seçim endeksli değiliz”
Genelde sizin gibi oluşumlar seçim endeksli söz söylüyor. Sizin duruşunuzu ben dışarıdan bakan biri olarak böyle görmüyorum. Sadece seçim bir araya gelmesi değil gibi. Doğru mu düşünüyorum?
DİB seçim endeksli bir birlik değil, hiç olmadı. DİB’in sermayenin toplum ve emek yararına dizginlenmesini, halkın her düzeyde katılımını ve denetimi sağlayacak mekanizmaların yaratılmasını, yerel ve yerinden demokrasiyi, barışı toplumsal cinsiyet eşitliği ve iklim yıkımına karşı mücadeleyi temel alan bir halkçı seçenek yaratılması hedefi, seçimlere indirgenmeyecek bir hedef.
Ancak bu halkçı seçenek yaratılma zemini oluşabilirse bu aynı zamanda halkın güçlendirilmiş parlamenter sistem ufkuna sığdırılmaya çalışılan değişim ve dönüşüm talebinin de yanıtı olacak.
“Seçime giden yol dikensiz değil”
Tam da bu noktada yeni bir seçim tartışmaları gündemde… DİB’in bu konuda bir tavrı ve sözü olacak mı?
Devletin görünür görünmeyen güçlerinin ve sermayenin de onayını ve desteğini alan bir restorasyon sürecinin neredeyse tamamlandığını görüyoruz.
Çember yavaş yavaş kapanıyor. Bugün sahnede olmayan halktır, halkın çıkarlarını tarih boyunca koşulsuzca savunmuş ve savunacak olanlardır, sahnede olmayan.
Muhalefetten de provokasyon korkuları yayılarak halkın seçimlerde gidip sessiz sedasız gidip oy veren bir insan topluluğuna dönüşmesi ve etkinliğini de bununla sınırlaması bekleniyor.
Demokrasi için Birlik ise kurulduğu günden itibaren halkın söz ve karar sahibi olacağı bir demokrasi için mücadele ediyor.
Öte yandan seçime giden yol da dikensiz gül bahçesi değil, devlet zoru artacak, mafyasından, faşist kabadayısına kontrgerillasına kadar hepsi halkın değişim ve dönüşüm talebine bastırmak için daha fazla sahneye çıkacak.
Burada halkı dışarıda bırakmayan ve özgüven yaratacak bir direnç hattı geliştirmek elzem.
Türkiye’nin hemen her sorununda DİB’in çözüm ürettiğini söz söylediğine tanık olduk. Bu süreçler nasıl gelişiyor? Yani çok fazla kişi, çok fazla görüş var ama ortak bir ses çıkabilir. Bunu nasıl başarıyorsunuz?
Evet Demokrasi için Birlik’te çok fazla farklı grup var. Fakat beş yıllık süreçte bizi bir araya getiren temel yaklaşımımızı zedeleyecek bir ayrışma ile karşılaşmadık. Herkes sorumluluğunun farkında, uzlaşma zemini yaratmak birliği genişletmeye ve etkinleştirmeye çalışmak temel hedef.
Ortaklaşılamayan konularda ise farklı düşünenler diğerlerine yol verme engel olmama hassasiyetini her zaman gösterdi.
“Umudumuz kolay kırılmıyor”
Yaklaşık 5 yıldır faaliyet yürütüyorsunuz, demokrasi adına sizin için “en umutlandırıcı” ve en “umutlarınızı kıran” meseleler hangileriydi?
İstanbul seçimlerinde sağladığımız birlik, temel gelir kampanyamız ve demokrasi konferansı en umut verici sekanslardı diyebilirim. Çünkü hepsinde çok sayıda farklı kuruluşun kişinin varlığıyla bu farklılıkların zenginliğimiz olduğu düşüncesiyle adım attık ve ortaya demokrasi mücadelesine yararlı bir birikim çıkardık.
Umudumuz kolay kırılmıyor. Ancak demokrasi güçlerinin açık faşizm tehlikesi karşısında hala temel hedeflerde bir araya gelmeyi başaramamış olmaları hemen bütün örgütlü yapılarda yaşanan kurumsallaşma eksikliği demotivasyon yaratıyor doğrusu.
"HDP'yi savunmak demokrasiyi savunmaktır"
Ve son sorularımıza gelirken, sizin tecrübenizi de göz önüne alarak sormak isterim, Türkiye demokrasi sorununun önünde hangi engeller var? Elbette bu engelleri nasıl aşacağız?
Saray’ı bütün yağma ve yıkım rejimiyle bir yana koyalım. Bu rejimin bir an önce defedilmesi için bir mutabakat var. Ve ülkenin nefes alması için bir an önce iktidardan uzaklaştırılmaları da gerekiyor. Ancak muhalefetin halktaki dönüşüm değişim iradesini karşılayacak bir siyasi irade ortaya koyamıyor. Tek adam rejimine karşı olan güçler sermaye merkezli politikalarda ısrar ediyor, vazgeçmiyor.
Sermayenin emek ve toplum yararına dizginlenmesini sağlayacak adımlardan uzaklar. Oysaki bütün dünyada demokratik süreçlerin güvence altına alamadığı yoksullar otoriter popülist rejimlerin kitle tabanını oluşturuyor.
Bir diğer konu Kürt sorunu diye kodladığımız sorun, Kürt sorununun demokratik barışçı çözümünü gerçekleştiremezsek demokrasiden de söz edemeyiz. Bu konuda sistem partilerinin tavırları ikircikli. HDP’nin kapatılma girişimlerine karşı topyekun bir itiraz geliştirilemiyor.
Oysa bugün, HDP’yi savunmak, demokrasiyi savunmak demek. Bu konuda sessiz kalınarak demokrasiden söz edemezsiniz. Türkiye'de gerçek demokrasi güçlerinin ya da “sol”un bir halkçı seçenek için güçlerini birleştirememeleri büyük bir sorun.
Siyasi partilerin örgütlerin yazdıkları bildirilere parti meclisi sonuç bildirgelerine açıklamalarına bakıyorum, neredeyse herkes aynı şeyi söylüyor ama halkın çıkarlarını savunacak bir birlik hareketi oluşturulamıyor.
Son olarak, 7 Aralık Salı günü beşinci yıl dönümümüz. bir “5. Yıl” mesajı alabilir miyiz sizden?
DİB beş yıldır zorlu bir yolculuk sürdürüyor. Siyasi toplumsal duruma kendi gücü yettiğince müdahalede bulunuyor ve siyasal toplumsal süreçlerin bütün olumlu ve olumsuz yanlarından doğallıkla etkileniyor. Mevcut duruma bakınca beş yıldır hayatiyetini sürdürebilmenin bile büyük bir başarı olduğunu düşünüyorum.
Beşinci yıl mesajım şu: DİB’in büyütmeye çalıştığı birlik hareketi, ucuz emek olarak pazara çıkarılan gençlerimize, pazardan çürük sebze meyve toplayan halkımıza, doğru beslenememekten gelişim bozukluğu gösteren çocuklarımıza erkek şiddeti sonucu hayatını kaybeden kadınlara, boğulan nehirlere, yakılan ormanlara borcumuzdur. Demokrasi güçlerinin birliği ülkenin geleceğini hayal edebilmesi açısından zorunludur. Gelin birlikte yaratalım birlikte yürüyelim.
|
(EMK)