"Aynı gündemde mücadele etmeyi başaramadık."
İstanbul'da düzenlenen Özgürlüğümüz İzin Dayanışmaya, Örgütlenmeye mitinginin Tertip Komitesi Başkanı Filiz Karakuş, geçen 8 Mart'tan bu 8 Mart'a kadınların yaptıklarını ve yapamadıklarını anlattı.
-Geçtiğimiz 8 Mart'tan bu 8 Mart'a kadınlar neler yaptı?
Kadınlar gerek kendi özgül sorunları, gerekse dünya ve Türkiye gerçekleriyle ilgili olarak seslerini duyurmaya çalıştılar. Medeni Kanun'un değişmesi için yapılan çalışmalar, F tipine karşı "Endişeliyiz" grubunun her hafta kadın tutuklularla dayanışma için gerçekleştirdikleri etkinlik, KESK'li kadınların kamu çalışanlarına uygulanan pantolon giyme yasağının kaldırılmasıyla sonuçlanan eylemleri, Türk ve Kürt kadınlar arasında dayanışma gelişterme amacıyla gerçekleştirilen Diyarbakır, Batman, İstanbul kadın buluşmaları en önemli işlerdi. Ama aynı gündemle mücadele sürdürmeyi başaramadık.
-Bunun nedeni ne?
Aslında kabaca kategorize edersek, İstanbul'da iki kümelenme var. Birinci kümelenmede seksenli yılların kazanımları ve kadroları üzerinde yükselen ve etrafında tek tek feministleri ve küçük kadın grupları yer alıyor. Bu grupların hemen hepsinin faaliyet alanı bir özel sorunla sınırlanmış. Örneğin; Mor Çatı, KADAV, KADER böyle gruplar. Bu grupların faaliyetleri profesyonel ve gönüllü kadınların çalışmalarıyla sürüyor. Bu gruplar, kendi özel faaliyetlerinin alanına girmediğini düşündükleri eylemlilikler içinde yer almayı tercih etmiyorlar. Ama örneğin Medeni Kanun değişikliği için yapılan çalışmalarda bu grupların tümü birlikte iş yaptı.
-İkinci kümelenmede hangi gruplar yer alıyor?
Bu kümelenmenin çoğunluğunu, parti, sol platform gibi karma örgütlerde yer alan ya da aynı zamanda diğer toplumsal muhalefetle ilişkili olan kadın gruplarına mensup kadınlar oluşturuyor. Geçen yıl ve bu yılki 8 Mart mitinglerini düzenleyen, "Endişeliyiz" eylemini bir yıl boyunca sürdüren, "Savaş Karşı Kadın Platformu"nu kuran, anadilde eğitim hakkı eylemlerine destek veren bu kadınlar. Bu kümelenme için esas mücadele alanı erkek egemenliğinin savaşta, sermaye egemenliğinde, militarizmde vs. nasıl olduğunu açığa çıkarmak, bu dolayımla da hem erkek egemenliğine hem de örneğin savaşa karşı çıkmak.
-Bu karşı çıkış, politik olarak yeterli mi?
Ben bu kümelenmenin aktif militanıyım. Taleplerimizi dile getirirken sınıfsal, ulusal baskı ile cinsiyetçilik arasındaki bağlantıyı kurma çabası var. Ancak bağlantının kadınların özgül sorunları üzerinden değil, dünya ve Türkiye sorunları üzerinden sürmesi, erkek egemenliğine karşı mücadeleye verilen önem konusunda kuşkular doğurabiliyor ve birinci kümelenme ile açı farkını arttırıyor. Benim açımdan da erkek egemenliğine karşı mücadelenin sürekli olarak diğer sorunlar dolayımıyla ele alınmasında sorun var. Bunu gündemi ne olursa olsun, sadece kadınların yaptıkları eylemlerin; kadın dayanışmasını arttırdığını, kadınların inisiyatiflerini geliştirdiğini, kadınlık durumunu sorgulamaya ve dolayısıyla kadın kurtuluş mücadelesine katkısı olduğunu reddetmeden söylüyorum.
-Bu iki küme Medeni Kanun çalışmaları sırasında neden biraraya gelemedi?
Medeni Kanun çalışmaları birinci küm diye tanımladığım kesimi de aşan bir genişlikteydi. Bu çalışmada, ANAP Kadın Kolları, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği vs. de vardı. Benim açımdan bu çalışmayı yürüten kadınların, "kadın hakları dostu" Adalet Bakanı Hitmet Sami Türk'ün sırtında taşıdığı cezaevlerindeki ölümlere değinmemesi, Medeni Kanun'un gerekçesindeki milliyetçi kısmı görünür kılmayı ya da mülkiyet ilişkilerini kadın-erkek ilişkisi dışında da sorgulamayı anlamlı görmemeleri problemliydi. Bu yaklaşım, savaş ve göç nedeniyle ailede edinilmiş hiçbir mala sahip olmayan yoksul Kürt kadınların, Adalet Bakanı ile cezaevi katliamlarını yok sayarak ilişkilenemeyen sosyalist ve insan hakları savunucu kadınların, cinsiyetçilikle mücadele ederken diğer toplumsal egemenlik ilişkilerine de değinmeyi gerekli olduğunu düşünen kadınların bu çalışmaya yakınlaşmasını güçleştirdi.
-Önümüzdeki dönemde yakınlaşma mümkün mü?
İki kümelenme arasında açı farkının azaltılmaya çalışmak, belki de yeni bir kümelenme sağlamak gerekiyor. Önümüzdeki dönemde, kadın hareketi-kadın kurtuluş hareketi, farklı kimliklerle özgül sorunlarda buluşmanın yöntemleri, kadın kurtuluş mücadelesinin diğer ezilenlerin mücadeleleri ile ilişkileri, karma grup kadınları bugünkü halleriyle neredeler vs. gibi konuları gündemimize almamız gerekiyor.