Özgür Gündem Gazetesi hakkında 24 Temmuz'dan bu yana 22 dava, sadece 1 Ocak-16 Mart tarihleri arasında savcı ve basın bürosu tarafından toplam 67 soruşturma açıldı.
Gazetenin avukatı Özcan Kılıç, İstanbul Adliyesi'nde iki savcının sadece Özgür Gündem Gazetesi'ne yönelik çalıştığını belirterek, "Soruşturmalar bizzat Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği'nin takibi altında yapılıyor" dedi. Gazetenin Koordinatörü Ahmet Birsin, baskının bir toplumu susturmaya yönelik olduğunu söyleyerek, "Her koşulda hakikatleri anlatmaya, gerçekleri yazmaya devam edeceğiz" dedi.
"Gerçekler karanlıkta kalmayacak" diyerek yola çıktılar ve 1990'lı yıllardaki o karanlık günlere ışık tuttular, gerçekleri yazdılar. Gözaltına alındılar, tutuklandılar, öldürüldüler, bombalandılar. Çalıştıkları gazeteleri gizli gizli dağıttılar, dünya basınının pek de alışık olmadığı "Küçük Generalleri" oluşturdular. İstanbul Kumkapı'da bulunan binaları, dönemin Başbakanı Tansu Çiller'in hedef göstermesinin ardından bombalandı. 2011'de KCK adı altında düzenlenen operasyonlarda dağıtımcıları, muhabirleri, editörleri gözaltına alındı ve tutuklandı. Ama yılmadılar, gerçekleri halklara ulaştırmaya devam ettiler.
Gazete bugünlerde, özellikle 24 Temmuz'da başlayan çatışmalı süreçle birlikte yeniden iktidarın hedefinde. Temmuz'dan itibaren Kürt özgür basınının sembol yayını Özgür Gündem Gazetesi'nin yazarlarına ve sorumlu yazı işleri müdürlerine çok sayıda soruşturma açıldı. 24 Temmuz'dan bu yana gazeteye yönelik "örgüt propagandası" yaptığı, "Cumhurbaşkanı'na" ve "Türk polisine" hakaret ettiği iddiası ile İstanbul Adliyesi ağır ceza mahkemelerinde toplam 22 dava açılırken, 1 Ocak-16 Mart 2016 tarihleri arasında İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nca 47 soruşturma başlatıldı.
Ayrıca gazete çalışanları tarafından çıkartılan haftalık yayın organı Yeni Demokratik Ulus'a da "örgüt propagandası" ve "Türklüğü aşağılamak" iddiasıyla toplam 8 soruşturma açıldı. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı Basın Bürosu tarafından da "tekzip yayınlamama", "iftira" gibi iddialardan toplam 20 soruşturma açıldı.
Cumhurbaşkanlığı'ndan özel inceleme
Gazetenin 20 yıldır avukatlığını yapan Özcan Kılıç, gazeteye yönelik baskıların kendisini şaşırtmadığını, gazete çalışanlarının bu baskılara alışık olduğunu söyledi. Özgür Gündem'e yönelik İstanbul Adliyesi'nde iki ayrı savcılık biriminin çalıştığını söyleyen Kılıç, ayrıca Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği'nin gazeteyi her gün özel olarak incelediğini ve bu savcılara suç duyurusunda bulunduğunu belirtti.
Bu uygulamanın hukuki olmadığını belirten Kılıç, birçok soruşturmanın da özellikle kuşatma alındaki kentlerdeki hak ihlallerini yapan devlet güçlerinin valilikler ve İçişleri Bakanlığı aracılığı ile yapılan suç duyuruları sonucu açıldığını belirtti. Kılıç, "Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Özgür Gündem'i markajına aldı. Gazeteye yönelik soruşturmalar bizzat genel sekreterliğin takibi altında yapılıyor" dedi.
Kadın sayfası ve kadın muhabirler hedefte
Özgür Gündem gazetesi "kadın özgürlükçü" çizgide yayın yapan bir gazete. Bu nedenle de kadın sayfasına önem veriliyor. Kadın sayfasında kadın direnişi okura ulaştırılıyor. Kılıç, özellikle gazetenin kadın haberlerinin yer aldığı 2'nci sayfasına yönelik soruşturmaların açıldığına dikkat çekerek, JINHA muhabirlerine ait haberlere de aynı şekilde soruşturma açıldığını söyledi. Bu soruşturma furyasından etkilenenlerden biri de, Özgür Gündem Gazetesi'nin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne özel olarak çıkardığı Binewş ekinde yazısı yer alan Reyhan Hacıoğlu.
Hacıoğlu hakkında İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından "örgüt propagandası yaptığı" iddiasıyla soruşturma açıldı. Hacıoğlu, kadın sayfasına olan baskının tamamen kadın direnişinin yükselmesi ile paralel olduğu görüşünde. Kadınların sindirilmek istendiğini belirten Hacıoğlu, "Kadınları sindirmeye çalışsalar da biz de tam tersi bir etki yaptı. Daha çok çalışıyoruz, daha çok üretiyoruz. Yılmayacağız. Biz de kadın gazeteciler olarak geçmişten gelen birikimlerin üzerine yeni birikimler eklemek istiyoruz. Bizim gazeteciliğimiz suç değil" diye konuştu.
“Topluma tehlikeli bir şekilde sus işareti gösteriliyor”
Gazetenin yöneticileri ve yazarları haftanın 3 gününü İstanbul Adliyesi'ne giderek ifade vermekle yükümlü. Bu durum kendilerini olumsuz yönde etkilemek yerine daha çok çalışmalarına neden oluyor. Gazetenin Koordinatörü Ahmet Birsin, gazeteye yönelik baskının bütün bir toplumu susturmaya yönelik olduğuna dikkat çekti.
Sansür sadece gazeteye değil toplumun bütününe bir sus işareti gösterildiğini ve bu sus işaretinin çok tehlikeli olduğunu söyleyen Birsin, "Özellikle Cumhurbaşkanı'nın son açıklamaları bizleri tehdit ediyor. Bunun içinde sadece gazeteciler yok, avukatlar var, akademisyenler var, toplumun her kesimi var. Onun dışında kalan herkes terörist ilan edilmiş durumda" dedi.
“Gerçekleri yazmaya devam edeceğiz”
Gazete çalışanlarının e-posta ve telefon yolu ile tehdit edildiğini belirten Birsin, Ankara saldırısının Özgür Gündem'e mal edilmesinin hukuk ve ahlak dışı olduğunu dile getirdi. Bu şekilde tamamen bir algı yanıltması yapılmaya çalışıldığını söyleyen Birsin, "Şiddete karşı gazetecilik faaliyetimizi devam ettiriyoruz.
Ancak, bizzat Cumhurbaşkanı'nın hedef gösteren dili ile böyle bir algı çarpıtmasına maruz kalıyoruz. Toplumsal bir linçe davetiye çıkartılıyor" diye konuştu. Birsin, son olarak şunları söyledi: "Biz de yorulmak yılmak yoktur. Biz her koşulda hakikatleri anlatmaya, gerçekleri yazmaya devam edeceğiz. Bundan sonra başımıza bir şey gelirse de sorumlusu bizi hedef gösterenlerdir." (EK/EA)