Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammarberg, 28 Haziran-3 Temmuz arasında yaptığı ziyaretin ardından hazırladığı "Azınlıkların İnsan Hakları" raporunda Türkiye'nin ısrarla, azınlıkları sadece Lozan Anlaşması'nın dar bir yorumuyla sınırlı olarak algılamasından "endişe duyduğunu" belirtti.
Raporun "azınlık dilleri ve ifade özgürlüğü hakkı" başlıklı bölümünde Türkiye'nin henüz imzalamadığı Avrupa Bölgesel veya Azınlık Dilleri Sözleşmesi'ne atıfta bulunan Hammarberg varolan azınlıkların dillerinin öğrenilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılmasını önerdi.
Azınlık okulları da dahil olmak üzere, öğrencilere her sabah "Ne mutlu Türküm diyene" diye biten andın okutulmasını eleştiren Hammarberg, hükümetin azınlık okullarına destekte bulunmamasına ve mütekabiliyet esasını uygulamasına da tepki gösterdi.
Anadili eğitimi
Hammarberg, azınlık gruplarına mensup yurttaşların dillerini öğrenmek için özel kurslara gidecek olanakları olmadığını ve yoğun şekilde bu eğitimin devlet okullarınca verilmesini istediğini de vurguladı.
TRT'nin Kürtçe yayına başlamasını olumlu bulan insan hakları komiseri, eylemlere katıldıkları için "terör örgütü üyeliği"yle yargılanan çocuklarının durumunu da gündeme getirdi. Raporda atıfta bulunulan diğer konular arasında Sur Belediye başkanına çok dilli belediyecilik nedeniyle uygulanan yaptırımlar, Roj TV'nin kapatılmaması için Danimarka'ya mektup yazan DTP'li belediye başkanlarının yargılanması da var.
İfade özgürlüğü
Hammarberg, ifade özgürlüğü konusunda TCK'nın 301. maddesinden açılan davalar, TMY, AİHM'den türkiye hakkında çıkan mahkumiyetlerin çokluğunu vurguladı.
Ayrımclıkla mücadele konusunda TCK'nın 216. maddesinin amacına uygun kullanılmadığını ekleyen Hammarberg, 2006'da İzmir'de "Kürt nüfus artışı durdurulsun" diye yapılan kampayanı şikayetlere rağmen cezalandırılmadığını belirtti. Anti-semit ifadelerin de cezasız kaldığını ekledi.
Hammarberg, Adalet Bakanı Sadullah ergin'le yaptığı görüşmede yasal değişiklikler konusunda hükümetin kararlı olduğunu gözlediğini belirtti.
Öneriler
Dil: Üniversitelerde azınlıkların dilleri konusunda eğitmen yetiştirecek bölümler açılmalı. Varolan "Lozan azınlık okulları"nın kapasitesi artırılmalı. Nüfusun ağırlıkla yaşadığı bölgelerde bu dillerin korunması ve ilerlemesi sağlanmalı; siyasi kampanyalarda ve medyada kullanılmalarının önü açılmalı.
Kürtçe siyasi propaganda ve yayıncılık: TCK'nın 301 ve 220. maddeleri başta olmak üzere, yayıncılık, siyasi partiler ve seçim kanunlarında ifade özgürlüğünü kısıtlayan düzenlemeler gözden geçirilmeli. İç hukukun Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi'yle uyumlu biçimde yorumlanması için hakim ve savcıların eğitimi gerekli.
Terör suçlarıyla yargılanan çocuklar: Bu bağlamda tutuklanan ve hapsedilen çocukların durumuna özellikle ilgi gösterilmeli. 18 yaşından küçük çocuklar için, topluma yeniden kazandırılmalarını amaçlayacak şekilde, çocuğa özgü usuller, yetkililer ve kurumlar bulunmalı.
Hrant Dink cinayeti ve tehditler: Nefret suçları işleyenler, AİHM ve AİHS'le uyumlu şekilde cezasız kalmamalı. TCK'nın 216. maddesinin bu anlamda etkinliği değerlendirilmeli.(EÜ)