Başbuğ, ordunun "sözde vatandaş" ifadesini, Anayasa'daki "Atatürk milliyetçiliği kapsamında", kendisini Türk milletinin bir parçası olarak görmeyen, vatandaşlık haklarını istismar edenler için kullandığını belirtmişti. Hukukçular ve siyaset bilimciler ise, böyle bir referansın tercih edilmesinin "orduda değişim"in ne denli güç bir süreç olduğunu göstermesi bakımından önemli bir gösterge olduğu kanısında.
Başbuğ'un yeni tanımına, Prof. Dr. Baskın Oran, "Herkesin vatandaşlık kavramını bir sözlük veya ansiklopedi açarak öğrenmesi lazım" yorumunu yaparken, Prof. Dr. Bakır Çağlar, "Anayasa'ya yapılan makyaj akıyor" dedi. Prof. Dr. Levent Köker ise "Belli bir ideolojiye bağlı vatandaşlık tanımı yapılamaz" diye konuştu.
Vatandaşlık hukuki bir bağdır
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi (AÜSBF) Öğretim Görevlisi Prof. Baskın Oran, Org. Başbuğ'un "düzeltme"sinin Anayasa'nın "Başlangıç" bölümüne atıf yaptığını belirtiyor.
Anayasa'nın Başlangıç bölümünde;
(Değişik: 3.10.2001-4709/1 md.) Hiçbir faaliyetin Türk millî menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihî ve manevî değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve lâiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı...
... fikir inanç ve kararıyla Türk milleti tarafından demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ediliyor.
Prof. Oran'a göre, Anayasa'da böyle bir tanımın yer bulması ve Türk milletinin "ali çıkarları" karşısında hiçbir mülahazanın kabul edilmemesi, her türlü hukuksuzluğun ve derin devletin de yolunu açıyor.
Vatandaşlık kavramının içini dolduran kriterin "hukuk" olduğunu anlatan Oran, "Bu iş Anayasa'ya düşmez. Vatandaşlık bir ülkede yaşayan bireyle onun devleti arasındaki hukuki bir bağdır"diyor.
Türkiye'de Atatürk milliyetçiliği konusunda bir oydaşma olmadığını kaydeden Oran, bu tür tanımların "muğlak ve değişken" olduğuna işaret ediyor:
"Milli menfaat nedir sorusunun yanıtı sadece Türkiye'de değil, dünyada da sürekli olarak değişir. Böyle bir kriterden yola çıkarak vatandaşlığı tanımlamaya kalkmak, özgür bireyi yok saymak anlamına gelir."
Prof. Oran, ordudan gelen açıklamaların altında yatan "ruh hali"ni şöyle değerlendiriyor:
"Hala geçmişin geçerli olduğunu sanıyorlar, değişime ayak uyduramadılar. AB sürecinde Türkiye'de meydana gelen gelişimi hazmedemediler"
"Anayasa'nın felsefesine uygun"
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi (İÜSBF) Öğretim Üyesi Prof.Dr. Bakır Çağlar ise Başbuğ'un ifadelerinin "sözde vatandaş" tanımını biraz daha netleştirdiği kanısında. "İç" ve "dış" düşman kategorisinin, Atatürk milliyetçiliğine referansla yapılan tanıma göre belirlendiğini kaydeden Çağlar, "Bu da çok yadırgadığımız bir durum değil" diyor.
"Makbul vatandaş, liselerde 1990'lardan sonra okutulan bir kavram. Ülkedeki 'sosyal barış' şu veya bu şekilde tehlikeye düştüğünde, makbul vatandaşın karşısına, iç düşman olarak 'sözde vatandaş' çıkarılıyor. İşin özü budur."
"Sözde vatandaş" sözlerinin Başbuğ'un "açıklık getirdiği" biçimiyle de Anayasa'nın felsefesine ve ideolojisine tam bir uyum gösterdiğini anlatan Prof. Çağlar şunları söylüyor:
"AB için yapılan yasal reformlarla 1982 Anayasası arasında derin bir çukur var. Devlet cihazının tepkilerinin altında yatan da bu durum. 1982 Anayasası'na kısmi bir makyaj yapıldı. Ama kozmetik maddeler dayanıklı maddeler değildir, ancak geceden sabaha kadar dayanır. Şimdi bunlar akmaya başladı."
"Türk bayrağına saldırı" gerekçesiyle yargılanan çocuklara açılan davada da aynı yaklaşımın görüldüğünü hatırlatan Çağlar, Ceza Yasası'nın da Anayasa'nın felsefesinin pozitif bir yoruma dayandırılmasından kaynaklandığını ifade ediyor.
Anayaya Hukuku uzmanı Çağlar'a göre, tanık olunanlar, yasal kurallarla uygulama arasındaki kapanmayan uçurum; devletçi anlayışın hâlâ süren hakimiyetinin bir göstergesi. Böyle olunca da Başbuğ'un açıklaması, Genelkurmay'ın ilk açıklamasının "düzeltilmesi" değil, "doğrulanması" anlamına geliyor.
İhlal edenler başkaları
"Belli bir idelolojiye bağlı vatandaşlık tanımı yapılamaz. Anayasa amentüler değildir" diyor Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Levent Köker.
Köker, Org. İlker Başbuğ'un açıklamasında TSK'nin Türk bayrağına yapılan saldırıyı hoş göremeyeceği ve kabul edemeyeceği yolundaki ifadelerini de eleştirerek, sorunun bir başka yönüne de işaret ediyor:
"Türk bayrağına saygıyı güvence altına almak ve bayrağı korumak için TBMM'nin yaptığı bir Bayrak Kanunu, bunun bir de tüzüğü var. Son günlerde ülkenin dört bir yanında gerçekleştirilen gösteriler dolayısıyla bu kanun ve tüzük sürekli ihlal ediliyor. Asıl bayrağa saygısızlık da böylece yapılıyor."
Kanunda ve tüzükte bayrağın nerede, ne zaman, nasıl kullanılacağının düzenlendiğini belirten Köker, resmi kurumlar dışında bayrak kullanmak için mülki amirden izin alınması gerektiğini, evlere, araçlara gelişigüzel bayrak asmanın, hatta bayrağı elinde tutmanın bile cezai müeyyidesi olduğunu hatırlatıyor.
Mülki idare amirlerinin bu durumlarda gereğini yapmaları yasa gereğiyken, görmezden geldiklerini anlatan Prof. Dr. Köker, "Bayrağa saygı soyut bir durumdur. Vatandaşlar arasında ayrım olmaz. Herkes de kanuna uymak zorundadır" diyor. (AK/TK)