Eskiden genellikle Amerikan ve İngiliz yapımı dizileri izlemeye alışan bizler de Türk tipi diziciliği öğrendik; İnternete gir, bilinen sit-com ve pembe dizi senaryolarını indir, Türkiyeli televizyon izleyicisinin anlayacağı kıvama getir, ne uyarlama olarak ad geçir, ne de esinlendiğini söyle, al sana yeni nesil yerli yapım televizyon dizisi.
Şarkıcı dizilerinden durum komedilerine...
5 yıl kadar önce şarkıcı dizileri ile başlayan furya, sit-com, yani durum komedilerinin keşfi ile hem ucuz hem de pratik bir hal aldı. Tek bir stüdyoda, tek mekanda çekilen diziler, prodüksiyon gerektirmediği için en fazla 3 günde çekiliyor, tek mekan olduğu için de ucuza çıkıyordu. İş sadece bilinen bir "ünlü"yü projede oynatmaya kalıyordu. Bir de bu "ünlü"ye ödenen dudak uçuklatan, binlerce dolarla ifade edilen paralara.
Bir süre sonra, sit-comların da etkisinin geçeceğini hisseden yapımcılar, bu kez konulu dizilere el attılar. Kapı kulları ile ağa sınıfının birbirine geçtiği, otantik Kapadokya-New York-İstanbul üçlemesi Asmalı Konak, Galatasaray maçlarının reytinglerini bile geride bıraktı, yayın saatinde sokaklardaki insan sayılarında azalma görüldü. Yüksek yapımcı zekası, son derece iyi kotarılmış bir senaryo ve iyi yönetilmiş Asmalı Konak'tan feyz alarak, doğu hikayelerine yüklenmeye başladı.
Yeni yayın döneminin hazırlıklarına başlanılan Haziran aylarında ulusal kanalların drama bölümlerinin önünde toplam 46 tane Ankara'nın doğusunda geçen hikaye vardı. Bir bölümü onay aldı, bir bölümü bir başka bahara denerek rafa kaldırıldı. Yeni çekilen projelerin bir bölümünü geçen haftadan itibaren izlemeye başladık. Asmalı Konak'a rakip olmak gibi bir yarışa giren dizilerden bazıları, kanal yöneticilerinin "yüksek cesareti"nin ürünü olarak, Asmalı Konak ile aynı gün ve saatte yayına girdi. Reyting sonuçları henüz açıklanmadı ama muhtemelen, sokakta bile "Seymen Ağa mayın patlamasından kurtuldu mu?" tartışmaları sürerken, yeni dizilerin şansları oldukça düşük.
Asmalı Konak'la derdimiz ne?
Asmalı Konak ne ki ortalık bu kadar birbirine girdi? Teknik ve oyuncu yönetimi olarak söylenecek hiçbir şey yok. Senaryo da güzel, o halde, peki neden bu kadar eleştiri alıyor kimi çevrelerden?
Bilenler bilmeyenlere anlatsın, iyi eğitimli, zengin bir köy ağası ile iyi eğitimli, orta sınıf kent kızının neden bilinmez New York sokaklarında başlayan ve Kapadokya'da kadının erkeğin elini öpmesi suretiyle evliliğe dönüşen hikayesi Asmalı Konak...
Çok gezen, çok "entel", çok okuyan ressam kızın aşkı uğruna her şeyi terk etmesi ve aslında ağır maço bir taşra adamını sevmesi son 8 aydır televizyonla ilgisi olan hemen herkesin başlıca konusu...
Aslında, senaryo biraz da gerçekleri, okumuşluğun ne anlamlara gelebileceğini de anlatıyor. "Asla izlemem" denilen televolelerdeki hemen her şeyi ezbere bilenler, hangi mankenin neden kiminle kavga ettiğini sorsanız düşünmeden cevap verenler "gerçek" ortaya çıkınca, "o kadar çok veriliyor ki televizyonda, bir şekilde duyuyoruz" diyor. Sanki televizyon kanalları evlerdeki televizyonları zorla açık tutuyorlar, zorla program izletiyorlar gibi...
Televizyon dizileri neden sosyal içerikli mesaj versin ki?
Asmalı Konak ve türevleri, başta "kapı kulluk" olmak üzere pek çok "çağdışı" kaldığı iddia edilen konuyu övmekle suçlandı başından beri. Ama kimse "bunlar yaşanmıyor" diyemedi. Baştan anlaşalım, televizyon dizilerinin sosyal içerikli mesaj verme gibi bir zorunlulukları, hatta kaygıları bile yok. Televizyon dizisi bir "eğlence" aracı, dolayısıyla istediği konuyu da anlatabilir. Ha anlattığı şeyden hoşlanmıyorsanız da, izlememe şansı parmaklarınızın ucunda, kumandanın düğmesinde.
Evet doğru, Asmalı Konak son derece erkek egemen bir hikaye. Dizi, bahar sezonunun son bölümünde belki de şimdiye kadar çekilen en cesur tecavüz sahnesi ile gündeme oturdu. Dizinin kadın karakteri Bahar, erkek Seymen Ağa tarafından hastanelik oluncaya kadar dövüldü. Elbette olumlanacak sahneler değildi, ama "hayır böyle bir görüntü verilemez" demek de, bu dünyada günde belki milyon kere yaşanan bir şeyi yok saymak olurdu.
Kadın için yaşam her yerde zor, metropolde de...
Evet, kadınlar dayak yiyorlar, evet, kadınlar tecavüze uğruyorlar, ve ne yazık ki evet, kadınlar -ki Bahar gibi iyi eğitimli ve kent soylu olanlar da buna dahil- bu durumu sadece bir özürle kabullenebiliyorlar. Buradaki sorun, Asmalı Konak'ta böyle bir sahne çekildiğinde neden bunun olumlandığı gibi bir izlenim yaratıldığı. Bir dizide ya da filmde bir tecavüz ya da dayak sahnesinin olması neden onaylandığı için varmış izlenimi yaratıyor?
Dizideki diğer kadın karakterler de gelenekler ve konu komşu ne der zorlamalarıyla çevrelenmiş durumdalar. Onlar için bulundukları ortamda tek başlarına bir yere gitmek ya da içki içmek ayıp, hatta daha da ilerisi, ahlaksızca. Peki bunun neresi yanlış? Ankara'nın doğusunu bırakın, İstanbul'da bile çoğu zaman tek başına bir yere gitmek zor değil mi?
Asmalı Konak yayına girdiği ilk günden beri reyting ölçümlerinde her grupta birinci oluyor. Ama belli ki sırf dizide var diye ne kadınlar kendine maço bir ağa arıyor, ne de erkekler kadınlara vahşice tecavüz ediyor. Çünkü bu dizi olmadan önce de bazı kadınlar kendilerine maço ağalar arıyorlardı, ve bazı erkekler kadınlara vahşice tecavüz ediyorlardı.
Bu sadece bir hikaye, yani izlediğiniz her şey tamamıyla hayal ürünü, başka bir taraftan da yaşanmamış hiçbir şey hayal edilemez...