Zaten iş biraz karışıktı, erkek halihazırda başka bir kadınla birlikteydi, o kadından bir oğlu vardı, gerçi pek çok başka kadından da pek çok başka çocuğu vardı ama... Her neyse, bırakamadı gibi oldu kadını, bıraktı da, evini ayıramadı, oğlunu çok önemsiyordu falan...
Sonra bir gün ipler koptu, cevval bir magazin muhabiri, ikiliyi bir barın üst katında sarmaş dolaş yakaladı, tabii bir anda herkesin bildiği iş ayyuka çıktı... İbrahim Tatlıses ve Asena birlikteliklerini medyanın verdiği yetkiye dayanarak ilan ettiler.
"Asena bizim kedimiz..."
Sonrası malum, ayaklarından vurulan, "racona" kurban giden kadınlar, vurulmaların ardından "beni çok seven birileri yapmış" diye utanmadan açıklamalar yapan bir erkek, ortalık kan gölü, hayatını dans ederek kazanan bir kadın yatağa mahkum, her şey korkunç...
Aradan zaman geçti, bu ülkede zordur ama nasıl olduysa Tatlıses bir süre gündemden düştü, geçen haftaydı magazin sayfalarının manşetlerine taşındığında, Kanada'ya konsere giderken demeç vermişti. "Asena bizim kedimiz, ayrılmadık" diye...
Kurdu kedi uysallığına getiren Tatlıses'in sesi ve gücü havaalanında giderayak çıktı, akşam haberlerine de malzeme çıktı ama öyle magazine uygun tatta değil.
Ancak bir iki dakikayı kurtarırdı bu iş, magazin şefleri hayıflanmıştır eminim görüntüleri görünce, "kahretsin neden daha çok konuşmadı" diye. Neyse ki istedikleri bir gün sonra oldu, Asena bir faksla medyaya basın toplantısı yapacağını duyurdu.
Basın toplantısıyla haberleşme
Basının karşısına geçtiğinde söyledikleri Türkiyeli bir kadının ağzından duyulması son derece mümkün sözlerdi. Tatlıses bundan dokuz ay önce bitmiş bir ilişkiyi inatla bitirmeme tavrındaydı, birbirlerini görmüyorlardı ama Tatlıses basına çıkıp hala konuşabiliyordu.
Asena da "bundan böyle Tatlıses ile ilişkim kalmamıştır" demek için basın toplantısı yapıyordu. "Perihan Savaş gibiyim, ondan ayrılabilen ikinci kadın olacağım" diyordu. Buraya kadar her şey normal... Ama toplantıda normal olmayan bir iki nokta var elbette.
Birincisi bir kısım magazin muhabirinin tavrı. Tatlıses'ten maaş alıyormuşçasına konuyla hiç alakasız sorular sormayı başarmak,"Tatlıses olmasaydı siz Asena olur muydunuz" diye hedef tahtası yapmak, "iyi düşün haa"ya gelen gözdağları...
Önce o konuşur
Asena tarafı da çok masum değil. Tatlıses'le ilişkisinin "kadın ve insan haklarına aykırı bir boyuta geldiğini" açıklamak için yaptığı basın toplantısına nereden çıktıkları belli olmayan bir takım kocaman adamlarla, yoğun korumayla gelmek...
Akşam haberlerinin ana maddesi basın toplantısının sonucunda haber merkezlerine iletildi, sıra Kanada'daki Tatlıses'ten mesaj beklemeye geldi.
Neyse ki çok beklemedi magazinciler, Kanada'dan demeç geldi, "Ben bitti demeden, bitmez..."
Ve akla kadın örgütleri geldi
Sonrası kadın ve insan hakları tartışmalarını getiren bir haftalık bir süreç ve akıllardaki sorular... Ertuğrul Özkök yazdı, "Kadın örgütleri neden Asena'ya sahip çıkmıyor? Dansöz olduğu için mi" diye.
İstanbul Valiliği İnsan Hakları Komisyonu'ndan Avukat Vildan Yirmibeşoğlu, Tatlıses hakkında suç duyurusunda bulundu, gazetelerin aklı başındaki köşe yazarları "bir dakika ne oluyoruz" demeyi başardı.
Peki sorular ne? İbrahim Tatlıses akıllara zarar sesiyle bu ülkenin en kıymetli vokallerinden biri, herkesin kabul ettiği gibi. İşi şarkı söylemek, yani bir sanatçının mafya, racon, çok eşlilik gibi kurumlarda işi ne?
Kadın itiraz ediyorsa!
Birliktelikleri belediye onaylasın diye bir inadım yok ama yıllar boyunca birlikte olduğu kadınlarla resmi bir senede, sepete imza atmayıp, (bir iş yapmalarına da çok sıcak bakmadığını Derya Tuna'nın şarkı söylemesinden sonra yaşananlarda görmüştük.) o kadınları maddi açıdan savunmasız bırakmak, bir de bunu uluorta söylemek de ne oluyor?
"Asena vurulduğunda aylarca çalışmadı, ona ben sahip çıktım" demek, "Asena'nın neden vurulduğunu bilmiyorum" demek kadar abes.
İbrahim Tatlıses bu toprakların ataerkil kültürünü devam ettirmek istiyor, hayatını da böyle programlıyor. Bu hayatı kabul eden kadınlar varsa, kimsenin bir itirazı olamaz, ama kadın itiraz ediyorsa, avukat ve korumalarla basın toplantıları yapıyorsa, Tatlıses'in geri çekilme vakti gelmemiş midir?
"Koskoca" İbrahim Tatlıses utanmaz mı bir kadın onunla birlikte olmak istemiyorsa o kadının para kazanmasını engellemeye?
Şimdi kadın dayanışması
Asena "kadın örgütlerinden destek bekliyorum" demiş. Kadın örgütleri neden insanın aklına sadece başına bir şey geldiğinde düşer?
Asena bilmez mi, bu topraklarda kadınlar töreye, şiddete, baskıya karşı yıllardır savaşmaktadır, bir gün olsun aklına gelmiş midir o örgütlerden birine gidip "sizin için ben de bir şeyler yapmak istiyorum" demek?
İnsan sadece başına bir şey gelince mi anımsar kadın dayanışmasını? Hem aynı Asena Tatlıses yıllar boyunca zamanında birlikte olduğu kadınlar hakkında atıp, tutarken neden birlikte olduğu erkeğe "ya dur bak, sen ne yapıyorsun? Böyle laflar etme" dememiştir?
Kadın hakları için çalışmak!
İş başa gelince mi anlaşılır mevzuu? Hem aynı Asena ayrılığın üstünden dokuz ay geçtikten sonra magazinciler için sıradan bir soru ama mesela benim için önem arz eden "hayatınızda biri mi var"ı niye "yorum yok" diye cevaplar?
Bir kadının bir erkeğin üzerinde yarattığı baskıyı anlatabilmesi için başka bir erkeğe mi ihtiyacı vardır?
Tabii işe iyi tarafından da bakmak lazım, Asena bundan sonra kadın hakları için çalışacağını söylemiş. Demek ki insan başına gelince anlıyor bazı şeyleri...
Onlar basın toplantısı yapamadı
Ne yazık ki ne Güldünya'nın, ne Şemse'nin, ne de Kadriye'nin basın toplantısı yapma şansları olmadı...
Asena şimdi aldığı desteği küçümsemeden, kadınların yıllardır bu mücadeleyi neleri göze alarak yaptıklarını gözeterek davranmalı.
Zira bu saatten sonra geri çekilirse, sadece kendisi değil, onun için seferber olmaya hazırlananlar da yara alır... (ÇM/BA)