Antalya’nın Kemer ilçesine bağlı Ulupınar Mahallesi’nde yol genişletme çalışması sırasında karayolu bitişiğinde yer alan çınar ağaçlarının kesilmek istenmesine tepki gösteren yaşam savunucuları nöbetlerine devam ediyor.
“Yaşı 520 olan ağaç var”
Yaşam savunucuları, buradaki ağaçların anıt ağaç olabilmesi için Antalya Karayolları 13. Bölge Müdürlüğü’ne ve Antalya Valiliği Şehircilik İl Müdürlüğü Anıtlar Kurulu’na dilekçeler verdi.
Yaşam savunucularından Seda Arıcıoğlu, bianet’e şu bilgileri verdi:
“Burası bir havza ve bu havzanın korunması gerekiyor. Tarım Orman iş Sendikası Denetleme Kurulu Başkanı Dr. Mehmet Ali Başaran bölgeyi ziyaret ederek ağaçları inceledi. Su kaynağının etrafında ve su yolu boyunca yaşları 520'ye varan onlarca ağaç var.
“Orman Yüksek Mühendisi Dr. Başaran ilk etapta dokuz ağacı inceleyerek bu ağaçların yaşlarının 150 - 520 arasında olduğunu tespit etti. Başaran'ın hazırladığı resmi rapora göre bu bölgenin anıtsal değeri var. Hali hazırda yedi ağacın aciliyetle anıt ağaç olarak statülendirilmesini gerektiren puanı karşıladıklarını, puanı karşılamayan diğer iki ağacın da yaşlarının 150 ve 180 olduğunu ve bu ağaçların da istikbal anıt olarak ülkenin geleceği adına korunması gerektiğini belirtti. Biz dokunmazsak bu ağaçlar yaşayacak. 150 yaşında bir ağacı kesmek 150 yıl geriye gitmek demektir. Bizden sonraki iki nesile borç bırakmaktır. Oysa biz onlara miras bırakmalıyız.
“Burası özel bir alan. Tüm Çıralı ve Ulupınar içme suyunu bu kaynaktan alır. Yöre halkı burada serinler, dinlenir. Burası ile oynanırsa su yer değiştirebilir; çınar su kenarında büyüyen bir ağaçtır, su olmazsa çınar da olmaz. Bu da bütün bir havzayı ve aşağı inen vadide yaşayan yüzlerce çınar ağacının yaşamının tehdit altında olması demek. Köy halkının içtiği suyu kaybetmesi demek. Suya ve çınarlarımıza dokunulmasın, bizim talebimiz bu. Ağaçlara ve suya değmeden yol yeniden planlasın. Yol yaparken yoldan çıkılmasın."
"Biz mühendis değiliz ancak teknolojinin geldiği boyuttan habersiz de değiliz ve istenirse bir yol bulunacağını biliyoruz. Bu alanın vatandaşların erişimine açık olmasını istiyoruz. Bakın burayı ziyaret eden herkes aracını o ağaçların gölgesine park ediyor. Orada dinleniyor, suyunu dolduruyor. Nefes alıyor. Antalya'nın kavurucu sıcağında serin bir mikro klima oluşturan bu bölgenin olduğu gibi korunması gerekmektedir. Bulunan çözüm orayı halktan, yaşamdan koparmamalı. Ulupınar'ın ulu çınarları bölgenin baştacıdır. Ulupınar'ı ulu yapan çınarlar ve tüm havza olduğu gibi kalsın, bizim umudumuz bu.
"Hepimiz yararına burayı koruyalım"
Ayrıca, söz konusu alanın herkes için çok kıymetli olduğunu söyleyen Arıcıoğlu, “Biz kimsenin düşmanı değiliz. Kimseyi karşımıza alarak bir iş yapmak niyetinde değiliz. Kimseyi suçlamıyoruz. Sadece gözden kaçtığını tahmin ettiğmiz çok önemli ayrıntıları hatırlatmak istiyoruz. Hepimiz yararına, hep birlikte burayı koruyalım istiyoruz. Eğer haklı gerekçelerimiz anlaşılırsa, yetkililerin doğal olarak çözüm üretmek isteyeceğini düşünüyorum” dedi.
“Su kaynağı yok olabilir”
Change.org adresinde imza kampanyası başlatan yurttaşlar şöyle seslendi:
“Kemer-Kumluca Karayolu Ulupınar restoranlar konumundaki asırlık çınarlarımızın yol genişletme çalışmaları kapsamında kesilmesi planlanmış durumda.
“Ulupınar’ın yüz yıllardır yaşayan bilge çınarlarının ve şifalı kaynak suyunun korunmasını ve yolun su gözü etrafındaki çınarların tamamını ve buradaki dokuyu koruyacak şekilde projelendirilmesini talep ediyoruz. Başlarında nöbetteyiz.
“Antalya İli Kemer İlçesi Ulupınar Köyü, adıyla müsemma yöre halkının su kaynağı olan şifalı ve lezzetli su pınarının evidir. Bu tatlı suyun kaynadığı alanda Asırlık Ulu Çınarlar yaşar.
“Yaklaşık üç senedir devam eden Kemer-Kumluca karayolu inşaatında şu ana kadar pek çok ağaç kesildi. Hepsi için yasımız var. Fakat yöre halkı için manevi anlamı çok büyük olan asırlık çınarların kesilmesine göz yumamayız, sessiz kalamayız.
“Kısa yaşamlarımız onlarınkiyle karşılaştırıldığında biz insanların, ağaçların gölgesinde nesiller boyu dinlenen toy çocuklar olduğumuz anlaşılacaktır.
“Yanından geçerken, suyumuzu doldururken heybeti ve serin gölgesiyle bizi kucaklayan bu ulu ağaçlar yöre halkının kıymetlisidir, bizim büyüklerimizdir.
“Ulupınar'ın Ulu Çınarları, doğanın kendilerine bahşettiği uzun ömürlerinden ötürü geçmişi geleceğe bağlayan değeri tartışılmaz zenginliklerimizdendir ve bu nedenle kendilerine Anıt Ağaçlar ve/veya İstikbal Anıt statüsü verilmesini ve başka bir yerden geçmesi mümkün olan yol inşaatına kurban edilmemesini talep ediyoruz. İklim Değişikliği sebebiyle sıcaklığın hissedilir şekilde yükseldiği bu zor zamanlarda oluşturduğu mikro klimayla tüm hayata nefes aldıran bu özel yeri koruyalım mı?”
Anıt ağaç nedir? Anıt ağaçların bilimsel tanımı "Yaş, çap ve boy itibarıyla kendi türünün alışılmış ölçüleri üzerinde boyutlara sahip olan, yöre folklorunda, kültür ve tarihinde özel yeri bulunan, geçmiş ile günümüz, günümüz ile gelecek arasında iletişim sağlayabilecek uzunlukta doğal ömre sahip olan ağaçlar, anıt ağaçlardır" biçiminde yapılıyor. (ASAN 1992). Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, bir ağacı anıt yapan özelliklerin başında fiziksel boyutlar gelmektedir. Özellikle çap ve boy gibi doğrudan göze hitap eden fiziksel özellikler bu konuda en etkin belirleyicidir. Ancak, izleyenlerde takdir ve hayranlık duygusu uyandırmak suretiyle birey ve toplum psikolojisini etkilese de bu iki ölçüt, yani çap ve boy, bir ağacı anıtlaştırmak için yeterli değildir. Çünkü anıt ağaçların kuşaklar arasında bağ kurabilecek uzunlukta doğal ömre sahip olması da zorunludur. Salt bu zorunluluk nedeniyledir ki kavak, söğüt, kızılağaç gibi ağaçlar ne denli hacimli ve görkemli olursa olsunlar anıt sayılamazlar (ASAN 2007). Diğer taraftan, çalı ve bodur ağaç formunda olan (kermes meşesi, şimşir, sandal vb.) ve ne kadar yaşarsa yaşasın, çap ve boy gibi görsel ölçütler yönünden doyurucu olmayan, yöre kültürü ve tarihi açısından herhangi bir anlam taşımayan yaşlı ağaçlar da, bilimsel açıdan ne denli önemli olursa olsun anıt ağaç sayılmazlar. Çünkü albenisini artıran renkli çiçekleri yoksa veya ilginç bir yaprak oluşumuna sahip değilse, kendisini izleyen sıradan insanlar için betonlaşan çevrede yeşili ve doğayı anımsatan canlı bir varlık olma dışında hiçbir anlam ifade etmezler. Sonuç olarak; anıt ağaç, sahip olduğu özelliklerden ötürü her türlü önlem alınarak mutlak surette korunması ve doğal miras olarak gelecek nesillere bırakılması zorunlu olan ağaçtır. Kamu yararı açısından en yüksek değere sahip olan bu ağaçlar, amacı ne olursa olsun her türlü çevre düzenlemesinde "Muhafazası Mutlak Zorunlu" olan nesneler niteliğindedir. Hiçbir gerekçe ile kesilmeleri ya da bir başka yere taşınmaları mümkün değildir. Bu noktada gözetilmesi gereken en önemli ölçüt, "Üstün Kamu Yararı"dır. Bu nedenle, korunması mutlak zorunlu olan "anıt ağaç̧" ile korunmasında fayda görülen "Korunmaya Değer Ağaç" kavramlarını birbirine karıştırmamak gerekiyor. *Bilgileri wikipedia.org'dan derledik. |
(EMK)