Kars Kafkas Kültürleri festivali'nin ikincisi için gittiğim kentte Ermenistan'dan gelen bir misafirin rehberliğinde Ani harabelerini gezerken, bu memlekette hem Kültür ve Turizm Bakanlığı'na, hem Milli Eğitim Bakanlığı'na hem de valiliklere, belediyelere, kaymakamlara ne çok iş düştüğünü bir kez daha fark ettim...
Kars, eğer düştüyse yolunuz bilirsiniz, bu toprakların en ilginç köşelerinden biri. Rusya'nın ufak bir kasabası gibi görünen kent, öte yandan da Türkiye'nin Kafkaslara açılan tek kapısı.
Kapı kapalı da olsa
Her ne kadar o kapının Ermenistan'a açılan yönü kapalı da olsa, bu festivale onlarca Ermeninin gelmesine engel olmadı.
Aslında en fazla iki saat sürecekken Erivan üzerinden Kars'a gelmek, Gürcistan üzerinden neredeyse 8 saatlik bir yolla Kars'a ulaşan Ermenistanlı dansçılar, belediye görevlileri ve davetliler dört gün boyunca Kars'taydılar.
Cumartesi günü belediye tarafından Ani gezisine ayrılmıştı. Konuk ülkelerin halk oyunları ekipleri Ani harabelerinde dans edecekti, şehir dışından gelen misafirler de böylece Ani'yi gezme şansı bulacaktı.
Erivanlı Alex'in rehberliğinde
Daha önce birkaç kez gezmiş olmama karşın Ani'ye yapılacak kalabalık bir gezide olmak istedim,otelden kalkan otobüslerden birine bindim. Heinrich Böll Vakfı'nın Kars'ta düzenlediği "İhtilaflı Bölgelerde Sanat" konulu toplantı için Kars'a gelen Ermeniler de, Gürcüler de, Azeriler de aynı otobüsteydiler.
Ani kentine vardığımızda doğal bir grup haline geldik. Kente dair sorularım vardı, daha önceki gelişlerimde yanıt bulamadığım. Bir anda, beraber kenti dolaştığım Erivanlı Alex'in ilk kez ayak bastığı kenti santim, santim, taş, taş bildiğini fark ettim.
Daha önce defalarca burada olmuşçasına rahatça ve bilerek dolaşıyordu kentte. Doğal olarak hakkında pek de bir şey bilmediğimiz kentle ilgili soruları Alex'e yöneltmeye başladık.
Alex biraz hüzünlenmiş bir halde kentle ilgili bildiği her şeyi anlatmaya başladı. Hangi taşın altında ne olduğunu, hangi kiliseyi kimin, kimin adına yaptığını...
Ermeniler yok
Uzunca bir gezi oldu bizim için, uzun ve anlamlı. Ani'ye dair pek çok şey öğrendim bir anda, bilmediğim, bana hiç öğretilmeyen...
Gezinin ardından otobüslere binmek için kentin surlarının dışına çıktığımızda, birkaç şey çarptı gözüme, birincisi bütün surları çevreleyen Türk bayraklarıydı...
Daha önceki gelişlerimde hiç görmemiştim ama bu kez yer gök Türk bayrağı dolmuştu. Ardından surların hemen önündeki tabelalara takıldı gözüm.
Hem Türkçe hem de İngilizce hazırlanan tabelalar Ani'nin tarihi anlatılıyordu, üstelik milattan önce 5000 yılından başlayarak.
Ani'ye tarih boyunca ev sahipliği yapan gruplar arasında önde gelenlerden olan Ermeniler ise söz konusu tabelada yoktu.
Yani Ani antik kentinin girişinde Kültür Bakanlığı kontrolündeki kurumlardan biri tarafından yerleştirildiğini düşündüğüm tabelada kentin uzunca bir dönem sahipliğini yapan (MS. 736-1045 arası) Ermenilerin adı bile yok.
Ani, tabelada Anı
Tabelayı fark ettiğim anda bulduğum müze müdürü ise konuya bambaşka bir yerden bakıyor... "Orada yazıyor işte, Bağratlıların eline geçti diye..."
"Bağrat'ı herkes bilmez" dediğimdeyse aldığım cevap kitaplara geçecek nitelikte... "Cahil olan gelmesin o zaman..."
Bu tartışma sürerken bu kez gözüm tabeladaki başlığa takılıyor. Tabelada "Anı Harabeleri" yazıyor çünkü.
Ani'nin neden "anı" olduğunu anlamaya çalışırken müdürün yanındaki jandarma hemen lafa karışıyor, diğer kitaplık cümleyi söylüyor. "Buralardan çok medeniyet geçmiş, hepsi bir sürü anı, hatıra bırakmış, ondan anı olmuş kentin adı"
Hava sınırı açık
Şaşkınlıktan açık kalan ağzımı kapamaya vakit bulamadan bu kez Sezen Aksu konseri için Ani'ye gelen gazetecileri gezdiren yerel rehberin söyledikleri çalınıyor kulağıma.
"Bu karşıdaki (- sınırın Ermenistan tarafını kastediyor) taş ocağından çıkan taşlarla 200 metre ileriye Yeni Kars, Yeni Ani diye kentler inşa ediyor bu Ermeniler..."
Bütün bu olanlar aslında Anadolu'nun herhangi bir kasabasında, antik kentinde ya da şehrinde herhangi bir zaman herhangi bir şekilde yaşanabilecek diyaloglar elbette.
Ancak, zaten bence mantıken hiçbir açıklama yapılamayacak bir şekilde kapalı olan bir sınırdaki (malum Ermenistan ile hava sınırımız açık ama kara sınırımız kapalı) dünya kültürel mirası için fevkalade önem arz eden bu kadar değerli bir alanda bu kadar ciddi dezenformasyonlar yapılmasını kaldıramıyorum.
Ermeniler için tarihteki ilk Ermeni Krallığının kurulduğu topraklar olması açısından cidden değerli olan bir toprakta bu kadar paranoyak olup, Ermenilerin adından bile söz etmemeyi ve böylece yerli yabancı bütün ziyaretçilere karşı komik duruma düşmeyi anlayamıyorum.
Tabelaların sorumlusu kim?
Hayatlarındaki ilk kez Ani'ye gelen Ermeni dostlarımın, arkadaşlarımın gözleri dolarak sınıra bakmalarını ve "buraya gelmek için 10 saat harcadık,oysa ki bulunduğumuz yerden Erivan sadece 120 kilometre" demelerindeki hüznü paylaşıyorum.
Ve sadece merak ediyorum, okul hayatım boyunca hakkında bir kelime bile okumadığım (Aspendos ve Efes ile ilgili pek çok şey var müfredatlarda) bir tarihi kent hakkında memlekette var olan azıcık bilginin de yanlış aksettirilmesinin, Ani kentinin girişindeki tabelaların sorumlusu kim?
En azından zihniyet olarak onların kim olduğunu biliyorum elbet, o zihniyet zira, biz Ani'de dolaşırken dans etmek için masmavi kostümleriyle Ani'ye gelen Ermeni çocukların arasına Türk bayrağı ile atlayan zihniyet işte, o tabelaya Ermenilere dair bir satır bile yazmayanla akraba... (ÇM/BA)