Kültürün ve sanatın İstanbul ve Ankara dışındaki merkezlerde de üretilip yalaşılması için çalışan Anadolu Kültür, altıncı yaşını kutluyor.
2002'de sanatın değişik alanlarından, iş dünyasından ve sivil toplumdan, kendi deyişleriyle, "bir avuç insan" tarafından kurulan Anadolu Kültür, kâr amacı gütmeyen bir şirket.
24 Ekim akşamı, İstanbul'daki Tütün Deposu'ndaki törende konuşan Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala evrensel estetik, etik değerlere bağlı kalmaya çalıştıklarını, İstanbul'daki sanatçıların Anadolu'ya gitmedikleri sürece "İşimizde bir eksiklik var" demesine katkıda bulunduklarını söyledi.
Coşkun: İnsanlar ürettiklerinin görünür olacağını biliyor
bianet'in görüştüğü Diyarbakır Sanat Merkezi (DSM) yöneticisi Melike Coşkun da, daha önce insanların sanatsal bir merkez olarak yalnızca İstanbul'u gördüklerini, bunun bir çekingenlik yarattığını, ancak DSM'den sonra artık Anadolu'daki üretimlerinin görünür olacağını bildiklerini dile getirdi.
DSM ve Diyarbakır'daki diğer kültürel kurumlarla birlikte artık edebiyat, tiyatro, sinema, güncel sanat alanlarında daha çok sanatsal üretimin olduğunu vurgulayan Coşkun, Diyarbakır'ın kısa zamanda sanatta sözü olan bir merkeze dönüşmesini umuduğunu ifade etti.
Anadolu Kültür'ün öyküsü kitap oldu
Kurumun altı yıllık öyküsü, bir kitapta toplandı. "Kültür ve Sanatta Farklı Bir Girişim: Anadolu Kültür" kitabı, Diyarbakır'dan cezaevlerine, Antakya'dan Kars'a, kurumun yolculuğunu, yolculuğa katılanların ağzından anlatıyor. Kitabın yakında İngilizcesi de yayınlanacak.
Diyarbakır'dan cezaevlerine, Kafkaslardan Antakya'ya
Anadolu Kültür'ün ilk etkinliklerinden biri, Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde, Eylül 2002'de DSM'yi kurmak oldu.
Amaç, İstanbul’dan uzak yerlerdeki kültür, sanat faaliyetlerini desteklemek, İstanbullu sanatçılarla, sanat çevreleriyle Anadolu'daki sanat meraklılarını buluşturmak, yerel sanatçıları desteklemekti. 2004 Eylül'ünde açılan DSM Avrupa Sineması'nda, sinemanın seçkin örnekleri izleyiciyle buluşuyor, atölyeler düzenleniyor.
2005 Şubat'ında Kars Belediyesi'yle birlikte Kars Sanat Merkezi kuruldu. Merkez, Türkiye, Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan için karşılıklı kültürel etkileşimde de önemli rol oynuyor.
2005’te Bandırma ve Kars cezaevlerinde başlanan kültür sanat programları, 2007 Mayıs’ından beri Tekirdağ F Tipi cezaevinde sürdürülüyor. "Cezaevi Duvarlarını Aşmak" programıyla filmler, müzisyenler, yazarlar hapishanelere giderken, "içeridekiler"in yazıları, şiirleri, karikatürleri kitap olup dışarıya çıktı.
2006 Ağustos’undan sonra Hakkari, Şemdinli ve Yüksekova’da paneller, sergiler, atölyeler ve film gösterimlerinden oluşan programlar düzenlendi.
2007 sonlarında başlayan bir başka program, özellikle farklı kesimlerden gençleri sivil alanda birlikte çalışmaya ve üretmeye teşvik ederek diyalog yöntemini geliştirmeyi amaçlıyor. Bir ayağı İstanbul’da sürerken, diğer ayağı Eylül 2007'de Antakya’da başlayan kültür sanat programlarından oluşuyor.
Film gösterimleri 20 kenti dolaşan, sergileri 17 kentte değişik mekanlarda tekrarlanan Anadolu Kültür, bu altı yılda yaklaşık 300 bin kişinin sanatı ve kültürü paylaştığını söylüyor. (TK)