Avukat Oya Aydın, bianet'e, önümüzdeki duruşmada kararın çıkmasını beklediklerini söyledi.
Aydın'ın verdiği bilgiye göre, sanıklardan daha önceki duruşmalar için "kendilerine ulaşılamayan" emekli polis memurları Ahmet Baştan ve Süleyman Sinkil, mahkemeye birer ifade metni gönderdiler ve Altınbaş'ın öldürülmesini üstlendiler; Altınbaş'ın sorgusunda diğer sanıkların bulunmadığını söylediler.
Aydın, "şu an nüfuzlu durumda olan diğer sanıkları kurtarmaya yönelik" diye nitelediği Baştan ve Sinkil'in ifadelerinin içeriğini şöyle aktardı:
"Birer ifade mektubu göndermişler. 'Vicdan azabı duyuyoruz. Sorguda ikimiz vardık. Altınbaş kendini sağa sola çarpıp küfrettiği için müdahale ettik. İşimizi yaptık. Sanıklardan İbrahim Dedeoğlu bizimle değildi. Buna dönemin emniyet müdürü Hasan Özdemir de tanıktır. Altınbaş Gülhane Askeri Tıp Akademisi'ne kaldırıldığında, Dedeoğlu savcı Nuh Mete Yüksel'le birlikte geldi. Diğer sanıklar sorguda yoktu' diyorlar."
"Bu iki ayrı ifadenin avukat tarafından yazdırıldığı çok açık. Dilleri çok benzer; sanki tek kalemden çıkmış gibi" diyen Aydın, ifadelerin daha önceki ifadelerle çelişkili olduğunu söyledi.
"Şu an başkomiser, dönemin Terörle Mücadele Şubesi'nde Dev-Sol sorgu timinin şefi olan Dedeoğlu, daha önceki ifadesinde Altınbaş için 'örgütün kandırdığı bir çocuktu; onu ikna etmeye çalıştık' diyerek, zımnen sorguda bulunduğunu ortaya koymuştu.
"Ahmet Baştan'sa, ilk savunmasında, 'Ben sorguda yoktum, Altınbaş'ı diğer dört kişi sorguladı' demişti."
Aydın: Zamanaşımı riski yok
"Sanık avukatları ya duruşmalara mazeret bildirerek gelmiyorlar ya da sanıklar bulunamıyordu. Bu duruşmada da yazılı ifadeler ortaya çıktı ve dava yine ertelendi" diyen Aydın, zamanaşımı riskinin olmadığını söyledi:
"Ancak davanın zamanaşımına uğrama riski yok. Yargılama yasanın 452 ve 243/2 maddelerine göre yapıldığı için, en üst zamanaşımı süresi geçerli. Bu da 22,5 yıl."
Aydın, 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, Yargıtay'ın mahkemenin daha önce verdiği kararı bozma ilamına uyulmasına karar verdiğini de söyledi.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi, mahkemenin "faili belli olmayan adam öldürme"den verdiği indirimli ceza kararını Aralık 2004'te bozmuştu.
Yerel mahkeme, polis memurları İbrahim Dedeoğlu, Sadi Çaylı, Süleyman Sinkil ve Hasan Cavit Orhan'ı, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) "adam öldürmek cürümleri" başlıklı 448. maddesi yollamasıyla "kastı aşan adam öldürme" hükmünü içeren 452/1. maddesi uyarınca 8'er yıl hapis cezasına mahkum etmişti.
TCK'nin ölüm meydana gelince ceza artırımını öngören 243/2. maddesi uyarınca sanıkların cezalarını 10 yıl 8'er ay hapis cezasına çıkaran mahkeme, daha sonra TCK'nin 463 ve 59. maddelerini uygulayarak, sonuçta sanıkları 4 yıl 5 ay 10'ar gün ağır hapis cezasına mahkum etmişti.
"Adam öldürme", "etkili eylem" ve "müessir fiil" gibi suçlarda fiil birden fazla kişi tarafından işlenmiş, ancak fail belirlenemiyorsa tüm sanıklara verilecek cezada üçte birden yarıya kadar indirim yapılmasını öngören TCK'nin 463. maddesine dayanan kararı, "faillerin belli olduğuna" işaret ederek bozan Yargıtay, davada beraat eden 4 polisin, Tanser Kayhan, Talip Taştan, Mehmet Kırkıcı ve Muammer Eti hakkındaki beraat kararını ise onaylamıştı.
Birtan Altınbaş, Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Bilimleri son sınıf öğrencisiyken, yasadışı bir örgüte üye olduğu iddiasıyla, 9 Ocak 1991'de gözaltına alınmıştı. 15 Ocak 1991'de durumunun ağırlaşması sonucu kaldırıldığı Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde ölmüştü.
İddianamede, sanıkların anlatımları, otopsi tutanakları ve Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'nın raporuna göre, sanıkların, Altınbaş'a uyguladıkları şiddetin sonucunda öldüğünün anlaşıldığı kaydedilmişti. (TK)
* Birtan Altınbaş davasıyla ilgili bianet haberlerinin listesi için tıklayın.