28 Şubat'ın 14. Yılı
Aleviler ve Sünniler "Yüzleşmek" İçin Biraraya Geldi
Yüzleşme Derneği'nin, 28 Şubat 1997 Post Modern darbenin 14. yıl dönümü dolayısıyla Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde düzenlediği “28 Şubat Sürecinde: Aleviler ve Sünniler “ isimli iki oturumda konuşan sünni ve alevi temsilcileri iki tarafın da birbirini tanımasının ve anlamasının ancak toplumsal hafızalarında yara açan olaylarla yüzleşebildiklerinde mümkün olacağını düşünüyor.
İktidar tarafından belli dönemlerde, iki tarafın birbirine düşman ettirildiğinde hem fikir olan konuşmacılar, artık bu oyuna gelmeyeceklerini söylüyor.
“Diyanet İşleri Başkanlığı Kaldırılmalı”
Aleviliğin kemalizmle yüzleşmesi gerektiğini söyleyen Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu, 28 Şubat’ın yeniden ele alınması gerektiğini belirtti.
“Tüm darbelerde aleviler hedef olmuştur; Zorunlu din dersi, din kurumunun yükselişi, cami yapımı gibi. Sünniler de yüzleşmeli, sivilleşmeye engelleyen Diyanet İşleri Başkanlığı’nı menfaat görmemeli.”
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanı Ercan Geçmez, Sünnilerin, devletin olanaklarından yararlanmayı sorgulamadıkları sürece yüzleşmenin mümkün olmadığını söylüyor ve ekliyor: “Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) ‘Alevi Açılımı’ ile 2. küçük diyanet yaratmak isteniyor. Zaten bizi diyanet bu hale getirdi. Bu açılımla Alevilerin talepleri maddi boyuta indirgenip bu kurumla alevileri denetlemek istiyorlar.”
“Alevilerin sünni korkusu körüklendiriliyor”
Alevilerin darbe mağduru olmalarına rağmen darbe beklentisine sokulduğuna dikkat çeken Yüzleşme Derneği Başkanı Cafer Solgun, “ 28 Şubat sürecinde olduğu gibi 2002’de de darbe planları için, laik, anti-laik kutuplaşmasında Alevilere ‘siz kesecekler’ korkusu pompaladılar.”
Hükümetin alevi çalıştayını önemli bulduğunu söyleyen Erikli Baba Kültür Derneği Başkanı Metin Tarhan: “ Çalıştayda ilk kez alevi kimliği tanınmıştır. Eksiklik, yanlışlıklar olsa da çözüm için olumlu bir adımdır.”
Liberal Düşünce Topluluğu Alevi Araştırmaları Direktörü Şonel Kaluç, Alevilerin yaşadıkları katliamlardan dolayı, sünni islamdan korkularını, muhafazakar basının körüklediğini belirtiyor.
“Ön yargı var, iletişim yok”
Diyanet’in kaldırılmasını kendisinin de yıllardır savunduğuna dikkat çeken Gazeteci Yazar Ali Bulaç: “İki kesim arasında resmi söylemin getirdiği kutuplaşma nedeniyle ön yargı var, iletişim yok. Önce birbirimizi tanımamız, sonra müzakereyle sorunları tartışmamız ve sözleşmeyle bunu güvenceye almamız gerekiyor.”
Alevilerin, kendilerini Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) üzerinden ifade etme döneminin artık bittiğini vurgulayan İlahiyatçı Hasan Y. Başdemir: “ Aleviler 28 Şubat’ta ya resmi ideolojiye sığınacaktı ya da yok olacaktı, mecburen sığınmak zorunda kaldı. 2007’de ilk defa Alevilik üzerinden kendilerini ifade etmeye başladılar.”
“Toplumsal hafızada farklılık var”
Önyargıların mercek altına alınması gerektiğini söyleyen Öğretim Üyesi Berat Özipek: “ Sünnilerin Alevilere karşı en büyük iki önyargısı: yargı alevidir, orduda alevi cunta vardır.”
İki kesim arasındaki toplumsal hafızada farklılık olduğunun altını çizen Gazeteci Yazar Hilal Kaplan, “Sünniler ‘din elden gidiyor’, aleviler ‘laiklik elden gidiyor’ söylemi üzerinden iki tarafın birbirlerini anlamadığını söylüyor.
“Alevilerin uğradığı katliamları derin devlet işi demek biraz kolaya açmak. Burada fail olan insan unsurunu es geçemeyiz. Bu yasın iyileşmesi için hakikatleri söylemek gerek ki yaralara merhem olalım.” (NV/EÖ)