Lambda'nın düzenlediği “Dans edemeyeceksek, Bu Bizim Devrimimiz Değil” başlıklı oturuma Almanya Sosyal Demokrat Partisi Milletvekili Lale Akgün, Özgürlük ve Demokrasi Partisi (ÖDP) Başkanı ve İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, Emekçi Hareket Partisi (EHP) Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Travesti ve Transseksüel (LGBTT) Grubundan Elif Karan, Devrimci Sosyalist İşçi Partisi’nden (DSİP) Meltem Oral ve Öğrenci Gençlik Sendikası’ndan (Genç-Sen) Ozan Ersan konuşmacı olarak katıldı.
“Tabu yok, ikiyüzlülük var”
1960 senesinden beri Almanya’da yaşayan ve 1980 yılından beri Sosyal Demokrat Parti üyesi olan Akgün, Köln’de psikolog ve sosyolog olarak çalıştığı günlerde eşcinselliğin bir tabu olduğunu ve bu tecrübesi sayesinde dışardan değil içerden gözlem yapabildiğini söyledi.
Sol ideolojinin konservatif bir çizgiden uzaklaşıp farklı ve kendinden olmayanların da sesi olmak zorunda olduğunu söyleyen Akgün eşcinselliğin toplumda bir tabu olmadığını, toplumların bu konuda çok iki yüzlü davrandığını söyledi.
"Toplumsal değişim sadece aşağıdan olmaz"
Akgün “Toplumsal değişimlerin sadece aşağıdan yukarıya değil, yukardan aşağıya doğru yapılacak müdahalelerle pratiğe geçebilecektir” dedi ve “Bu konuda dünyada en güzel icraatların İspanya’da yapıldığını” söyledi.
Hükümetler basit müdahalelerle değişimi hızlandırabilirler
Katı dini görüşlerin sosyal hayatı fazlasıyla etkilediği İspanya’da hükümetin yasaya bir madde ekleyerek Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Travesti ve Transseksüelleri heteroseksüel vatandaşlarıyla eşit tuttuğunu söyleyen Akgün “Bu madde toplumun LGBTT bireylere bakışını değiştirmesine katkı sağladığı” dedi.
Akgün “Solun herhangi bir devrimi beklemeden LGBTT hakları için çalışmalı. Devrimi beklemek hem ütopik hem de LGBTT sorunlarını hafife almak olduğunu” söyledi.
“Herkesin neyse o olduğu bir toplum hayali”
Anayasanın herkese eşit ve özgürlükçü bir yaklaşımla değiştirilmesi gerektiğinin altını çizen Uras, köhnemiş bir siyaset anlayışının dışında bir anlayışın mümkün olduğunu söyledi.
“Herkesin neyse o olduğu bir toplum yaratmak için çabalıyoruz” diyen Uras “Devlet mekanizmasının kalp kırıcı bir tavrı var” dedi. Ve ekledi:
“Erkek egemen sol siyaset dünyasından da farklılaşmak gerekiyor. Renkliliğe ihtiyacımız var. Cemaatleşmeyi değil bir aradalığı önemser ve birlikte hareket edersek ancak cehennemi cennete döndürebiliriz.”
“Devrim yapmak değil, devrim olmalıyız”
Yerel seçimlerde kendi adaylarını çıkartmanın LGBTT hareketi için önemli olabileceğini söyleyen Uras “Çok kültürlü ve çok kimlikli bir yapıya ihtiyaç var. Devrim yaparak değil, devrim olarak bunu başarabiliriz” dedi.”
“Ezilenler olarak birlikte hareket etmeliyiz”
Partisinin kuruluş sürecinde tüzüğüne homofobi ve transfobiye dair ifadeler eklediğini söyleyen Karan “Parti içinde LGBTT bireyler olarak görünür olmak ve sınıf mücadelesinin yanında LGBTT hakları için de mücadele etmeye koyulduklarını” söyledi.
LGBTT kurtuluşunun devrimci bir süreçle olacağına inanan Karan “Tüm ezilenlerin kurtuluşu için birlikte hareket etmek gerekir” dedi.
“Her yerde olduğu gibi homofobi ve transfobi konusunda da birlikte olmalıyız”
DSİP üyesi Oral “Hareketlerinin içinde homofobiyi fark etmek ve fark ettirmek gerek. Hrant Dink’in cenazesinde ya da darbelere karşı bir araya geliyorsak homofobi ve transfobiye karşı da birlik olmalı ve birlikte hareket etmeliyiz” şeklinde konuştu.
Sol’un homofobi ve transfobiyle mücadelede başarılı olduklarını söyleyemeceklerini ifade eden Oral “Bunun Türkiyeli Sol geleneğin mirası olduğunu düşünüyorum. Sosyalistlerin reformlar talep ederken LGBTT bireyleri de hesaba katması gerekiyor” dedi.
“Tüzüğümüzdeki cinsel yönelim maddesi birleştirici bir unsur”
"Sol’un homofobiye ve transfobiye mücadelesi gökten zembille inmeyecek" diyen Ersan LGBTT sol ideolojiyi LGBTT örgütlerin dönüştüreceğini söyledi.
Ersan “Genç-Sen’in tüzüğüne eklediği cinsel yönelim maddesininmücadeleyi birleştirdiğini” ve “2000’li yılların başında LGBTT bireylerin Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ) gelişen savaş karşıtı harekete dahil olduklarında insanların “Eşcinsellerle hareket ediyorsunuz” şeklinde söylendiklerini, aynı insanların ODTÜ Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Topluluğu’nun yaptığı etkinlikleri alkışladığını” söyledi.
Onur Haftası etkinlikleri yarın (28 Haziran) FKM’de yapılacak etkinliklerle devam edilecek. (BÇ/EZÖ)