Son yıllarda Amerikan sineması ortalığı çok dağıtan, tartışılan filmler yapmıyor. Biyografiler zamanın modası, yapması da kolay olanı. İtiraz edilmesi zor gerçek yaşam öyküleri üzerinden film yapmak elbette zaman zaman riskli, zira nesnel ve öznel yorumlar arasında gidip gelmeler oluyor.
Yine de biyografi üzerinden gitmek, suya sabuna dokunmamayı da kolaylaştırıyor. Son yıllarda Amerikan sinemasının çok izlenen ve çok Oscarlanan filmlerine bakarsak, ki bunlar Akıl Oyunları, Saatler ve Iris gibi gerçekten sıkı filmlerdi, akademinin bu yolu sevdiğini görüyoruz...
Bir türlü gelmeyen heykelcik
Bu kadar uzun bir biyografi filmleri girişi neden peki? Cevap net, 1970'lerden beri sağ bir çizgide olmasına rağmen Amerikan sinemasının en kıymetli filmleri listesine en azından birkaç film sokabilecek durumda olan Martin Scorsese'nin bu yıl The Aviator/Göklerin Hakimi ile Oscar'ı sonunda kapacağına emin olanlar grubuna dahil olduğumdan sabah saatlerinden beri şaşkınlık ve kızgınlık arasında gidip geliyorum.
Modern Amerikan sinema dilinin yaratılmasında Francis Ford Coppola ve Steven Spielberg gibi pek çok isimle birlikte ciddi bir imzası olan, yaptığı filmlerde oyuncuların, görüntü yönetmenlerinin, aslen her türlü ekip elemanın Oscar'a doymadığı Scorsese defalarca aday olduğu heykelciği eve götürmeyi beceremiyor.
Scorsese elbette yalnız değil, Amerikan sinema dilini yazanlardan Alfred Hitchcock da Akademi tarafından sevilmeyenlerdendi, örnekleri çoğaltmak mümkün... Ama bu örnekler yaşandığı zamanlarda ne Oscar bütün dünyayı ilgilendiren bu kadar küresel bir meseleydi, ne de Amerika bu işi bu kadar ciddiye alıyordu.
Reytinglerin kurbanı
Ama artık kazın ayağı öyle değil. Oscar sadece ABD bazlı, sadece onları ilgilendiren bir olay değil, Oscar dünya sinema endüstrisinde neler olduğunu da bize anlatan bir olay artık, mesela Amerika dışında film yapanlar en iyi yabancı film Oscar'ı için o halıda yürüyecekleri anı düşünerek yapıyorlar filmlerini...
Dün akşam aslen kimsenin beklemediği bir tören yaşandı. Birincisi Akademi izlenme paylarını yükseltmek ve reklam gelirlerini arttırmak için atraksiyonlara girdi. Hem yayın süresi kısaldı ki eskiden yayın en az dört saat sürüyordu, hem de izleyici ilgisini arttırmak için bazı ödüller seyircilerin arasından çıkan Hollywood yıldızlarının sunumuyla yine seyircilerin arasında dağıtıldı.
Bazı ödüller için bütün adaylar sahneye çağrıldı ve kazanan bir adım öne çıktı, bazı ödüllerde önceki yıllarda alıştığımız uzun açıklamalardan kaçınıldı, sadece adaylar ve kazanan açıklandı. Uzun lafın kısası Akademi reytinglere kurban oldu, 70 küsur yıllık gelenekler bir tarafa atıldı.
Sağın yarışı gibi
Törenin beklenmedik bir başka tarafı kazananlardı. 11 dalda aday olan Amerikalı milyarder Howard Hughes'un hayatını anlatan The Aviator/Göklerin Hakimi altı ödülle gecenin galibi oldu ama en değerli ödülü görüntü yönetmenliği olan bir galip...
Clint Eastwood'un bir kadın boksörün hayatını anlattığı edebiyat uyarlaması One Million Dollar Baby/Milyonluk Bebek dört ödülle geceyi asıl galip olarak kapattı. Zira dört heykelcik en iyi film, yönetmen, kadın oyuncu ve yardımcı erkek oyuncu dallarında geldi.
Clint Eastwood'un en iyi yönetmen ödülü arkadaşı Barbara Straisand tarafından sahnede "Clint, again/Clint yeniden" diye ilan edildi. Aynı anda beş farklı pencereden diğer adayların da ekranda göründüğü kazanan ilanı sırasında gözüm sadece Martin Scorsese'nin üzerindeydi.
Scorsese bu kez kendinden emin görünüyordu, Akademi'nin yıllardır süren görmezden gelmesinin sona ereceğine bu kez emindi, tıpkı bekleyen bizler gibi... Ancak Akademi bu kez yine sağcılığı kanıtlanmış başka birine, Clint Eastwood'a verdi Oscar'ı...
Yine erkeksi rol, yine Oscar
Oscarlarda beni şaşırtan başka bir ödül ise yine Eastwood'un filmi One Million Dollar Baby ile Hillary Swank'a giden en iyi kadın oyuncu heykelciği oldu... Swank bundan birkaç yıl önce çok benzer bir rolle, Boys Don't Cry/Erkekler Ağlamaz ile heykelciği almıştı.
Bir erkeği canlandırmıştı, çok sıkı oynuyordu, Oscar'ı helal olsundu... Ama sadece birkaç yıl sonra, üstelik yine bir erkeksi rolle, bir boksörün hikayesiyle kapınca heykelciği, biraz tuhaf oldu... Bence tabi... Yoksa kendilerinin fevkalade iyi bir oyuncu oldukları konusunda hiçbir şüphem yok...
Oscar'ın başka bir şaşırtan/ şaşırtmayan yoruma açık kazananı ise geçtiğimiz yıl ölen Ray -Charles'ın hayatını anlatan Ray'deki Ray, Jamie Foxx'du. Afro-Amerikan oyuncu, üç yıl önce bir gecede üç siyaha ödül vererek (Halle Berry, Denzel Washington, Sidney Poitier) kendini aşan muhafazakar Akademi üyelerinin bu sene siyahlara hediyesi oldu. Ray'de olağanüstü bir performans sergilediği herkesçe kabul gören Foxx Akademi'den de onaylanmış oldu böylece.
"Siyah ödüller"in anlamı
Ancak bu benim Akademi'nin muhafazakar tavrına ilişkin komplo teorimi yok etmedi... Zira bence Akademi siyahlara ödül verdiğinde dipten derinden "aslında biz şu andaki politika böyle gerektirdiği için size ödül veriyoruz, yoksa siz ödül alacak kadar iyi oyuncular değilsiniz" demek istiyor...
Öte yandan bu sene Oscar adaylarını hiçbir endişeye mahal vermeyecek kadar apolitik filmler olduğunu da gözden kaçırmamakta fayda var.
Dünyada şimdiye kadar en çok izlenen belgesellerden biri olan Michael Moore'un "Fahrenheit 9/11"i aday bile değildi.
Belli ki Akademi henüz Bowling for Columbine'in ödül aldığı törendeki "Shame on you Mr. Bush/ Utan Bay Bush " sözlerini unutmamış, riske girmek istememiş...
Avrupa'ya "özgürlük"
En iyi yabancı film Oscar'ında ise genelde yaptığı üzere politik davranmaktan çekinmemiş akademi. Kendi ülkesinde yapılan politik filmlere uzakta dururken, diğer kıtalardan gelen politik filmleri her zaman bağrına basan bir yapısı var zira Akademi üyelerinin.
Bu sene heykeli alan, genç kuşağın en iyi yönetmenlerinden Alejandro Amenabar'ın "İçimdeki Deniz"i doğrudan politikayla alakalı görünmese bile ötenazi hakkı üzerine cesur bir yapıt.
Ötenazinin ö'sünü bile telaffuz etmenin zor olduğu dindar ve muhafazakar ABD'de çekilmiş olsaydı film görmezden gelinirdi muhtemelen ama iş Avrupa'dan gelince bir sakınca görünmüyor...
Uzun lafın kısası, tam da şu anlarda kazananlar büyük Hollywood partilerinde eğlenirken, biz züğürtler de çene yoruyoruz, hala hangi filmimiz Oscar'a gidecek diye düşünüyoruz...
77. Oscar Ödülleri Tam Listesi
*En iyi Film:Million Dollar Baby
*En iyi yönetmen:Clint Eastwood, 'Million Dollar Baby'
*En iyi erkek oyuncu:Jamie Foxx, 'Ray'
*En iyi kadın oyuncu:Hillary Swank, 'Million Dollar Baby'
*En iyi yardımcı erkek oyuncu:Morgan Freeman, 'Million Dollar Baby'
*En iyi yardımcı kadın oyuncu:Cate Blanchett, 'The Aviator'
*En iyi uyarlama senaryo:Alexander Payne ve Jim Taylor, 'Sideways'
*En iyi özgün senaryo:Charlie Kaufman, Michel Gondry ve Pierre Bismuth,
'Eternal Sunshine of the Spotless Mind'
*En iyi yabancı film:The Sea Inside, İspanya
*En iyi animsyon:The Incredibles (İnanılmaz Aile)
*En iyi kısa animasyon:Ryan
*En iyi kısa film:Wasp
*En iyi belgesel film:Born into Brothels
*En iyi kısa belgesel film:Mighty Times: The Children's March
*En iyi sanat yönetmeni:The Aviator
*En iyi görüntü yönetimi:The Aviator
*En iyi kurgu: The Aviator
*En iyi kostüm tasarımı:The Aviator
*En iyi makyaj:Lemony Snicket's A Series of Unfortunate Events
*En iyi film müziği:Finding Neverland
*En iyi film şarkısı:The Motorcycle Diaries - Al Otro Lado Del Rio
*En iyi ses kurgusu:The Incredibles - İnanılmaz Aile
*En iyi ses miksajı:Ray
*En iyi görsel efekt:Spider Man 2 - Örümcek Adam - 2
*Akademi Onur Ödülü:Sidney Lumet