Türkiye'nin gündemine Soma'da 301 işçinin ölmesiyle giren ancak aslında her gün yaklaşık beş işçinin hayatını kaybettiği iş cinayetlerinde adalet mücadelesi "akademi" alanında devam ediyor.
Adalet Arayan İşçi Aileleri, bünyesinde farklı mühendislik dallarını barındırdığı için birçok davada bilirkişilik yapan öğretim üyelerinin bulunduğu İstanbul Teknik Üniversitesi'nin (İTÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Fuat Aydın ile bir araya geldi.
Aileler, bilirkişi raporlarında yaşadıkları sorunları ve talepleri iletti. Aydın ise talepleri öğretim üyeleri toplantısında dile getireceğini belirtti.
Peki bilirkişi raporlarında ne gibi sorunlar yaşanıyor?
İş cinayetlerinin ceza davalarındaki en önemli sorun alanlarından biri de bilirkişilik kurumu. Çünkü olayın maddi boyutunu ortaya koyması gereken bilirkişiler, gerçek sorumluları ortaya çıkarmadığı gibi ağırlıkla da ölen işçiyi bile suçlu çıkarabiliyor.
Bilirkişiler nasıl seçiliyor?
Ceza davalarında ve Cumhuriyet Savcılığı tarafından Hazırlık Soruşturması aşamalarında, Bilirkişi Heyetleri oluşturularak, meydana gelen “iş cinayetlerinin” teknik olarak açıklığa kavuşturulması yönünde uzman görüşlerine başvuruluyor.
Bilirkişi olmak isteyen bilim insanı Adalet Bakanlığına başvuruyor, seçilen kişiler Adalet Komisyonu listesine alınıyor.
Mahkeme, olayın durumuna göre üniversitelere yazı göndererek ilgili fakültelerdeki bilirkişilerden bir liste istiyor. İçlerinden seçerek bir bilirkişi heyeti oluşturuyor.
Raporlar güven vermiyor
Bilirkişi incelemesini mahkemeye sunuyor. Bu raporların bağlayıcı niteliği olmasa da mahkemeler, genelde kararlarını bu raporlara dayandırıyorlar. Bu yüzden de mahkeme sürecinde işçi aileleri doğru bulmadıkları bilirkişi raporlarına bazen 2,3 kez itiraz edebiliyor.
Tüm bu itirazlar mahkeme sürecini daha da uzattığı gibi bazen birbirinin tersini söyleyen raporlar adalet duygusunu da zayıflatıyor.
Beş davadan örnek
Mesela İTÜ öğretim üyelerinin yer aldığı bilirkişi heyetlerinin baktığı beş davayı ele alalım.
10 işçinin çadırda yanarak öldüğü Esenyurt davasında; elektrik direğinde ölen BEDAŞ işçisi Erkan Keleş davasında ve Torunlar İnşaat'ta düşerek ölen Erdoğan Polat davasında bilirkişiler işçileri de suçlu buldu.
21 İşçinin öldüğü Davutpaşa patlaması davasında savcılığın atadığı ilk bilirkişi heyeti Çalışma bakanlığı, Zeytinburnu belediye başkanı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni kusurlu bulmasına rağmen mahkemenin atadığı içinde İTÜ öğretim üyelerinin olduğu 2. bilirkişi heyeti bu kişileri sorumlu bulmadı.
Yine Ostim İvedik patlamasında bilirkişi heyeti ruhsatı olmayan işyeri için hiçbir idari kuruma, OSB yönetimine ve ruhsatsız işyeri işleten işverene kusur vermedi.
İşveren ve idari kurumlara sorumluluk biçmiyorlar
Adalet Arayan İşçilerin Aileleri, bilirkişilerle ilgili yaşanan sorunları şöyle sıraladı:
"Yargıtay bile suçluların artık "taksir"den değil, "bilinçli taksir" ve "olası kast" ile yargılanmasını talep ediyor. Yani daha fazla ceza alıyorlar. Ancak bilirkişiler hala sorumluluğu olanlar için taksirle insan öldürmek suçuna işaret ediyor. Bu sorunlu.
"Müdahil taraf olarak bilirkişilere olayın maddi olarak aydınlatılması için kanunlara bağlı kalarak analiz talep eden sorular yöneltiyoruz, bunların hiçbirine yanıt alamıyoruz.
Bilirkişiler ölen işçileri suçluyor
"Bilirkişiler ısrarla asıl işveren ve idari kurumların sorumluluğunu tespit etmekten kaçınıyor. Hayatını kaybeden işçiye kusur verme yolunu tercih ediyor. İşçi bile bile niye ölüme gitsin. Yani bilirkişiler yargılamaya yardımcı olmak yerine bunu engelliyorlar.
"İşte bu nedenlerle geleceğin mühendislerini de yetiştiren, bilim üreten ve toplumun güven duyduğu akademiye sorunları ve talepleri ilettik." (NV)