Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray Meydanı’ndaki 480. oturmalarında 11 Haziran 1990’da kaybedilen Adnan Bağca’nın akıbetini sordu, sorumluların yargılanmasını istedi.
480. haftada kayıp Rıdvan Karakoç’un kardeşi Hasan Karakoç ve birçok kaybın avukatı ve Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu söz aldı.
Karakoç, Meydan’daki 20. yıllarına girdiklerini ancak yetkililerin “kör, sağır ve dilsiz” olduğunu söyledi. Basının da ilgisiz olduğunu belirten Karakoç “tek derdimiz insanlığa karşı işlenen bu suça insanların sessiz kalmaması” diye konuştu.
“Başkaları başka şekilde eylem yaptığında yetkililer duyuyor. Biz 20 senedir hukuksuzluktan bahsediyoruz. Bizim sorunumuzu kim çözecek? İnsanlar kayıplarımdan geriye kalan kemiklerimi istiyorum diyor. İnsanlığın geldiği son noktadır bu. Buna ilgisiz kalmayın.
“20 yıldır buradayız, bin yıl da olacağız. Devlet yetkilileri, yaptığı çirkinliği ve buna sessiz kalışınızı dünyaya haykıracağız.”
Tanrıkulu barış isteyenlere seslendi
Tanrıkulu da 20 yıldır devam eden adalet arayışının karşılık bulacağını söyledi. Çözüm ve barış isteyenlere de “Cumartesi Meydanı’ndaki adalet talebi karşılanmaz, vicdan ortaklığı kurulmazsa Türkiye’de barışı beraber inşa edemeyiz” diye seslendi.
Tanrıkulu geçtiğimiz hafta faili meçhul cinayetler ile ilgili Barış ve Demokrasi Partisi’nin verdiği ve CHP’nin desteklediği önergenin Adalet ve Kalkınma Partisi’nce reddedildiğini söyledi.
Adnan Bağca’nın ağabeyi Mustafa Bağca’nın gönderdiği mektubu Cumartesi İnsanları’ndan Kadir Celep okudu.
Adnan Bağca nasıl kaybedildi?
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon’unun Cumartesi İnsanları’ndan Neriman Çelik’in okuduğu basın açıklamasında Adnan Bağca’nın kaybedilişi ve sorumlular şöyle aktarıldı.
32 yaşındaki dört çocuk babası Adnan Bağca Siverek'te taksicilik yapıyordu. 11 Haziran 1990 günü Diyarbakır yönüne yolcu götürmek üzere 56 DA 423 plakalı otomobili ile Siverek'ten ayrıldı. Eve dönmeyince ailesi her yerde onu aradı. Siverek Emniyet Müdürlüğü'ne başvuran ağabeyine önce: 'Kardeşin elimizde, başka bir şey sorma' denildi. Bir gün sonra tekrar gittiğinde ise: 'Sana yanlış bilgi verilmiş. Kardeşinin akıbeti hakkında bilgimiz yok' denildi. Aile araştırmaları sonucunda Adnan Bağca'dan bir iz bulamasa da bir buçuk yıl sonra Batman'da otomobiline ulaştı. Otomobili sahte evrakla satan dört kişi gözaltına alındı ama araya JİTEM komutanı Cem Ersever girince serbest bırakıldılar. Otomobile de devlet el koydu. Aile tüm mercilere başvurdu. 'Bu olayı araştırmaktan vazgeçmezseniz başınıza geleceklerden kendiniz sorumlusunuz' diye tehdit edildiler. Dönemin Urfa Milletvekili ve Devlet Bakanı olan Cenap Gülpınar'la görüşen aileye Gülpınar: 'Bazı kurumlar bizi de aşıyor. Devlet içinde devlet mi var diyeceksiniz ama maalesef öyle' dedi. Gülpınar daha sonra AKP iktidarında da TBMM Başkan Vekili oldu. İç hukuktan sonuç alamayan aile, davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşıdı, buradan henüz karar çıkmadı. |
Sorumlular
Komisyon, Adnan Bağca kaybedilmesinden sorumlu tuttuğu kişilerin listesini vererek yargılanmalarını istedi.
Adnan Bağca kaybedildiğinde hükümet kabinesinde yer alan Cemil Çiçek, Abdulkadir Aksu ve Cenap Gülpınar AKP iktidarında da bakan oldular, TBMM Başkanı oldular, TBMM Başkan Vekili oldular. Adnan Bağca gözaltında kaybedildiğinde; Başbakan Yıldırım Akbulut'tu. İçişleri Bakan'ı bugünün AKP milletvekili Abdulkadir Aksu'ydu. Adalet Bakanı Oltan Sungurlu'ydu. Genel Kurmay Başkanı Necip Torumtay'dı Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican'dı Jandarma Genel Komutanı Burhanettin Bigal'ydı. OHAL Valisi Hayri Kozakçıoğlu'ydu. |
"Siz görevinizi yapmadığınız için buradayız"
Komisyon açıklamasında ayrıca “İktidarlar gerçeği tahrif etmeye devam ediyor” denildi.
“Geçmişte asker annelerini bize karşı kışkırtan zihniyet, bugün de başbakan Erdoğan ve hükümet sözcüsü Hüseyin Çelik'in ağzından bizi hedef alıyor. Cumartesi Anneleri'ni desteklemek suçmuş algısı yaratılmaya çalışılıyor.
“Ortada bir suç varsa, bu suç; annelerin gözyaşlarını kutuplaşmanın malzemesi olarak kullananlarındır. Görevi kayıplarımızı bulmak ve suçluları cezalandırmak olanlar, siz görevinizi yapmadığınız için biz Galatasaray'dayız. Siz barış sözü verip savaşın yöntemlerini kullandığınız için, psikolojik harbinizin sonucu olarak Diyarbakır'da anneler ağlıyorlar.
"Yıllardır söylüyoruz: anti-demokratik yönetimler, kendinden olmayana karşı nefret yaratmayı psikolojik savaşın bir yöntemi olarak kullanırlar. Muhalifleri, kendilerine yönelik hayali bir haksızlığın öznesi olarak sunarlar. Provokasyonlarla besledikleri bir gerilim stratejisi izleyerek, toplumu kendinden olmayana karşı şiddete yönlendirirler. Toplumu bu gerilim stratejisinin parçası olmamaya çağırıyoruz.” (BK)
* Adnan Bağca'nın ağabeyi Mustafa Bağca'nın gönderdiği mektubu okumak için tıklayın.