Fotoğraflar: Sosyal Medya/bianet/arşiv
Ablukadaki Galatasaray Meydanı, 4 yıldır halka kapalı. Bundan 4 yıl önce Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 700. hafta eylemine polis saldırdı.
Kayıp yakınları eylemlerini İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önüne taşıdı fakat orada da sistematik polis şiddeti, baskısı devam etti.
Bir kez olsun geri adım atmadı kayıp yakınları, gözaltında kaybedilenler için mücadele etmeye devam etti.
Dün (24 Ağustos 2022 Çarşamba), Meydan’a gittim, “emir böyle” diyen polise Meydan’ın ne zaman açılacağını sordum. “Bilmiyoruz”, “Neden sordunuz ki”, “Bize git diyorlar geliyoruz” yanıtlarını aldım bir de “Fotoğraf çekmek yasak” cümlesini duydum.
Meydanının akıbetini sorup merak eden bir tek ben değildim. Turistlere pek yanıt vermeyen polis, yurttaşların da adres sorma noktası olmuştu.
Ablukada olan bir de Cumhuriyet’in 50. yılı için 1973’te Şadi Çalık’ın yaptığı heykel var. O da polis ablukasında.
İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı avukat Öztürk Türkdoğan ve İHD Kayıplar Komisyonu'ndan Sebla Arcan, "yasağı kabul etmiyoruz, Galatasaray Meydanı'ndan vazgeçmeyeceğiz" diyor.
“Galatasaray Meydanı kamuya da kapalı”Kayıp yakınlarına 4 yıldır kapatılan Meydan’a dair kayıp yakınları ne diyor? Cumartesi Anneleri adına İHD Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyonu’ndan Sebla Arcan bianet’e şunları söyledi: Zorla kaybedilenlerin yakınları ve hak savunucuları 27 Mayıs 1995 tarihinden beri her cumartesi saat 12’de Galatasaray Meydanı’nda yaptıkları basın açıklamaları ile seslerini duyurmak, kamuoyu oluşturarak taleplerini iktidarların ve yargı makamlarının gündemine taşımak için Türkiye’nin en uzun süreli barışçıl toplanmalarını yaptılar. Bu buluşmaları 700. haftasında ağır polis şiddeti ile engellendi. Kayıp yakınları, insan hakları savunucuları ve destekçileri gözaltına alındı. Bu olaydan 2,5 yıl kadar sonra da gözaltına alınan 46 kişi hakkında dava açıldı. 25 Ağustos 2018 tarihinden beri Galatasaray Meydanı’nda toplanmamız polis şiddeti ile engellenmektedir. Çelik ve beton bariyerler ile kapatılan Galatasaray Meydanı ağır silahlı polisler, TOMA, akrep araçları tarafından işgal edilmiş durumda. İstanbul’un kalbinde, en işlek caddesinde bütün vatandaşların erişim hakkına sahip olduğu bir meydan dört yıldır yalnız bize değil kamuya kapalı. Dört yıldır 2911 Sayılı yasanın Anayasa’ya ve AİHS ‘ne aykırı hükümleri gerekçe gösterilerek Galatasaray’da barışçıl toplanma hakkımız engelleniyor ve yargılanıyoruz. Peki nasıl oluyor da Anayasa’nın 34. Maddesi “herkes, önceden izin almadan, barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir” derken biz bunları yaşıyoruz. Bu soruya cevap vermek için derin hukuk bilgisine ihtiyaç yok; anayasada güvence altına alınan bir hak yasa ile etkisiz hale getirebilir mi? Yani bir yasa anayasaya aykırı olabilir mi? Olamaz. AYM ve AİHM içtihatları yok sayılabilir mi? Sayılamaz. O halde Anayasaya ve AİHS’e aykırı bir yasaya dayanılarak barışçıl toplantılar engellenebilir, cezaya tabi tutulabilir mi? Elbette HAYIR. Bize yaşatılanlara 2911 sayılı Toplantı Gösteri Yürüyüşü Kanunun’daki toplantı ve gösterilere ilişkin yasaklayıcı engelleyici ve cezalandırıcı hükümler neden oluyor demek isterdim. O zaman işimiz kolay olurdu. Asıl sorun yurttaşın hak kullanımını suç sayan, Türkiye’nin demokratikleşme ve hukuk devletine dönüşme ihtimalini kendi varlığı için tehdit olarak gören, hak taşıyıcısı vatandaş değil, itaatkâr teba isteyen iktidar zihniyetidir. İşte bu zihniyet, 2911 sayılı yasayı toplumu susturmanın, kendi politikalarına itaate zorlamanın aracı olarak kullanıyor. Bu yüzden 4 yıldır bir meydan hapsedilmiş, karakola çevrilmiş ve tüm kent halkına yasaklanmıştır. Bu yüzden tam 4 yıldır tüm çabalarımıza rağmen barışçıl toplanma hakkımızın ihlali karşısında etkili bir başvuru yolu bulamıyoruz. Zira siyasi, idari ve adli makamlar Anayasa’ya ve hukuka karşı direniyor. Bizim talebimiz aslında Türkiye’nin bir hukuk devletine dönüşmesidir. En öncelikli talebimiz ise bizimle birlikte bir hafıza mekânına dönüşen, Türkiye’nin dört bir köşesinde gözaltında kaybedilen insanlarımızın varlığını nakşettiğimiz, gözaltında kaybetmelerin tarihini yazdığımız, mezarsız, mekansız bırakılan insanlarımıza mekan olarak seçtiğimiz Galatasaray üzerindeki yasağa derhal son verilmesidir. Galatasaray çeyrek asırlık bir emekle yarattığımız bizim mekânımızdır. Galatasaray’dan vazgeçmek kayıplardan vazgeçmek demektir. Bunu yapmayacağız. Ne kayıplarımızdan ne de Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz. Vazgeçmeyeceğiz çünkü bu bizim için haysiyet meselesidir. “Yargı da sessiz”İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan şöyle dedi: Bu kadar uzun süreli yasaklama kabul edilemez. Yasağın kaldırılması için yargıya başvurduk fakat sonuç alamadık. Yargının da iktidarın güvenlik politikalarını uyguladığını hak ihlallerine karşı sessiz kaldığını görüyoruz. Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın uzun soluklu hakikat ve adalet mücadelesi, hakikati bilme hakkı çok önemli bir haktır. Bu yasaklar, hakikati öğrenme hakkını da engelleniyor. Cumartesi Anneleri’ne kapatılan bu Meydan aslında Türkiye’nin demokrasi güçleri bakımından ders alınması gereken bir durum. Çünkü bu yasaklar başka yasakları da beraberinde getirdi. Bakın bugün festivaller, konserler yasaklanıyor. Yasakların hiçbirini kabul etmiyoruz. Tüm bu yasakların arkasında doğrudan İçişleri Bakanı var. Tam bir polis devleti uygulaması görüyoruz. Yasağın kalkması için İdare Mahkemesi’ne dava açtık istinaf ve Danıştay’dan da sonuç çıkmadı. Bu yasaklamalarla demokrasi mücadelesi büyük yara aldı. Bizlerin Galatasaray Meydanı’nı ısrarı da sürüyor. Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceğiz. |
TIKLAYIN - Maside Ocak: 97’de 2 Kuşak Gözaltına Alınırdık, Bugün 3 Kuşak Alınıyoruz
TIKLAYIN - 700. Hafta Müdahalesi Ve Bakan Soylu'ya Tepki
TIKLAYIN - Polis Cumartesi Anneleri'ne Plastik Mermiyle Saldırdı
(EMK)