“Türkiye'nin pek çok bölgesinden LGBTİ+ların kendi yaşam mücadelelerini anlattıkları mektuplardan oluşan bir kitap çıkarmak istediğini anlattı. Ezgi'nin gecenin o saatte böyle bir kitap çıkarmak için bana mesaj atması beni duygulandırmıştı.
“Kitabına seve seve katkıda bulunacağımı hatta başka şehirlerde yaşayan tanıdığım LGBTİ+ arkadaşlarımdan da mektuplar isteyeceğimi söyledim.
“20 Temmuz günü Suruç'a gitmek için yola çıktığımızda Ezgi ile aynı arabada denk gelmiştik. Arabada yine ayaküstü kitap çalışmasından bahsetmişti. Çok heyecanlıydı. İlk defa böyle bir kitap çalışması yapacaktı ve ilk çalışmasının LGBTİ+lar üzerine olması onu daha çok heyecanlandırıyordu. O heyecanını görmek çok hoşuma gitmişti. Ben de elimden gelenin fazlasını yapacaktım…”
Aydan Ezgi, LGBTİ+’ları anlattığı kitap hayalini ne yazık ki gerçekleştiremedi. Çünkü Rojavalı çocuklara oyuncak iletmek için gittiği Suruç’ta 20 Temmuz 2015’de öldürüldü.
Tarihe, Suruç Patlaması olarak geçen katliamda, 100’e yakın kişi yaralandı, 33 kişi yaşamını kaybetti.
Aradan, yaklaşık altı yıl geçti, bu kez arkadaşı Aydan Ezgi’nin hayalini gerçekleştirmek için yola çıktı.
Türkiye’nin 25 noktasından 28 LGBTİ+’nın hayat hikâyesini topladı, “Gökkuşağından Ezgi’ye mektuplar” isimli kitapla okurla buluşturdu. Ceylan Yayınları’ndan çıkan kitapta, kimi LGBTİ+ ilk aşkını, kimi sorunlarını anlatıyor.
Elva’nın kitabın yayınlanma sürecini anlatırken kurduğu cümleler, okurda bir kez daha Suruç Katliamı’na tepkiye neden oluyor:
“Çok fazla hayat var, çok fazla yaşanmışlık, çok fazla haksızlık, adaletsizlik... Bunları okurken çok zorlandık. Çok ağladık. Dişlerimizi çok sıktık. En zorlandığımız konu bu oldu. Ama çok güldüğümüz bizi güldüren yerleri de çok oldu
Kitap, Aydan Ezgi’den hepimize bir miras…
Elva anlatıyor...
“Halen bir yerlerden çıkıp geleceğini düşünüyorum”
Bu kitabı hazırlamak nereden aklınıza geldi?
Aydan Ezgi Şalcı ile 2012 yılında tanışmıştık. Aynı gençlik derneğine üyeydik. Ezgi o Samsun’da Gazetecilik bölümü öğrencisiydi.
LGBTİ+ mücadelesinde aşırı duyarlı ve emekçi bir kadın arkadaşımızdı. Samsun’da Liseli Öğrenci Birliği (LÖB) LGBTİ kurucu aktivistiydi. LÖB LGBTİ ile beraber Samsun’daki ilk LGBTİ eylemlerinin gerçekleşmesinde büyük emekleri vardı. LÖB LGBTİ’nin ardından daha özgün bir oluşum kurmak için Kızıl Okyanus LGBTİ Oluşumunun kurulmasında büyük emekler harcamıştı.
Samsun'da ilk LGBTİ Onur Yürüyüşü’nün örgütlenmesinde yine büyük katkıları ve emeği olmuştu.
Samsun'da LGBTİ+ların görünürlüğü konusunda gerçekten büyük emekler sağlamıştı. Tam da böylesi bir süreçte 10 Temmuz 2015 gecesi bana Ezgi'den bir mesaj geldi. Gece biraz geç saatlerde mesaj attığı için telaş yapmıştım. Sonra konuya girdiğinde bana bir kitap çalışmasından bahsetti.
Türkiye'nin pek çok bölgesinden LGBTİ+ların kendi yaşam mücadelelerini anlattıkları mektuplardan oluşan bir kitap çıkarmak istediğini anlattı. Ezgi'nin gecenin o saatte böyle bir kitap çıkarmak için bana mesaj atması beni duygulandırmıştı.
Kitabına seve seve katkıda bulunacağımı hatta başka şehirlerde yaşayan tanıdığım LGBTİ+ arkadaşlarımdan da mektuplar isteyeceğimi söyledim.
20 Temmuz günü Suruç'a gitmek için yola çıktığımızda Ezgi ile aynı arabada denk gelmiştik. Arabada yine ayaküstü kitap çalışmasından bahsetmişti. Çok heyecanlıydı. İlk defa böyle bir kitap çalışması yapacaktı ve ilk çalışmasının LGBTİ+lar üzerine olması onu daha çok heyecanlandırıyordu. O heyecanını görmek çok hoşuma gitmişti. Ben de elimden gelenin fazlasını yapacaktım.
Sonra Suruç'a gittik ve o korkunç katliamda Ezgi'yi de 32 arkadaşımızla beraber kaybettik. Ben de o saldırıda yaralandım. Ezgi'yi de kaybettiğimizi duyduğumda inanamamıştım. Gerçi hala inanamıyorum. Hayat dolusu bir kadındı. Hala bir yerlerden çıkıp geleceğini düşünüyorum. Onu kaybettiğimize alışamıyorum.
“Çalışma mecburen yarım kaldı”
Sonra ne oldu?
Ezgi'nin ardından onunla yazışmalarımızın ekran görüntüsünü alıp sosyal medya hesaplarımdan paylaşmıştım. Ezgi'nin kitap çıkarma hayalini öğrenen Ankara'daki iki trans aktivist arkadaşımız Ezgi'nin yarım kalan hayalini tamamlama kararını bana ilettiler. Benden bu sefer mektup isteyen Ezgi değildi.
Bu bana çok ağır geliyordu ama mektup yazmalıydım Ezgi'nin düşünü gerçekleştirmeliydim. Ama sonrasında bu çalışmaya başlayan arkadaşlarımız Avrupa'ya göç etmek zorunda kalınca çalışma yine yarıda kalmıştı.
“Her gelen mektup beni heyecanlandırdı”
Sonra yeniden mi başladınız?
O dönemler kendimi hazır hissetmediğim için kitabı çıkarmayı düşünmedim. Ezgi'nin ardından İzmir'de de Kızıl Okyanus LGBTİ+ Oluşumu kuruldu. Bir ara İzmir Kızıl Okyanus'tan arkadaşlar Ezgi'nin hayalini gerçekleştirmek istiyor ama yine başkaca sıkıntılardan devam edemiyorlar.
En son kendimi toparladığım bir süreçte kitabı çıkarmak için yola koyuldum. 2020'nin başlarında önce kendi çevremdeki LGBTİ+ arkadaşlarımdan mektup istedim. Bir kaç mektup o süreçte. Her yeni gelen mektup beni daha çok heyecanlandırıyordu.
Yine her şey güzel gidiyor derken korona belası tüm dünyanın başına dert oldu. O süreçte işsiz kaldım ve kötü bir sürece girdim. O psikolojiyle devam edemedim. Bir süre ara verdik. Pandemi alışmamızla beraber kaldığımız yerden devam ettik. Büyük bir inançla her türlü zorluğa ve sıkıntıya rağmen kitabı çıkarma kararlılığı gösterdik.
Peki bu 25 kişiye nasıl ulaştınız?
Başta kitaba çevremizdeki LGBTİ+ aktivisti arkadaşlarımız mektup yazmıştı. Ama sonrasında şöyle düşündük daha önce hiç ordan LGBTİ+ların yaşamına dair hikaye okumadığımız şehirlerden mektuplar isteyelim dedik. Kitaba Kütahya, Ağrı, Kırklareli, Hakkari, Zonguldak gibi şehirlerden mektuplar aldık. Toplamda 25 farklı şehirden 28 LGBTİ+ mektup yazdı.
Hemen hemen bütün kentlerdeki LGBTİ+lara ulaşmaya çalıştık. Öncelikle çevremizde bulunan arkadaşlarımız aracılığıyla ulaşmaya çalıştık. Sonra sosyal medya platformlarından, arayış sitelerinden, ilan sayfalarından vs bir çok kanaldan LGBTİ+lara ulaşmaya çalıştık.
Çoğu kişi olumlu dönüş yaptı. Olumsuz dönüş yapanlar da oldu. Olumsuz dönüşlerin çoğunu anlıyoruz.
Peki, size ne anlattılar?
Sonuçta bizi daha önce görmemiş, bizi tanımayan kişilerden kendi hayat hikâyelerini anlatmalarını istiyorduk. Ve bi çoğu güven problemi yaşıyor. Ailesine, arkadaşlarına, çevresine açık olmayan görünürlük sorunu yaşayan LGBTİ+lar da çok olduğu için olumsuz dönüşler genellikle bu sebeplerden dolayı oldu. Çoğu kişi Ezgi'yi öğrenince seve seve bu çalışmada yer almak istedi.
Mektup yazan kişilere en sade halleriyle kendilerini anlatmalarını istedik. Mektup yazanlar da kendi yaşam hikâyelerini anlattılar mektuplarında. Nerde doğduklarını, nasıl bir ailede ve çevrede büyüdüklerini, okul hayatlarını, ilk aşklarını, ilk deneyimlerini, yaşamış oldukları ayrımcılıkları, bu ayrımcılıklara karşı mücadele etme biçimlerini ya da mücadele edememelerini, aşklarını, acılarını, acılarına karşı direnişlerini hemen hemen her hallerini anlattılar.
Sağlık hukuk alanında yaşamış oldukları ayrımcılıkları da işlemişler. Adaletsizlikleri. En güzel direnme hallerini en güzel şekilde ifade ettiler.
Ne gibi sorunlar yaşadınız?
Kitabı çıkarırken başta maddi sorunlar yaşıyorduk. Sonra Friedrich Ebert Stiftung Derneği imdadımıza yetişti. Ve kitap çalışmamızı destekledi. Kendilerine buradan bir kez daha teşekkür ediyoruz.
Kitabı çıkarırken en çok zorlandığımız gelen mektupları okumak oldu. Çok fazla hayat var, çok fazla yaşanmışlık, çok fazla haksızlık, adaletsizlik... Bunları okurken çok zorlandık. Çok ağladık. Dişlerimizi çok sıktık. En zorlandığımız konu bu oldu. Ama çok güldüğümüz bizi güldüren yerleri de çok oldu.
Bizi onurlandır, gururlandıran yerleri de çok fazlaydı. Mücadele dolu geçen hayatlar okuyucuya çok şey öğretecek diye düşünüyoruz.
‘Kitap hazırlanırken bir arkadaşımız daha öldü’
Kitabı hazırlama sürecinde mektubuyla kitabımıza katkıda bulunan Meleni arkadaşımızı maalesef korona nedeniyle kaybettik. Kitabın çıkmasını çok istiyordu. Sürekli arıyordu bizi. Çok ama çok heyecanlıydı. İlk defa birileri benim hayatımı okuyacak diyordu. O nedenle kitabı çok görmek istiyordu. Olmadı maalesef göremeden göçüp gitti buralarda. Şimdi onun mezarını öğrenmeye çalışıyoruz. Eğer öğrenirsek bir kitabı Ezgi'nin mezarına bir kitabı da Meleni'nin mezarına götürmek istiyoruz...
Son olarak ne söylemek istersiniz?
Ezgi'nin yarım kalan durumu o kadar güzel ki bunu hiçbir keşimeyle ifade edemem. Kötü bir süreç geçiriyordum kendi bakımımdan. Bu kitabın çıkmasıyla beraber kendimi onarılmış hissediyorum.
İyi ki Ezgi böyle bir düş kurmuş. İyi ki bizler de onun dostları olarak onun düşüne sahip çıkmışız ve bu kitabı çıkarmışız. Bu dünyadan göçerken ardından böylesi güzel bir çalışma bırakmak çok güzel. Bu konuda Ezgi'ye bir kez daha sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz ve onu çok özlediğimizi burdan da belirtmek istiyoruz.
Özlem duygularımız bizi bir yola çıkardı. Bu yolda yarım kalan bir düşü tamamladık. Hiçbir düş yarım kalmayacak demiştik sözümüzü tuttuk. Şimdi bundan sonrası insanlarda.
Kitabın gelirini Ezgi'nin uğruna canını verdiği ve o çok sevdiği ihtiyaç sahibi çocuklara ve hapisteki kimsesiz, hiçbir geliri olmayan tutsak LGBTİ+lara göndereceğiz. Kitaba ulaşmak isteyenler instagramdan @gokkusagindanezgiyemektuplar sayfasına ya da Twitter, Facebook ve İnstagram'dan benim hesabımla iletişime geçebilirler.
(EMK)